Araziye girdiklerinde, daha doğrusu girecek olurlarsa, bu 4×4 devler tozu dumana katar. Sonuç olarak onları harekete geçiren dizel motorlar 560 Nm’ye kadar tork üretiyor. Fotoğraftaki örnekte lüks SUV’lar bir taş ocağında bulunuyor ancak gerçek yaşamda şehir dışına pek çıkmıyorlar. Yeni Land Rover Discovery ayağının tozuyla BMW X5 ve Volvo XC90’a meydan okuyor.
Heybetli, devasa ve yerden yüksek modern arazi araçları kent yaşamının vazgeçilmezi haline geldi. AVM’lerin otoparkları onlarla dolu. Peki ama kent dışına, yani arazi araçlarının asıl yaşama alanlarına çıkıyorlar mı? Bunun için yerden yüksek ve dört tekerlekten çekişli olmaları yeterli değil. Karşılaştırmak üzere bir araya getirmiş olduğumuz örnekte sadece Land Rover Discovery gerçek anlamda arazi yetenekleriyle donatılmış durumda.
Aslında yeni Land Rover Discovery bir arazi aracı olarak günlük kullanımda harcanıyor. Daha doğru ifade etmek gerekirse yeteneklerini tam anlamıyla gösteremiyor. Sahip olduğu donanımlarla zorlu etaplara girecek yeteneğe sahip. Ne çamura bulanmak, ne de ıslanmak onu korkutamaz. Hatta derin su geçişlerine karşı alttan etkin bir şekilde yalıtılmış durumda. Gerekli aksesuarlarla donatılarak zorlu bir keşif gezisine çıkacak donanıma da sahip. En azından teorik olarak böyle. Gerçek yaşamda ise durum biraz daha farklı. Günlük yaşamda ondan beklenen takım elbisesiyle gövde gösterisi yapmak. Ne karakteri ne de yetenekleri önemseniyor.
İlginizi çekebilir
Taht hissi veren yüksek makama oturan sürücü etrafı özgürce seyredebiliyor. Geniş ve konforlu koltuklar sürücünün ve beraberindeki yolcuların rahat etmesini sağlıyor. Tıpkı BMW ve Volvo örneğinde olduğu gibi Land Rover’da da sürücü dışında altı kişi daha araçta kendine yer bulabiliyor.
Virajlarda yana yatma eğilimi
Volvo’nun sadece 20 mm daha kısa olduğu ancak doğrudan karşılaştırıldığında fark ediliyor. Daha zarif hatlara sahip ve bu nedenle daha küçük görünüyor. Bir kere daha alçak ve bununla birlikte daha dar. Tüm bunların yansıması olarak Volvo XC90 yerden yüksek bir station wagon izlenimi veriyor. Geniş bagaj hacmiyle de station wagon kullanım amacını destekliyor. Zaten aşağı yukarı aynı uzunlukta olan V70 ile kıyaslandığında daha geniş bir bagaj kullanıma sunuyor.
Peki ya BMW? BMW, Volvo’dan daha kısa ve daha alçak. Ama ön tarafta daha geniş bir oturma alanı sunuyor. Bagaj hacmi Volvo’ya göre daha küçük. 650 litre ile Volvo’ya kıyasla 71 litre kadar daha az alan sunuyor. Ama buna karşılık 66 kg ile daha fazla yük taşıma kapasitesine sahip. Açık söylemek gerekirse her üçünün de şehir içi kullanımı pratik sayılmaz. Devasa dönüş çapları kent içinde park veya manevra yapmayı güçleştiriyor.
Şehir dışına çıkılmasıyla birlikte oluşan akıcı sürüş ortamında işin rengi değişiyor. Her üç SUV da asfalt üzerinde süzülürken rahatlık ve konfor vaat ediyor. İçlerinde atak bir sürüş sunan tek SUV ise BMW’nin X5’i. Bu denli iri bir cüsseden kıvraklık beklemek hayalperestlik olurdu. Ama en azından virajlarda tedirgin etmiyor ve keyif de vermesini biliyor. Volvo XC90 ise virajlarda yana yatma eğilimine giriyor. Oysa biraz daha fazla önden kayma tepkisi verse de slalom ve engel aşma parkurlarında neredeyse aynı hızlara ulaşıyor. BMW ise arka kısmıyla aracın burnunu viraja doğru ittiriyor ve böylece dönüş açısını daraltıyor. Ayrıca şasisi de daha rijit bir yapıya sahip ki, bu da sensörlere daha net geri bildirim anlamına geliyor.
Sert bir karaktere sahip olan yürüyen aksamın da katkısıyla BMW’nin gövdesi daha az salınıma giriyor. Her ne kadar BMW rakiplerine göre kara yolu sürüşlerindeki yol bozukluklarına daha konforlu hissettirse de öyle çok da konforlu bir yapı vaat edemiyor. Aynı aileye mensup 5 Serisi Touring yol bozukluklarını çok daha etkin bir şekilde filtre ediyor. Aslında konu süspansiyon konforu olduğunda yerden yüksek bu heybetli araçlardan çok fazla bir şey beklememek gerekiyor. Konforlu olmaları gerektiği hissi ise bu araçların premium havasından kaynaklanıyor. Sunulan konfor seviyesi rahatsız olmadan uzun yola çıkacak kadar. Daha fazlasını beklememek gerekiyor. Otoyol üzerindeki enlemesine yol dalgalarına sistem zaman zaman fazla tepki veriyor.
Her ne kadar 21 inçlik devasa jantlarıyla bozuk zeminde kabin içindekileri sarsarak ilerlese de havalı süspansiyona sahip Discovery önceki nesil ile karşılaştırıldığında ciddi bir gelişim sergiliyor. Daha önce de olduğu gibi Land Rover yolda ağırkanlı bir şekilde yol alıyor, anti sporcu bir karakter sergiliyor ve deyim yerindeyse sportiflikten uzak bir şekilde salına salına ilerliyor. Oysa çoğu rakibi sportif olabilmek için ekstra çaba sarf ediyor.
En azından otoyol hızlarına kadar Land Rover Discovery son derece sakin bir şekilde ilerliyor ve bu arada sürücüsünün de arkasına yaslanıp manzaranın tadını çıkartmasını sağlıyor. Otoyol hızlarının üzerine çıkılmasıyla birlikte yol rüzgârı kulaklarda yankılanmaya başlıyor. İki adet turbo ile beslenen dört silindirli motor zaman zaman Discovery’nin ağır gövdesini harekete geçirirken zorlanıyor hissine neden oluyor. Motorun zorlandığını hisseden şanzımanın uygun vites için hamle yapmasıyla birlikte motor canlanıyor ve 2.3 ton ağırlığındaki kütle ivme kazanmaya başlıyor. Aslında sadece otoyol sürüşlerinde değil, şehir içi sürüşlerinde de zaman zaman motor Discovery’in heybetli gövdesini harekete geçirmekte zorlanıyor. Neyse ki şanzıman müdahale ederek uygun vitesle motoru rahatlatıyor.
Genel olarak iyi yalıtılmış olan ve bu nedenle motor sesi çok az duyulan Volvo XC90’ın dört silindirli dizel motoru ivmelenme isteğiyle sıkıştırıldığında arzu edilen ivmelenme elde ediliyor edilmesine, ancak bu sefer de gürültü artıyor. Aslında Volvo XC90 çok daha hızlı ve atak bir SUV değil, ancak buna rağmen Discovery’e göre daha canlı hissettiriyor. Her iki SUV da test ortalamasında benzer bir tüketime imza atıyor. Volvo’nun temsilcisi 8.9 lt/100 km tüketirken, Land Rover 9.0 lt/100 km tüketiyor. Böylece bu ikili BMW X5’e oranla yaklaşık yarım litre daha az yakıtla yetiniyor. Daha güçlü olan BMW, bu gücü kullanarak atak bir şekilde ileriye atılıyor. Dip gaz ile birlikte başlayan hızlanma süreci 230 km/s’ye kadar aralıksız devam ediyor.
Gizli kasa
Diğer iki rakip dört silindirle yetinirken BMW sürücüsünü altı silindirli bir motorla şımartıyor. Sadece motoruyla değil, BMW X5 kaliteli deri ile kaplı kokpitiyle de sürücüsünü ve beraberindeki yolcuyu şımartıyor. Kaliteli malzemeler büyük bir özenle yaşam alanına entegre edilmiş durumda. BMW’ye göre daha ferah bir iç tasarım mimarisi tercih eden Volvo XC90’ın da kokpiti kaliteli malzemeler ve üstün işçilikle şekillendirilmiş durumda. Ancak bir otomobilin her bir noktasında kaliteli malzemeler beklememek gerekiyor. Örneğin bagaj zeminin altındaki görüntü öyle pek de premium değil. Zaten olması da gerekmiyor çünkü buraya havalı süspansiyonun dengeleyici hazneleri yerleştirilmiş durumda.
Malzeme ve işçilik kalitesi konusunda Land Rover’ın temsilcisi birkaç eleştiriden kurtulamıyor. Örneğin kalite hissi düşük ve sarkan bir bagaj örtüsü premium bir SUV’da kabul edilebilir gibi değil. Açıkta duran menteşe ve somunlar da hoş bir görüntü sergilemiyor. Ayrıca bol miktarda sert plastik kullanımı da premium dünyada hoş karşılanmaz. Diğerleri gibi Land Rover da iç mekândaki kalite hissini artırmak için ahşap yüzeylere yer veriyor. Bunun dışında Land Rover Discovery; kızaklarla ileri-geri hareket eden bağımsız koltuklar, kısmen soğutmalı saklama bölmeleri, iki adet torpido gözü ve orta konsolun altında gizli bir kasa olmak üzere çeşitli çözümlerle fonksiyonel bir kullanım sunuyor.
Land Rover’ın sunmuş olduğu fonksiyonellik çözümleri bu kadarla sınırlı değil. Daha fazlası söz konusu. Örneğin bagaj kapağının uzaktan kumandayla açılmasıyla otomatik olarak dışarıya doğru çıkan yükleme zemini bunlardan biri. Bu platform sayesinde yükleri koymak kolaylaşıyor. Yine bu platform gerektiğinde oturma alanı olarak da kullanılabiliyor. Ancak zaman zaman sadece engel de olabiliyor. Bu açıdan bakıldığında BMW’nin tamamen mekanik iki parça bagaj kapağı çok daha mantıklı bir seçenek olarak öne çıkıyor. Sonuç olarak el yordamıyla manuel olarak açıp-kapamak çok daha hızlı gerçekleşiyor.
Zaten iki parça halinde açılan bagaj kapağı dışında BMW X5’te kullanım kolaylığı sağlayacak ek bir özellik bulunmuyor. Hatta arka koltuk sırtlıkları yatırıldığında tamamen düz bir yükleme zemini elde edilemiyor. Volvo bu işi daha iyi yapıyor. XC90’ın arka koltuk sırasında kızaklı ileri-geri hareket edebilen üç adet bağımsız koltuk bulunuyor. Yine bu koltukların sırtlık eğimi de ayarlanabiliyor. Genelde tamamen düz bir yükleme zemini ile konforu bir arada elde etmek pek mümkün olmuyor. Sonuç olarak konforu tesis etmesi gereken kalın dolgu malzemesi yer kaplıyor. Mühendisler bu sorunun üstesinden gelebilmek için ideal dengeyi yakaladılar.
BMW’nin konfor disiplinin de öne çıkması kapsamlı telefon donanımından kaynaklanıyor. BMW X5’te iki adet akıllı telefon aynı anda ana üniteye bağlanabiliyor. Aracın harici anteninin yaymış olduğu manyetik alanı kullanan akıllı telefonlar kablosuz şarj ile şarj edilebiliyor. Bu gibi teknolojik çözümler günümüz tüketicisi için iyi bir süspansiyondan çok daha kıymetli gibi. Bu nedenle son zamanlarda üreticiler bu tarz akıllı çözümlere daha fazla yatırım yapıyor.
Konfor disiplininde açık ara öne geçen BMW X5, güvenlik disiplininde yetersiz olan donanımı nedeniyle elini masaya vuramıyor. Asıl şaşırtıcı olan çok daha yeni bir ürün olduğu halde Discovery’nin kapsamlı bir güvenlik donanımı sunamaması. Volvo XC90 ise büyük bölümü standart olarak sunulan kapsamlı güvenlik donanımlarıyla adeta sürücüsünü şımartıyor ve rakiplerinin önüne geçiyor. Ayrıca BMW’den çok daha kısa mesafede duruyor. BMW ise karşılaştırmanın en zayıf frenleriyle puan kaybediyor.
Geçmişte fren testlerinde kötü sonuçlar alan Land Rover, Discovery’yi dört mevsim lastikler yerine yaz lastikleriyle teste gönderdi. Bunlar asfalta çok daha iyi tutunuyor, ancak arazide zayıflık gösteriyor.
Paranın karşılığını veren donanım
Zengin donanım tüketici gözünde iyi bir izlenim bırakmak için etkili olabilir ancak karşılaştırmada öne geçmenin teminatı olarak da görülmemeli. Land Rover Discovery; konfor ve sürüş özellikleriyle olduğu kadar kalite hissi noktasında da rakiplerinin gerisinde kalıyor.
Nitelik değerlendirmesi disiplininde ipi BMW birinci göğüslüyor. Volvo’ya göre daha dar bir yaşam alanı sunuyor olmasını kullanım kolaylığıyla dengeliyor. Yakıt tüketimi, emisyon değerleri ve rölantideki gürültü seviyesinde kaybettiği puanları motorun performansı ve yüksek çekiş gücüyle dengeliyor hatta daha fazlasını hanesine yazdırıyor. Dahası süspansiyon konforu ve ataklık konusunda zirveye çıkamıyor olması bir dezavantaja dönüşmüyor çünkü Volvo bu işi daha iyi yapmıyor.
Kuzeyli üretici buna karşılık bir şeyi çok iyi yapıyor ve paranın karşılığını fazlasıyla veren zengin donanım sunuyor. Aslında her üçü de pahalı otomobiller. Ancak Volvo XC90, Inscription donanım seviyesiyle son derece lüks bir etki bırakıyor. Tıpkı Land Rover Discovery HSE gibi. Söz konusu zengin donanım paketi çok kıymetli puanlar yazıyor haneye. İlave puanlar fiyatı uygun tutulan isteğe bağlı ekipmanlarla geliyor. BMW ise bu disiplinde ciddi puanlar kaybediyor. Yüksek sigorta pirimi nedeniyle de puan kaybetmeye devam ediyor. Bütün bunlara ek olarak yüksek tüketim değeri puan kaybını beraberinde getiriyor. Kaybettiği bu puanlar X5’i ikinciliğe itiyor. Evet, nitelik değerlendirmesi disiplininde geride olan XC90 maliyet disiplininde aldığı puanlar eklendiğinde, BMW’den daha fazla puan topluyor. Böylece bir ilk gerçekleşiyor ve Volvo XC90, BMW X5’i geçiyor.
Tebrikler Volvo.
Yazı: Marcus Peters
Fotoğraf: Arturo Rivas
Son yorumlar