Alman üretici, 2019 yılında orta sınıftaki başarılı temsilcisini yenileyecek. BMW, modele has karakteristik unsurlardan ödün vermeden son derece çarpıcı yeni ürün özellikleriyle 3 Serisi hayranlarının gönlünü hoş tutmaya devam edecek gibi görünüyor. Yeni 3 Serisi’nin başarı oranı yüksek, hem de oldukça yüksek.
BMW markasının tüketici gözündeki algısı çok net. Markanın en çok satan modellerinden 3 Serisi birçok donanım seviyesiyle satışa sunuluyor. Tüketicinin büyük bölümü ise tercihini Sport donanım paketinden, hatta doğrudan M paketinden yana kullanıyor. Öyle ağır ağabey işiymiş, ahşap kaplamaymış veya modern dünyanın olmazsa olmazı doğal ahşap uygulamalarmış… 3 Serisi kullanıcılarını ilgilendirmiyor. Tüketici de haklı. 42 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan 3 Serisi’nin bütün nesilleri markanın kurumsal sloganı olan ‘sheer driving pleasure’, yani ‘gerçek sürüş keyfi’ ifadesini her zaman en iyi karşılayan model oldu, olmaya da devam ediyor.
Sürüş keyfi, atak sürüş özellikleri ve dinamizm. Markanın hacim modeli olan BMW 3 Serisi bütün bu tanımlamaların hakkını veriyor. Üstelik motor, donanım ve gövde tipi fark etmeksizin. Şu an 3 Serisi ve 4 Serisi olmak üzere iki farklı ürün grubuna bölünmüş olan seri, sadece geçen yıl BMW markasının toplam satışlarının yüzde 26’sını gerçekleştirdi. Söz konusu başarı ürün stratejisindeki ‘büyük devrim’ olasılığını da ortadan kaldırıyor. Zaten gerek de yok. Sonuç olarak hiç kimsenin markanın cesaretini veya inovatif yaklaşımını sorgulama hakkı bulunmuyor. Merkezi kumanda sistemi iDrive, tasarımda bir dönüm noktasını temsil eden E65 kasa koldu 7 Serisi ve markanın elektrikli otomobiller için yaratmış olduğu alt marka i, BMW’nin cesur bir marka olduğunu kanıtlayan örnekler…
İlginizi çekebilir
Tasarruf yerine sürüş keyfi
Marka F30 ile bir dizi tasarruf tedbirlerine yöneldi. Bunun sonucu olarak kalite algısı, detay işçilik ve gövde rijitliği gibi bedeller ödemek durumunda kaldı. Diğerleri tolere edilebilir gibi görünse de gövde rijitliği markanın imajı açısından hayati öneme sahip. Sonuç olarak rijitlik sürüş dinamizmine doğrudan etki ediyor. Alman marka, tıpkı yeni 5 Serisi’nde olduğu gibi yeni nesil 3 Serisi’nde de benzer bir yol izleyecek. Yani var olan kazanımlardan ödün vermeden ‘sürüş dinamizmi’ daha da geliştirilecek. F30’daki en önemli kazanımlardan biri sürüş konforu. Markanın yeni 3 Serisi’nde sürüş konforundan taviz vermeyeceğini söyleyebiliriz. Dahası bağlanabilirlik alanındaki kazanımlar daha da ileriye taşınacak ve geliştirilecek. Hedef akıllı telefonun araç içindeki kullanımını daha da kolaylaştıracak ilave uygulamalar ve özellikler devreye almak. Merkezi kumanda sistemi sürücüye özel bir donanım olmaktan çıkacak ve yolcunun da kullanımına açılacak. Sürüş destek sistemleri dur-kalk trafik fonksiyonu ve uzaktan park etme fonksiyonu ile daha da geliştirilecek. Yani çıta bir üst sınıfa doğru yükselecek.
Peki, gövde salınım dengeleyici veya arka aks yönlendirmesi gibi donanımlar da orta sınıfa dahil edilecek mi? Aslında teknik açıdan bunun önünde bir engel yok ve gayet mümkün. Ancak bu, maliyet açısından şartları zorlayacak bir uygulama olurdu. Sonuç olarak orta sınıfta ciddi bir rekabet ve maliyet baskısı söz konusu. Öte yandan güncel 3 Serisi, sınıfının en hafif modeli olmasıyla çok önemli bir avantaja sahip. Hafif yapı beraberinde üstün sürüş dinamiklerini ve ataklık getiriyor. Yine de mühendisler, G20 kasa koduna sahip yeni nesilde 40 kg civarında ağırlık düşürmeyi hedefliyor. Bunu ise karma malzeme kullanımını esas alan CLAR adındaki platform ile gerçekleştirecekler. Yüksek dayanımlı çelik kullanımıyla rijitlik ve doğru orantılı olarak sürüş dinamizmi de artıyor. Doğal olarak tüm versiyonlarda…
Bu versiyonlardan biri ise Touring adı verilen station wagon. F31’den miras üç parça bağımsız katlanan arka koltuk ve bağımsız açılan bagaj kapağı camı, fonksiyonelliği destekleyen özellikler olarak öne çıkıyor. Sedan ile birlikte Touring versiyonun da uzunluğu 6.0 cm kadar arttığından 1500 litre olan maksimum bagaj hacmi de 60 litre kadar fazlalaşıyor. 6.0 cm uzunluk artışının 2.0 cm’si aks aralığının hesabına yazılırken, bu sayede özellikle arka koltuk yolcuları daha fazla diz mesafesinin keyfini sürebiliyor. Ancak sadece uzunluğu değil yeni nesil ile birlikte 3 Serisi’nin diğer boyutları da artıyor. Genişliği çok fazla değişmese de iz genişliği belirgin bir şekilde artıyor. Hedef belli: Daha dinamik ve atak bir sürüş karakteristiği…
Yeni nesilde sedan ve Touring gövde tiplerinin olacağı kesin. Peki, ya GT’de durum ne olacak? BMW cephesi bunun adını henüz koymadı. Ancak 2013 yılında ilk kez yollara çıkan ve daha uzun aks aralığıyla daha fazla yaşam alanı vaat eden GT’nin 3 Serisi satışları içerisinde yüzde 10 paya sahip olduğu göz önüne alındığında bir GT versiyonu üzerinde durulacaktır. Tıpkı 5 Serisi’nde olduğu gibi… Ancak BMW strateji değiştirerek GT gövde tipini 5 Serisi yerine 6 Serisi üzerine kurguladı. Dolayısıyla yeni nesil ile birlikte GT versiyonunun 3 Serisi ile değil de 4 Serisi ile yollara çıkma olasılığı oldukça yüksek. BMW, güncel nesilde olduğu gibi yeni nesilde de yine coupe ve cabrio gövde tiplerini 4 Serisi altında gruplayacak. Eğimli arka cama sahip dört kapılı Grand Coupe de yine 4 Serisi ürün gamı içerisinde yer alacak. Ancak 4 Serisi Gran Coupe gövde tipi ile 4 Serisi GT’nin aynı ürün grubu içerisinde birbirini kesme olasılığı da yok değil. Sonuç olarak dört kapılı coupe başlı başına bir başarı hikâyesi konumunda. 4 Serisi satışlarının yarısından fazlasını Gran Coupe oluşturuyor.
Cevap arayan bir diğer soru da 4 Serisi Cabrio’nun bir tente tavanla mı, yoksa açılabilir bir hardtop tavanla mı satışa sunulacağı. CO2 değerini düşürmek adına her bir gramın hesabını yapan mühendisler için tente tavan daha ağır basıyor olsa da benzersiz olması nedeniyle açılabilir metal tavan da söz konusu olabilir. Hatta açılabilir hardtop daha ağır basıyor gibi.
Motor işin kalbi
Her geçen gün katılaşan emisyon normlarını yerine getirmek için motorlar kapsamlı bir şekilde elde geçiriliyor. BMW, yaz itibarıyla benzinli motorlarını partikül filtresiyle donatmaya başlayacak. Alınan bir dizi önlemle yakıt tüketimi yüzde 5 düşerken, güç üretimi yüzde 7 ve tork üretimi ise yüzde 20 artacak. Alınan önlemlerin başında elden geçirilen kayışlı tahrik sistemi, daha verimli bir soğutma sistemi ve 200 bar yerine 350 bar çalışan enjeksiyon sistemi geliyor.
Yeni 3 Serisi’nde uygulanan diyetle gelen daha hafif gövde ve daha aerodinamik tasarım sayesinde motorların verimliliği daha da artıyor. M4 GTS’de kullanılan su enjeksiyonu, emisyonu daha da düşürme noktasında çok etkili bir çözüm olarak öne çıksa da ek deponun ihtiyaç duyacağı alan nedeniyle seri üretimde pek de şansı yok gibi.
Peki, dizellerde durum ne? Bir şeyler olacağı kesin çünkü CEO Harald Krüger “2020 iklim hedeflerini tutturma noktasında dizel motor belirleyici bir rol oynuyor” dedi ve ekledi “dizel motorlar 2020 ve 2025 yıllarına kadar verimlilik için çok önemli.” Görünen o ki BMW cephesi bir süre daha dizeli etkin bir şekilde kullanmaya devam edecek.
Marka dizel motorların verimliğini artırmak üzere aşırı besleme yöntimini değiştiriyor. Bundan sonra bütün dört silindirli dizel motorlar iki aşamalı bir turbo beslemeyle donatılacak. Tıpkı şu anki 325d modelinde olduğu gibi. İki adet turbodan küçük olanında değişken türbin geometrisi kullanılıyor. Bunun dışında tüm dizel motorlarda enjeksiyon püskürtme basıncı artıyor.
Resmi rakamlar vermek istemeyen Münihli marka, bunun yerine güncel ürün gamında yaklaşık yüzde 5’lik bir yakıt ekonomisi öngörüyor. Resmi olmayan rakamlara göre ise tablo şöyle: 316d 115 HP yerine 136 HP, 320d 190 HP yerine 204 HP, 325d 224 HP yerine 238 HP ile yollara çıkacak. Eksik kalan bir şey yok mu? Var elbette. Altı silindirli motorlar…
Gereksiz bir beklenti oluşmasın hemen. Gerek benzinli, gerekse de dizel cephesinde birer adet alternatif söz konusu olacak. Her ikisi de M olarak satışa sunulacak.
Alternatif çözümler? Tabii ki!
Marka patronunun ifadesine göre bundan sonra satışa sunulacak olan bütün seriler elektromotor altyapısına sahip olacak Ancak sırayla. BMW öncelikle 330e olarak satışa sunulan plug-in hybrid versiyonun yanına 325e adı altında ikinci bir kardeş ilave ediyor.
Her iki motor da aynı elektrikli sistemi kullanıyor. Ancak dört silindirli benzinli motor yerine 325e’de üç silindirli benzinli motor kullanılıyor.
330e 265 HP güç üretirken aileye katılan yeni versiyon 325e 230 HP ile yetinmek zorunda. Elektrikli menzil ise 40 km’den 50 km’ye çıkıyor.
Yazı: Jens Dralle
Bilgisayar çizimleri: Christian Schulte
Son yorumlar