İlk Audi TT 1998 yılında yollara çıkmıştı. Aradan koca 20 yıl geçti ve üçüncü nesil, Man Adası’nda gerçekleştirilen özel bir parti ile tanıtıldı. Yeni nesil TT gelişmiş özellikleriyle 20 yıllık köklü geçmişi geleceğe taşıyacak.
Dünyanın en köklü, en hızlı ve en tehlikeli motosiklet yarışı Man Adası’nda koşuluyor. Köyler, ovalar ve vadilerden geçen 60,7 km uzunluğundaki parkura sahip yarışın adı: Isle of Man Tourist Trophy. Kısa adıyla Isle of Man TT. Yani Audi TT’yi çağrıştıran bir durum. Bu nedenle Audi, spor modelinin 20. yaş günü kutlamaları için bu noktayı seçmiş olabilir mi? Neden olmasın. Audi, 20. Yaş günü şerefine TT’nin makyajlı versiyonunu bu noktada lanse ederek gövde gösterisi yaptı.
İlginizi çekebilir
Koskoca adada 83.314 kişi yaşıyor. Adayı bu denli ünlü kılan unsurların başında ise 1907 yılında bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen bu yarış. Yarış belirli bir pistte koşulmuyor. Bunun yerine köyler, vadiler ve ovalar arasında trafiğe kapatılmış yollarda bir rota oluşturuluyor. Yarış dışında öyle heyecan verici bir hadise yaşanmıyor adada. Otoyol mu? Yok öyle bir şey. Man Adası sakinleri bol virajlı kara yollarında ve dağ yollarında sürüşün keyfine varıyor. Hız sınırı mı? Tabi ki de var: Yerleşim yerleri, bakım evleri, okullar. Bunun dışında yok mu? Yok.
Audi bir de sürpriz yapmış bizlere. Rota üzerindeki keskin bir dönüş sonrasındaki yol ayrımında polis bekliyor ve bariyerle yolun bir tarafını kapatmış durumda. Bariyerin üzerinde sarı ile tabela var: “Dağ yolu Kapalı”. Ama bizim gibi Audi test sürüşü için gelenlere yol açık. Audi doğum günü partisi şerefine dağ yolunun 16 km uzunluğundaki bir bölümünü trafiğe kapatıp bizim için rezerve etmiş. Yani kudurmak serbest, her partide olduğu gibi.
Dolayısıyla dağ yolunun bir bölümü bugün bizlere doğum günü şerefine test rotası olarak hizmet edecek. Tamam, kudurmak serbest ama sınırlar da var. Dolayısıyla kısa bir güvenlik paylaşımı için toplantı odasına. 90 mil/s hız sınırımız var. Yani 145 km/s. Evet, kulağa az gibi geliyor olabilir, ama dağ yolları için yeterli olacaktır. Dağ yollarında TTS’in performansını deneyimlemek için 145 km/s yeter de artar bile. O zaman motorları çalıştırıp yola çıkalım.
Bu, TTS’te EA-888 kodlu dört silindirli turbo beslemeli motorun hayat bulması anlamına geliyor. Aynı motor VW Golf GTI ve Seat Leon Cupra’da da kullanılıyor. Egzoz gazları artık partikül filtresi ile temizleniyor. Böylece motor Euro-6d-Temp normunu karşılıyor. Ama bu TTS’e 4 HP’ye mal oluyor. Yani motor artık 310 HP değil 306 HP güç üretiyor. Bunun yerine küçük bir tork optimizasyonu yapılmış. +20 Nm ile 400 Nm’ye ulaşan maksimum tork partikül filtresinden kaynaklanan güç kaybını dengeleyecektir.
Yüksek çekiş gücü
Gaz pedalına oturur oturmaz Audi ileriye doğru atılıyor. Öyle gücü yere verememek söz konusu değil. Dört tekerlekten çekiş sistemi güç fazlasını diğer akstaki tekerleklere paylaştırıyor. Daha önce de olduğu gibi bu motor yüksek devir çeviren ve sesiyle insanı mest eden bir yapı sergilemiyor. Ama gaz emirlerine anında cevap vererek bolca çekiş gücü ile sürücünün hızlanma arzusunu tatmin ediyor. Audi TTS, 6.800 d/d’ya kadar nefesi kesilmeden devir çeviriyor. En önemlisi turbo beslemeli motor etkin performans ile yakıt verimliliğini aynı potada eritiyor.
Egzoz sistemi çok fazla gürültü üretmeyecek şekilde sesi baskı altına alıyor. Sürücünün sportiflik hissini tamamlayacak ses ise hoparlörlü ses etkinleştiricisi tarafından üretiliyor. Ancak sistem, bir spor egzoz sisteminin etkisini veremiyor. Yani yetersiz kalıyor. Sürücü diğer ayarları bozmadan bu sistemi kişisel modda devre dışı bırakabiliyor. Birkaç hızlanma denemesinin ardından ilk virajda öncü aracın önemi anlaşılıyor. Sert sağ virajı öncesinden kestirmek güç. Ayrıca viraja girmek de yetmiyor, virajın kendi içindeki zorluğunu da görerek o şekilde kontrol etmek gerekiyor. Virajların keskinliği ve öngörülebilir olmaması kadar yolun darlığı da sürüşü zorlaştırıyor. Yol kenarındaki kayalıklar ve ağaçlar tehlike seviyesini yukarılara taşıyor.
Bu nedenle koyulan 145 km/s hız sınırı gayet mantıklı. Yolun trafiğe kapatılmış olmasını da lehimize çeviriyor ve virajları keserek yolun tamamını kullanıyoruz. Böylece virajların keskinliklerini az da olsun törpüleyebiliyoruz ve düşük hızlarda keskin dönüşlerde lastikleri yakmak yerine daha yüksek hızlarda akıcı bir viraj kombinasyonu ile sürüşümüze devam ediyoruz. Doğal olarak oluşan yanal kuvvetlerde lastiklere büyük sorumluluk düşüyor. Pirelli P Zero lastikler, bu sorumluluğun üstesinden gelmeyi çok iyi biliyor.
Virajlar zaman zaman yumuşasa da, ağaçlık ve kayalıklar yerine görüşü rahatlatan vadiler söz konusu olsa da, rota oldukça zorlayıcı ve tehlikeli. 18 dakikanın altında tamamlamak üzere parkurda rüzgar gibi esen pilotlar zoru başarıyor, bu kesin. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istiyorsanız; “Subaru WRX Isle of Man” isimli video size bir fikir verecektir.
Uzun bir düzlükte yokuş aşağı rotanın sonuna doğru yaklaşıyoruz. Yol üzerine Audi ekibinin geçişi için kapatılan yolun açılmasını bekleyen bisikletliler bulunuyor. Rotayı bitiriyoruz. Görevliler bariyerleri kaldırarak yolu açıyor, bizler de araca daha yakından bakıyoruz. Burun ve arka kısım aslında kapalı olan ama açıkmış gibi duran havalandırma kanalları da dahil olmak üzere tasarım olarak küçük dokunuşlarla elden geçirilmiş. Bunun dışında yeni gövde renkleri programa dahil olurken, örneğin çevresi aydınlatmalı USB soketi gibi küçük detaylar söz konusu.
Dakikalar önemli
Tamam parkurdaki performansı gördük. Görsel dokunuşlar zaten çok şey vaat etmiyor. Peki, Audi gezinti amaçlı kullanımlarda nasıl bir sürüş sunuyor? Audi tarafından sürüş organizasyonu için kapatılan yol trafiğe açıldı. Zaten bu yol iki bölgeyi birbirine bağlayan bir ana arter ve yoğun olarak kullanılıyor. Vakit geç oldu, iş çıkış yani yolun kalabalık olduğu bir saat. Sonra tekrar gelmek mümkün değil, Audi ekibi aracı en geç 19.00 gibi geri istiyor. Tek çare var. Bu güçlü canavar ile adalıların arasına karışmak. Hem de, iş çıkış saatinde.
Halk bugün oldukça sakin. Hiç kimse gazlama hakkını kullanmıyor. 70 km/s ile 100 km/s arasında değişen bir hızla akıyor yol. Ara ara küçük sollama manevraları yapılıyor. Biz de sinyal vererek bir-iki sollama yapalım dedik, ama soldan direksiyonlu bir araçla sağdan direksiyonlu araçların arasında sollama yapmak? Gerçekten de çok güç… Trafik adada tersten akıyor. Aslında motor ok gibi fırlamaya hazır, ancak kısıtlı olan görüş nedeniyle hamle yapmak akıllıca değil.
Bu arada saatte ilerliyor. Saat 18.00 olmuş. Yerleşim yerinden çıkar çıkmaz yolun da daha müsait olmasını fırsat bilerek turbo benzinli motorun gücünü kullanmaya başlıyoruz. Bir ara 200 km/s’e kadar çıkıyoruz. Ardından Bungalov Bölgesi olan tepeye doğru tırmanmak üzere kıvrak yollar bizi karşılıyor. Audi TTS’in yol tutuş dinamiklerini ve yanal tutunma becerilerini bir kez daha deneyimliyoruz. Hız sınırlaması olmadan sürmek, özgür olmak harika. Pirelli’ler bizimle konuşmaya başlıyor. G-kuvvetleri gittikçe artıyor. Yükler ve baskılar artıyor. Frenler ısındıkça ısınıyor.
Audi TTS genel anlamda oldukça dengeli bir sürüş sunuyor. TTS kolay kolay huzursuz olacak bir otomobil değil. Spor modunda direksiyon biraz daha direkt çalışıyor. Yani daha az hareket ile daha fazla reaksiyon elde ediyorsun. Yine Spor modunda yürüyen aksam sertleşiyor ve yolu daha net hissettiriyor. Ancak kesinlikle sert ve rahatsız bir spor otomobil gibi hissettirmiyor. Sadece konforlu bir sürüş sunmakla kalmıyor Audi TTS düz gidiş stabilitesiyle yüksek hızlardaki sürüşlerde sürücünün sürekli olarak direksiyonla düzeltme yapması gereksinimini de ortadan kaldırıyor ve bu yönüyle de sürücüyü yormuyor. Direksiyon sistemi yüksek hızlara çıkılması halinde, daha doğrusu orta hızların üzerine çıkılması durumunda daha sportif bir karakter kazanıyor. Ancak direksiyonun çevirme anında vermiş olduğu hisle TTS’in viraj içindeki tutumu tam da örtüşmüyor. Bir sunilik var gibi. Audi TTS, köşeleri direksiyonun hissettirdiğinden çok daha kıvrak ve sportif dönüyor. Hatta ardı ardına gelen kombine bir sağ-sol virajda bu durum kendini daha da fazla hissettiriyor.
Peki, bunun dışında ne var? S-tronic şanzımana bir oran daha eklendi ve artık yedi oranlı olarak karşımıza çıkarken özellikle alt viteslerin oranları kısaltılmış durumda. Ayrıca vites değişim hızları da arttırıldı. Üstelik şanzıman oranları ve vites değişim şekli ile otomatik modunda günlük kullanıma daha uyumlu bir karakter sunuyor. Manuel modda ise şanzıman beklenen etkiyi tam olarak yaratamıyor. Sürücü tam zamanında vites değiştirmek üzere komut verse de bu emir şanzımana ulaşıncaya kadar motor devir kesiciye girdiğinde şanzıman otomatik olarak vites değiştiriyor. Bu gibi sorunları yaratma olasılığı olmayan bir manuel şanzıman iyi olurdu, ama o da quattro ile değil önden çekişli versiyonda sunuluyor.
Yine de, Audi TTS ile sürüş oldukça keyifli ve eğlenceli ve görünüşe göre geçmişten gelen 20 yıllık mirası başarıyla geleceğe taşıyacak. Doğum günün kutlu olsun dostum, parti için de ayrıca teşekkürler.
Yazı: Thomas Hellmanzik
Fotoğraf: Tobias Sagmeister, TH (1)
Son yorumlar