BMW cephesinde bugüne kadar üretim programında yer alan 6, yerini 8 rakamına bırakıyor. Doğal olarak sadece ürünün adı değil komple teknik yapısı, mimarisi ve hatta ürün stratejisi de değişiyor. M5’in teknik yapısı, güçlü ve kaslı bir tasarım ve oldukça lüks bir iç mekan mimarisi ile yeni 8 Serisi Aston Martin DB11 ve Porsche 911 Carrera arasında bir yerlerde konumlanacak. Peki sürüş özellikleri de bunu destekliyor mu?
Otomobil dünyası ciddi bir değişim sürecinde. Doğal olarak markalar da bu değişime kendi yöntemleriyle ayak uydurarak tüketici beklentilerini karşılamaya çalışıyor. Değişimin bir ayağında daha çevre dostu araçlar aranıyor. Daha doğrusu yasal düzenlemeler bunu bir anlamda otomobil dünyasına dayatıyor. BMW bu değişime karşılık verirken markadan beklenen sürüş keyfi ve sürüş dinamizmini korumaya çalışıyor. Böylece ortaya 3 silindirli motora ve elektromotor desteğine sahip bir spor otomobil çıkıyor. Seveni kadar sevmeyeni de var!
Değişimin diğer ayağında ise markalar arasındaki güç ve performans savaşları bütün hızıyla devam ediyor. Daha prestijli, daha güçlü, daha hızlı olmak öncelik. Bütün bu özelliklerin yanı sıra yakıtı da idareli kullanırsa, değmeyin bu keyfe… BMW’nin bu savaştaki en yeni silahının adı ise 8. 1.95 metre ile oldukça geniş, ama 1.35 metre ile bir o kadar da alçak. Uzun motor kaputunun altında ise yeni bir 4.4 litre hacimli turbo benzinli görev yapıyor.
İlginizi çekebilir
Pist kullanımına uygun
Kaputun altında 530 beygir gizlenmiş olunca bu kadar beygirin sürüşe olan yansıması da merak konusu oluyor. Merakımızı gidermek için piste çıkıyoruz. Yer, Portekiz Estoril Pisti. Şans bu ya, son 70 yılın en kötü fırtınası bölgeyi etkisi altına almış durumda. Pist Senna’nın Gran Prix zaferindeki kadar ıslak. İş bu noktaya varınca BMW ekibi bunu kendi lehine çevirmenin bir yolunu buluyor: Gazetecilere arka aks ağırlıklı dört tekerlekten çekiş sisteminin marifetlerini göstermek. Haliyle gazetecilere kılavuzluk yapmak üzere öncü araca DTM pilotu Philipp Eng geçiyor. Yağmur kesilmiş ve güneş yüzünü göstermiş olsa da, 13 virajlı pist hala oldukça ıslak.
Philipp Eng bir yandan sürüyor, bir yandan ise gazetecilere telsizden viraj girişi ve özellikle viraj çıkışı ile ilgili talimatları veriyor: “Viraja girin ve viraj çıkışında özgürce gaza oturun ve DTC’nin devreye girmesine izin verin. Yani sistemin devreye girmesine izin verin. Böylece viraj çıkında drift yapabilirsiniz.” Kulağa hoş geliyor. Cömert bir şekilde içi deriyle bezenen bol sıfırlı etiketi fiyatına sahip test aracı, pit alanında Sport Plus moduna alınmıştı. Sekiz kademeli otomatik şanzıman bu moddayken bile vitesleri her daim tam zamanında değiştirmeyi başarıyor ve vites küçültürken sportif egzoz sistemi sayesinde son derece keyifli bir ara gazı ile süreci daha da güzelleştiriyor.
Aslında profesyonel bir pilot olmaya da gerek kalmıyor. Elektronik sistem gerekeni yapıyor. Malum viraj çıkışından sonra bir başka viraj geliyor. Dolayısıyla viraj girişinde hızını ayarla direksiyonu kır ve viraj çıkışına doğru gaza otur. Elektronik sistemi aracın arkasının drift’e girmesi ama kontrolden tamamen çıkmaması için gerekli olan bütün düzenlemeyi yapıyor. Düzlükte araç tekrar çizgisine girmiş oluyor ve bir sonraki viraj için sürücünün direksiyon hamlesini yapmasını bekliyor. Burada böyle uzunmuş gibi gelse de, aslında aracın arka kısmının kopma ile toparlanma süresi göz açıp-kapama süresi içerisinde olup bitiyor. Bu arada bunun 1.9 ton ağılığa sahip heybetli bir otomobil olduğu hissini ise kesinlikle vermiyor. M850i son derece pratik ve kıvrak bir sürüş ile virajları kovalıyor.
Pistteki benzersiz deneyimin ardından pist dışına çıkıyoruz. Özel olarak oluşturulmuş parkur bol virajlı kara yolları ve uzun düzlüklerle tatlı virajlardan oluşan hızlı otoyollardan oluşuyor. Yeni Coupe tüm sürüş boyunca Comfort sürüş modunda yol bozukluklarını büyük bir özgüvenle ütüleyen ama bunu yaparken de üstün sürüş dinamikleri sergileyen benzersiz bir karakter ortaya koyuyor. Biturbo V8 sakin sürüşlerde hırıltısıyla olduğu kadar gaz emirlerine verdiği hızlı geri bildirim ile daha hızlı sürmeye teşvik ediyor. Öyle ki ne keyifli dağ yolları, ne de hızlı otoyol sürüşleri kesmiyor. İnsan bir an önce piste dönmek istiyor.
Yazı: Gerd Stegmaier
Fotoğraf: Uwe Fischer/BMW
Son yorumlar