Geçtiğimiz günlerde kullandığım, kapıları yukarı doğru açılan, gelecekten fırlamış görüntüsüyle tüm dikkatleri üzerine çeken BMW i8 biz otomobil gazetecilerinin çokça yaşadığı bir durumu hatırlattı. Daha önce Bebek civarlarında Ferrari F12 Berlinetta ile ilerlerken valenin yolda yolu kesip beni zorla mekana sokma çabasını hatırlıyorum. Kapının önünde duran ki bence çok daha gururlu 355’i hemen ön sıradaki yerinden alıp tap taze F12’yi olimpiyat madalyası kazanmış gururuyla mekanın önüne çekerken ben renkten renge giriyordum. Birincisi olmayan zengin imajım ve “tipe bak arabaya bak” yorumlarına maruz kalma endişem, üçüncüsü valeye zorla vereceğim 20 TL yerine Ferrari’ye binmiş 50’yi 100’ü çok görüyor bizden ezikleme bakışlarına maruz kalmak… Malum Ali Ağaoğlu’nun valelere yüzlükleri verdiği haberleri magazin basınını çok süsledi zamanında.
İ8 ile de mahallem Kuzguncuk’ta park sıkıntıları çekmenin yanısıra bir kafeye gelmeden 100 metre geride park edip rahatsız edici gözlerden uzaklaşmayı seçtim. Fakat ne şans. Yukarı doğru açılan kapıları gören esnaf, sanatkar tüm mahallelinin gözü üzerimde. En uzak yeri seçmek zorundayım. Ben öyle arabam şekil önümden çekil al şunu kapıya çek diyenlerden değilim hiç de olamadım. Arkaya çek görünmesin bizim işimiz. Tabi insan kimi zaman da otomobili gözüksün istiyor bu ne yaman çelişki!
Son yorumlar