Hyundai’nin yepyeni hibrit modeli Ioniq, bildik içten yanmalı bir otomobilden bekleneni dopdolu bir donanım listesi, ekonomik ve teknolojik sürüşle birlikte sunuyor.
Geleceğin otomobilleri hayal ettiğimizden daha hızlı bir şekilde gelişiyor, hayata geçiyor. Yakın dönemin içten yanmalı motorlarını bir düşünün… Enjeksiyonlu bir otomobil kullanıyor olmak gerçekten de yeni bir teknolojiye sahip olmaktı. Keza daha az tüketim için turbo dizel motor, seyahat etmenin hem hızlı hem de en ekonomik yoluydu.
Artık bu teknolojilerin hepsi çok geride kaldı. Devir her ne kadar sevmesek de elektrikli motorların devri!
İlginizi çekebilir
Hal böyle olunca bizler de yeni teknolojilere ayak uydurmaya, zorla da olsa sevmeye çalışıyoruz. Fakat bu kez Hyundai markası için dönüm noktası bir otomobille birlikteyim.
Hyundai son dönemi adımlar yerine koşarak geçmiş olsa da her markada olduğu gibi Hyundai’nin de belli başlı eksik ve zayıf olduğu noktalar var. Bazı motorlarının yüksek tüketimi, sürüş dinamikleri konusu, direksiyon hissi gibi.
Dönüp Ioniq’e baktığımda adeta başka bir otomobil gibi. İster istemez yakın dönemde kullandığımız Toyota Prius’la karşılaştırıyorum. Büyük benzerlikler içinde olan hibrit bir model. Evet Prius gibi bu sınıfta kendini kanıtlamış ve yıllardır var olan bir modele kafa tutacak kadar gelişmiş değil fakat yine de Hyundai özelinde baktığımda son derece özel bir otomobil.
Hyundai Ioniq, tamamen yeni bir platform üzerine geliştirilmiş bir model ve en önemli özelliği de dünyada ilk kez hem elektrikli hem hibrit hem de plug-in hibrit versiyonlarıyla üretilen bir otomobil olması. Ioniq’in tasarım çizgisi, geleceği yansıtan dokunuşlarla Hyundai’nin geleneksel çizgileriyle birleştiriyor.
Öncelikle şunu söylemeyelim Ioniq inanılmaz dolu bir otomobil. Ne ararsanız var. Koltuk ısıtma-soğutmadan anahtarsız girişe, elektrikli koltuklardan 7.0 inç’lik ekrana, Infinity ses sistemi, akıllı telefon kablosuz şarj sistemi, 17 inç jantlar, arka çapraz trafik uyarısı ile acil fren, şerit takip/ayrılış uyarı ve kör nokta algılama gibi daha saymadığım birçok donanım Ioniq ile birlikte geliyor.
Hyundai Ioniq’in kalbinde 1.6 lt’lik GDI 105 HP’lik benzinli bir motor var ve ona 32 kW’lik (43 HP) bir elektrik motoru eşlik ediyor. Benzinli motor ve elektrik motorunun birleşmesiyle 141 HP güç üreten Ioniq, 265 Nm’lik toplam torkuyla da son derece iyi bir değer ortaya koyuyor. Otomobil bu gücü ortaya koyarken de hiç olmadığı kadar ekonomik ve çevreci sonuçlarla karşımıza çıkıyor. Asfalt üzerinde çok sessiz ve otomobil yüksek aerodinami sayesinde akıcı bir sürüş sunuyor. Bu sürüşü destekleyen altı ileri çift kavramalı DCT şanzıman rakiplerindeki benzer CVT’lere nazaran büyük bir artı. Fakat gaz pedalı ayağınızın altında biraz ölü taklidi yapıyor gibi. Diğer bir deyişle onu canlandırmak için biraz fazla basmanız gerekiyor o zaman da elektrikli sürüşün bir anda dışına çıkıyorsunuz. Hibrit sistemi ayağınızı gazdan geçtiğiniz anda devreye giriyor ve bataryaları şarj ediyor. Fakat frene bastığınız anda gösterge tam dolumu gösteriyor. Sistem bu anlamda oldukça iyi çalışıyor.
Elektrik odaklı ekonomik bir sürüş için yukarıda anlattıklarıma trafikteki sabırsız sürücüleri eklediğimizde işiniz biraz zor. Bu otomobil 120 km/s’lik hızlara kadar elektrikle gidebiliyor. Fakat bunun için hava ve yol şartlarını yakalamak herhalde çok kolay değil.
Tüm bunlara rağmen Ioniq ile geçirdiğim iki gün boyunca yol bilgisayarındaki değer 100 km’de sadece 5.3 lt’ydi. Bu gerçekten de bu sıralar herkesin aradığı bir değer!
Son olarak sürüş özelliklerinden bahsedersek, Ioniq’in orta sertlikte rahatsız etmeyen bir süspansiyon sistemi var. 17 inç’lik jantlara rağmen kasislerde dahi darbeleri iyi absorbe ediyor. Direksiyonu da bu sürüşe uygun olarak yumuşak bir karaktere sahip. Ioniq zaten tarz olarak performans ve sürüş odaklı bir otomobil olmadığı için ondan bekleneni de fazlasıyla sunuyor.
Yazı: Ahmet Armağan
Fotoğraf: Alp Emre Göksel
Son yorumlar