Bundan 4-5 yıl önce Dacia’nın yöneticileriyle konuşurken “Dacia’yı asla otomatik şanzıman, konforlu donanımlarla görmeyeceksiniz. Dacia hep sade kalacak” söylemini duymuştum. Peki Dacia’yı değiştiren ne oldu?
Bende bir gurur tablosu Dacia. Düşünün yıllardır yerli otomobil diye konuşan bizlerin bir yerli markası yokken çoğumuzun belki bıyık altından güldüğü Romanya’nın dünyaya yayılan, Renault kanatlarıyla uçan bir markası var. Mazisi de çok değil. 2004’ten bu yana Türkiye’de kendini katlaya katlaya ilerleyen, şu anda pazar payıyla ilk 8’de kendine yer bulan şu ana kadar 4 milyon otomobili yollara çıkartan bir gurur. Hem de Türkiye’nin özlediği fiyatlarla. Avrupa’da satışlarını bir önceki yıla oranla yüzde 11 artıran Dacia’nın, makyajlı Sandero Stepway modelini kullanmaya Hırvatistan’a gittik.
İlginizi çekebilir
Makyajla birlikte ön tampon, ızgara, hava girişleri ve farla değişmiş. Bu da Stepway’e şık bir görüntü vermiş. Basitlik algısının çoğu müşteride sıkıntı yarattığını farkeden Dacia, yılda iki revizyonla müşteri beklentilerini cevaplıyormuş. Bunu Fransa’da Dacia Pazarlama Ürün Yönetici olarak görev yapan Levent Timur’dan öğrendik. Mesela makyajla birlikte, çokça eleştirilen direksiyon, anahtarlık, cam açma tuşlarının yeri değiştirilmiş ki bunlar Dacia’nın en büyük sıkıntılarıydı. Daha modern 4 kollu bir direksiyon, tüm otomobiller de olduğu gibi kapılarda konumlu cam açma tuşları, en azından medeni bir anahtarlık…
Geri görüş kamerası, hız sabitleyici, otomatik şanzıman mı? Şaka yapmıyorum. Bu Sandero, markanın vizyon değiştirdiğinin ve sözlerin zamanla değişebileceğinin işareti. Dacia yapmam dediklerinin hepsini yapmış. Fakat bunları fiyat hanesine yansıtmadan. Makyajlı Sandero’nun mevcut versiyondan sadece 1500 TL farkla satılacağı ve otomatik şanzıman farkı içinse 3.000 TL isteneceği belirtiliyor. İç mekandaki yenilikler bazı kusurların üstünü örtmüş. 1980’leri hatırlatan koca vites kolu yerinde duruyor, belki bir sonraki makyaja bunu da normalleştirirler. Ama en önemlisi Dacia müşterilerinin beklemediklerini sunuyor. Yani markadan aldığımız bilgilere göre müşteri memnuniyeti üst düzey. Açıkçası bunda müşterilerin para-çokomel parametresini gözetmelerinin etkisi de büyük. Direksiyon bence çehreyi değiştirmiş. En azından günümüzden bir otomobil kullanıldığı hissini veriyor.
Test aracımızdaki Türkiye üretimli 1.2 litrelik 3 silindirli benzinli ünite biraz vuruntulu çalışıyor ve içeri motor sesi giriyor oluşu yalıtıma biraz daha önem verilmesi gerektiğini gösteriyor. Motor Stepway için yeterli, tüketim de fena sayılmaz. Yani tam Türkiye’ye uygun. Robotize otomatik şanzıman maliyetler düşünülerek planlanmış ve şimdilik sadece dizel versiyonda sunuluyor. Yarı otomatik olmasını bir Dacia müşterisinin önemseyeceğini sanmıyorum çünkü markanın müşterileri genellikle manuelden geçiş yapacaktır. EDC’li Duster ile birlikte 2017 Mart’ında Türkiye’de olacak ve muhtemelen markaya en çok satan listesinde birkaç basamak atlatacaktır.
Yazı : Volkan Demirkuşak
Sibernik, Hırvatistan
Son yorumlar