C-Serisi, Mercedes ürün gamının hacim modeli… Hiçbir model onun kadar yüksek satış adetlerine ulaşamıyor. Dolayısıyla 2021 yılı için öngörülen yeni nesilde her şey kusursuz olmalı. Ürün gamı yeni SUV modellerle daha da çeşitlenirken yeni elektrikli modeller ürün gamını tamamlıyor…
Ciddi bir belirsizlik ile karşı karşıyayız. Sadece mali krizler veya terör olayları anlamında değil. Hiç kimse dizelin geleceği hakkında kesin bir bilgiye sahip değil. Diğer otomobil markaları gibi Mercedes’in de 2021 yılı için öngörülen 95 g/km’lik CO2 egzoz emisyon sınırlamasını yerine getirmek için çabalaması gerekiyor. Üstelik geleneksel müşterilerin otonom sürüş gibi yenilikçi teknolojilere gerçekten hazır olup olmadığı da net değil.
İlginizi çekebilir
Yani otomobil dünyasını zor zamanlar bekliyor. Yeni nesil C-Serisi ise 2020 yılında devreye alınacak. Yani tam da bu zor zamanların ortasına düşecek. MRA II, yani E ve S-Serisi modellerinin de kullandığı arkadan itişli platform ile yollara çıkacak olan yeni C-Serisi, sahip olduğu teknolojiyle yedi yıl boyunca hem otomobil sektöründeki zorluklara hem de rakiplerine direnmek zorunda. Aslında oldukça uzun bir süre. Apple, Google ve Tesla otonom sürüş özelliğine sahip otomobilleriyle bu süre içerisinde iyice güçlenebilir.
Dijital kokpit
Mercedes, tasarım noktasında yeni C-Serisi ile heyecan dolu bir maceraya çıkmak yerine bilindik genel tasarımı korumayı tercih ediyor. Ancak hatlar daha kaslı ve dinamik olacak şekilde belirginleştirilecek. Ne eksik, ne de fazla… İç mekânda ise kesin bir değişim söz konusu olacak. 2018 yılında satışa sunulacak olan A-Serisi’nden sonra C-Serisi, ilk gösterimi EQ konsept otomobilinde yapılan yeni nesil dijital kokpit ile yollara çıkacak olan ikinci model olacak. Yeni dijital kokpit hayranlık uyandıracak kadar çekici ve teknolojik olacak.
Sürücü odaklı ve havada süzülüyor izlenimi veren ekran aynı zamanda iletişim yüzeyi olarak da görev yapıyor ve örneğin yayalara karşı ışık parıldamasıyla sürücüyü uyarıyor. Ortadaki touchpad elin yaklaşması halinde aktif hale geliyor ve sanal düğmeleri belirginleştiriyor. Bu atılım sadece Mercedes’in geleneksel kokpit kavramını terk etmesi anlamına gelmiyor, aynı zamanda Tesla ve diğerlerine de bir cevap niteliğini taşıyor.
Plug-in ile 100 km’ye kadar menzil
Benzer bir durum motor seçenekleri için de geçerli. Marka bu noktada da yeni ufuklara doğru yelken açıyor. Partikül filtresine sahip yeni benzinli motorlar ve OM 654 kodlu yeni dizel nesli Euro7 emisyon normlarına uyarlanabilir teknolojisiyle uzun yıllar daha markanın modellerini harekete geçirmeye devam edecek. Dizel motorun yolun sonuna gelmesi olasılığını Mercedes kabul etmiyor. Sonuç olarak marka yeni motor nesillerine üç milyar Euro yatırım yaptı.
Ancak bu markanın içten yanmalı motorlarla yoluna devam edeceği anlamına gelmiyor. Mercedes modern ve çevreci çözümler de sunuyor. 100 km’ye kadar menzil sunan plug-in hybrid çözümü bunlardan biri. Tabii bir de EQ konsept otomobilinde kullanılan teknik yapı söz konusu. Başlangıcı 2019 yılında SUV ile yapacak. 500 km’ye varan menzil daha fazla kullanışlılık vaat ediyor. Onu EQ-C adı altında bir sedan takip edecek. GLC F-Cell’deki plug-in tipi yakıt hücresi çözümü ise bu arada küçük seri olarak programda yer almaya devam edecek. Belli ki marka bu alanda araştırma yapmaya devam edecek.
Daha fazla SUV
Son yıllarda olduğu gibi önümüzdeki süreçte de SUV trendi artmaya devam edecek. Dolayısıyla markalar SUV modellere yatırım yapmaya devam ediyor. Buna Mercedes de dahil. GLC ve GLC Coupe modelleri pazara çok iyi bir giriş yaptı. Onları station wagon gövdeli E-Serisi formatıyla All-Terrain takip ediyor. Yükseltilen gövde, daha büyük tekerlekler, dört tekerlekten çekiş ve yükseklik ayarına imkân tanıyan havalı süspansiyon asfalt dışı yollara küçük kaçamaklar yapma olanağı sunacak.
Mercedes, ayrıca esnek üretim mimarisini daha da geliştirecek. Örneğin C-Serisi plug-in hybrid’in elektrikli menzili 200 km’ye kadar ulaşacak. Bunun içinse şu an bagajda gizlenen batarya kitinin daha fazla alan sunan araç zeminine taşınması gerekiyor. Bunun için ise platformun teknik açıdan yenilenmesi gerekiyor. ‘Ya hep, ya hiç’ mantığı ile hareket eden Mercedes mühendisleri; MFA, MRA ve EVA adındaki üç platformu birleştirerek tek bir platform çıkartmayı planlıyor. Böylece tek bir platform hem içten yanmalı motorlar hem de elektrikli sistemlerde kullanılabilecek.
Daha az yakıt, daha fazla asistan
Elektrikli sistemlerin tahriki için bir kardan miline gerek olmayacak çünkü elektromotorlar doğrudan aksa yerleştiriliyor. Ayrıca yakıt depoları da küçülmeye başlayacak ne de olsa büyük oranda elektrik desteğiyle ilerleyen plug-in hybird sistemlerde yakıt tüketimi önemli oranda azalıyor.
Sadece elektrikli sistemler noktasında değil, elektronik sürüş destek sistemleri ve asistanlar noktasında da önemli gelişmeler kaydediliyor. Tam otomatik park sistemi veya yolu yol durumuna göre aydınlatan dijital aydınlatma sistemi bunlardan bazıları. Üstelik yine yeni C-Serisi uzun otoyol sürüşlerinde tamamen otonom yol alabilecek.
Ancak her zaman olduğu gibi işin nereye gideceğini sürücü ve doğal olarak müşteri belirleyecek. Ancak nasıl, neyle ve nereye gidecek olursa olsun, Mercedes yeni C-Serisi’ni zengin ürün çeşitliliğiyle her zaman olduğu desteklemeye devam edecek.
Yazı: Birgit Priemer
Fotoğraf: Dino Eisele (1)
Bilgisayar çizimleri: Christian Schulte
Son yorumlar