Hız limiti olmayan otomobiller? Güzel… Daha da güzeli ise dar ve kıvrım kıvrım virajlardan oluşan karayolları. İşin en ama en güzel yanı ise bütün bu eğlenceye 9000 d/d çeviren Porsche 911 GT3 RS’in eşlik ediyor olması. Yer ise Man Adası…
Hız yapmak isteyenler için bir anlamda kutsal topraklar burası. 572 km² alana yayılan 800 km yol. Üstelik büyük bölümünde hız limiti yok. İniş ve çıkışlarla dolu, bol virajlı, son derece eğlenceli yollar. Hızlı, daha hızlı ve daha da hızlı olma arzusuyla geldiğimiz bu adada bize yeni GT3 RS’in eşlik ediyor olması işin eğlencesini daha da artırıyor. Dolu dolu 520 HP güç…
İlginizi çekebilir
Aslında eğlence kadar nabzı hızlandıran bir heyecan da söz konusu. Çünkü Man Adası’nda trafik tersten akıyor. Otomobilimiz soldan direksiyonlu, ama bu adada sağdan direksiyonlu bir otomobil kullanmak gerekiyor. Üstelik rotanın büyük bölümü dar ve virajlı yollardan oluşuyor. Dolayısıyla ele iyi oturan siyah alcantara direksiyon simidini tutarken tedirgin olmak gayet olağan. Neyse ki yeni GT3 RS fazlasıyla güven veriyor.
Heyecan dolu dizgin çünkü nadiren trafiğe açık bir yolda bu kadar özgür kalıyoruz. Hız sınırı yok. Ne bizim gibi turistler için ne de hız sınırının olmamasına alışkın olan yerel halk için. Tur rehberimiz telsizden bizi kamyon ve TIR şoförlerine bulaşmamamız konusunda uyarıyor ve ekliyor: “Onlar her virajı her çukuru ezbere biliyor.” Kendisi de buraları iyi bilenlerden. 600 HP gücünde Subaru WRX ile 2016 yılında burada zafere ulaşmıştı. Profesyonel ve deneyimli bir yarışçı olarak ister sağdan olsun, isterse de soldan nasıl gidilmesi gerektiğini çok iyi biliyor. Aslında GT3 RS ile yapılacak bir yüksek hız gezintisi için ondan daha iyi bir rehber bulunamazdı.
GT3 RS ise yeni 3996 cc hacimli motoru, arka aks yönlendirmesi, kısa oranlı ve oldukça hızlı vites değiştiren yedi oranlı çift kavramalı şanzımanı, daha sert yaylara ama daha yumuşak stabilizatörlere sahip sistemle uyumlu yeni amortisörleriyle, kısacası yeni yürüyen aksamıyla aslında pek de baskı altında hissetmiyor. Yani böyle bir otomobili limitlerine kadar zorlamak pek kolay değil. Rotanın standardı 60 km olsa da biz biraz kısalttık. Gerek yolun sağında, gerekse de solunda her zaman bir şeyler var: Kimi zaman bir tepe, kimi zaman bir yar, kimi zaman bir duvar, kimi zaman ise bir tapınak ve hatta ağaçlarla çevrelenmiş doğal bir tünel. Aradaki tepeler işin heyecan boyutunu daha da katlıyor. Tabii itiraf etmekte yarar var, rehberimizin hızı ile kıyaslandığında bizimki daha çok ağır çekim gibi kalıyor. Sonuç olarak onun gibiler defalarca bu yolu geçmiş ve çok iyi biliyor.
Steve Plater, 45 yaşında. Pisti çok iyi tanıyor. Adada iki kez yarış kazanmış bir sporcu. Yarış motosikleti ile 60 km’lik parkuru defalarca geçmiş biri. 215 km/s ortalama hız ise saygı uyandırıyor. Bu ve bunun gibi sporcular adayı adeta meşhur etti. Geniş düzlükler, dar virajlar, keskin dönüşler, duvar boyunca veya uçurum boyunca kıvrılan yollar, zaman zaman düzgün bir zemin, dalgalı bir zemin, köprü üstü ve köprü altı… Yani özetle bol atraksiyonlu hareketli bir rota.
Tabii konu motosiklet olunca, işin atraksiyon ve heyecan ama bu oranda tehlike boyutu da artıyor. 200 HP gücündeki heybetli makine ile beş veya altıncı viteste 200 ila 250 km/s arasında ilerlerken sık sık ön tekerlek yerden kesilebiliyor. Bütün bu yarış koşullarını başına hiçbir ciddi kaza gelmeden atlatan Steve, evli bir aile babası olarak tanıtım amaçlı rota üzerindeki tur esnasında, gerçek yarış ortamında bu yolda aşağı yukarı 185 mil/s ile geçtiğini anlatıyor. Yani aşağı yukarı 300 km/s’den bahsediyoruz. Gerçekten de hızlı.
Rota üzerinde yerleşim yerleri ve evler de var. Gezinti esnasında sorun olmayabilir ama yarış ortamında her şey o kadar hızlı akıp gidiyor ki, çoğu nesneyi göremiyorsun bile. Haliyle yarışçılar sadece rotayı bitirerek finiş çizgisine varmakla yetinmiyor, kazanmak da istiyor.
İleri düzeyde istikrâr
Ada üzerindeki hızlandırılmış gezintimize devam ediyoruz. Genelde defalarca fotoğraflarda veya videolarda izlediğiniz veya gördüğünüz şeyler canlı yayında farklı geliyor insana. ‘Bunu böylece hayal etmemiştim’ diyor insan. Ama adada öyle değil. Her şey tam da fotoğraflarda veya video’larda gördüğümüz gibi. Birebir aynı. Hatta ekip içindeki bir arkadaş ‘Burası 33 yıl önce de aynen böyleydi. Hiç değişmemiş’ diyor.
Yani ileri düzeyde bir istikrâr söz konusu adada. Yarış dışında son derece dingin ve sakin. Adeta zaman durmuş gibi. Yarış dışında yola çıkıp da biraz gazlayan sürücüler hareketlendiriyor ortalığı. Kaşıntısı olanların kaşıntılarını giderebileceği bir yer. Zaten biz de tam olarak bunun için buradayız. 4.0 litre hacimli boxer motor homurtu ve hırıltılar eşliğinde bize eşlik ediyor. Atmosferik ünite 9000 d/d çeviriyor. GT3 RS, her gaz dokunuşu ile anında ileriye doğru atılıyor.
Tamam, turbo beslemeli motorlar atmosferik motorlara oranla daha erken itme gücü üretiyor ve 6000 d/d’ya kadar yüksek tork değeriyle kesintisiz bir çekiş gücü sunuyor ama atmosferik motorun devir sayısıyla doğru orantılı homojen güç üretimi gibisi yok. Gücünü arka aksa aktaran motor istekli bir şekilde devir çeviriyor. İkinci, üçüncü, dördüncü derken vitesler göz açıp kapama süresi içerisinde artıyor. Dar, virajlı yollardaki kıvrımları adeta düzlüğe çeviriyor.
Tamam asla bir motosiklet kadar kıvrak olmayabilir ama makine ile insan arasındaki uyum hiçbir zaman bu kadar keyif verici olmamıştı. GT3 RS, 1.5 tonluk gövdesiyle geniş arka kısmına rağmen virajları büyük bir ustalıkla dize getiriyor. Küçük hareketlere bile anında yön değişikliği ile cevap veren, bıçak kadar keskin direksiyon sistemi yüksek geri bildirim seviyesiyle her an sürücüyü bilgilendiriyor ve sürücünün yolu hissetmesini sağlıyor. Her an kontrollü ve hiçbir zaman tedirgin etmeyen dengeli bir sürüş karakteristiği sürüş keyfini daha da artırıyor.
Yerleşim bölgelerinde 20, 30 veya 40 olmak üzere hız sınırı tabelaları dışında atış serbest. Herhangi bir hız kısıtlaması söz konusu değil. Porsche GT3 RS’in becerileri tamamen sürücünün yetenekleriyle sınırlı. Arka akstaki 520 HP güce hükmetmek tamamen sürücünün elinde. 80 km/s’den 120 km/s’ye sadece 1.8 saniyede ulaşan bir vahşeti dizginlemek de sürücünün elinde.
Ölümle yaşam arasındaki ince çizgi
Steve Plater’e göre tork maksimum güçten daha tehlikeli olabilir çünkü tork güç gibi net bir şekilde hissedilebilen bir şey değil. Sonuç olarak yarış tehlikelidir. Her yıl adadaki yarışlarda ortalama iki sürücü hayatını kaybediyor. Buraya ölmeye mi geliyorlar? “Ne alakası var? Hiç kimse ölmek istemez. Yarışçılar yüzde 100 konsantre olarak yarışa odaklanıyor” diyor Steve Plater. Sonuç olarak her bir yarışçı start çizgisinde başlangıç için beklerken tamamen yarışa odaklanıyor. Bunu gözlerinde okumak mümkün. Her biri de kazanmak için orada. Ama işler her zaman beklendiği gibi gitmiyor.
Steve de talihsizlik yaşayıp, ciddi bir kaza sonrası bu sporu bırakanlardan. “Aslında hâlâ mücadeleye aşığım” diyerek özlemini dile getiriyor. Tamamen de uzaklaşmış değil. 160 HP gücündeki motosikletiyle ara ara piste çıkıp stres atıyor. Zaten tamamen bırakmak mümkün değil.
Sonuç
Tabii ki bir hot-hatch’le adada eğlenmek mümkün. Ancak GT3 RS’in potansiyelini keşfetmek gerçek anlamda nefes kesici.
Yazı: Jörn Thomas
Fotoğraf: Porsche
Son yorumlar