Geriye dönük satış adetleri incelendiğinde otomobil tüketicisinin büyük bölümünün cabrio kavramından kaçındığı gerçeği dikkat çekiyor. Aslında söz konusu çoğunluk neyi kaçırdığının farkında bile değil: Otomobil özgürlüğü… Çünkü gerçek anlamda otomobil özgürlüğü ancak üstsüz yaşanabilir. Peki, her cabrio ile mi? Hayır, kesinlikle değil. Arada çok büyük farklılıklar bulunuyor…
Silikon Vadisi’nin pek muhterem dijital uzmanları otonom hareket eden küreleriyle bunu nasıl simüle edecekler acaba: Sıcak bir yaz günü bir cabrio ile orman yolunda küçük bir gezinti… Yanaklar ve ense; tatlı, püfür püfür bir esinti ile okşanıyor. Koku sistemi etrafa benzersiz bir aroma yayıyor. Yukarısı pamuk şekeri tadında bulutlarla kaplanıyor. Belki de bütün bunları hiçbir zaman tatmadılar ve belki de bütün bunların ne anlama geldiğini bile bilmiyorlar. O zaman ivedilikle Abarth 124 Spider, Porsche 911 GTS Targa, smart fortwo cabrio, VW Beetle Cabrio ve Range Rover Evoque Cabrio’yu hızlıca tarayıcıdan geçirsinler bakalım, ne olacak?
İlginizi çekebilir
Onlar dijital önderler olarak geleceği programlayadursun, biz de bu arada tamamen analog bir ortamda üstsüz sürüşün keyfini çıkartalım ve mis gibi orman havasını ciğerlerimize çekelim. Hem de bünyesinde yeşilin bin bir tonunu barındıran benzersiz bir manzara eşliğinde. Tek endişemiz ise oksijen çarpması olsun. Üstsüz sürüşün en güzel yanı kesinlikle bir hedefe varma endişesinin olmaması. İnsanın tek odak noktası hareket halinde olmaya devam etmek. Püfür püfür esen rüzgâr eşliğinde geçilen her bir kilometrenin önemi büyük. Endişe verici olansa hedefe varıyor olmak.
Üstsüz otomobil sürüşü esnasında sanatsal bir zekanın algılayamayacağı şeyler yaşanabiliyor. Üstelik bunları rakamlarla veya algoritmalarla açıklamak veya canlandırmak da mümkün olmuyor. Üstelik teknokratlar için her bir duygunun mantıklı bir açıklamasının da yapılması gerekiyor. Biz ise üstü açık sürüş keyfini tamamen mantık dışı bir boyuta taşıyor ve bir SUV’un üstünü açarak kendimizi rüzgârın akışına bırakıyoruz. Evet, üstü açık bir SUV. En küçük Range Rover modeli olan Evoque’u cabrio olarak almak da olası. Kuvvetle muhtemel dijital uzmanlar üstü açık bir SUV’un mantıklı açıklamasını hesaplamaya çalışıyordur. Oysa bunu bit veya byte ile belirlemek mümkün değil. Bir SUV cabrio ancak insana has duyularla yaşanabilir. Bu benzersiz güzelliğe dışarıdan bakanların bir kısmı Range Evoque Cabrio’yu son derece çekici ve stil sahibi olarak, diğerleri ise abartılı olarak değerlendirebilir. Bu gerçeği kimin nasıl değerlendirdiğinin pek de bir önemi yok aslında. Önemli olan Range Rover’ın küçük üstsüz SUV modeli ile safkan arazi aracı markası olmaktan çıkıp zamanın trendine ayak uydurarak son derece trend bir SUV yaratmış olması.
Görmek ve görülmek
Evoque tam da bu dönemin otomobili. Bir kere maksimum seviyede güvenlik sunuyor. Sürücü ve beraberindeki yolcuları, yüksek omuz çizgisi yandan ve iyice geriye kadar gelmiş olan eğimli cam ise önden koruyor. Ön cam o kadar geriye geliyor ki, cam çerçevesi sürücünün alnına çarpıyor, zaman zaman manzarayı bozuyor ama her koşulda yol rüzgârını kabinden uzak tutup arkaya doğru yönlendiriyor. Yani kuaförden çıktıktan sonra ‘saçım bozuldu’ endişelerine yer yok. Üstelik bir Range Rover Evoque Cabrio’nun içindeyken önemli olan etrafı görmek değil, etraftakilerin sizi görmesi. Bu durumda saçın bozulmaması çok hassas ve önemli bir konu.
Aslında bu noktada Porsche 911 Targa da pek farklı bir tavır sergilemiyor. Porsche 911 Targa da kendine baktırmayı sevenlerden. Aslında Targa olmasına da gerek yok. Dikkat çekmek için Porsche 911 yeterli. Ama Targa olması görsel şöleni iyice artırıyor. Tamam, Targa kavramı bir ilk değil. Modern çağın bir icadı da değil. Çok daha eski yıllara dayanıyor. Güvenlik konusunda takıntılı Amerikalılar üstü açık otomobil kavramına böyle bir çözüm getirmişlerdi. Kalın sütunlu bir kiriş takla barı görevi üstleniyordu. İki parça tavan plakaları çıkartıldığında otomobilin üstü açılıyordu. Öyle, milisaniyeler içerisinde yuvalarından otomatik olarak fırlayan takla barları falan henüz yoktu. Yani Targa, cabrio’nun daha güvenli bir alternatifiydi.
Ama Porsche 911 Targa ile bu kavram tamamen yeni bir boyut kazandı. Tek bir düğme hareketiyle B sütunları, bombeli arka cam ve gövdenin bir kısmı tek bir bütün halinde yukarıya kalkıyor. Tavan geriye doğru katlanarak açılan bölmeye gizleniyor ve cam kubbe tekrar yerine oturuyor. Görsel şölen yaklaşık 20 saniye sürüyor. Benzersiz bir görüntü bu. Belki de modern dünyanın gördüğü ve görebileceği en kusursuz görsel şölen. Mekanizmayı ilk kez çalışırken görenlerin ağzı açık kalıyor. Tıpkı, plajda üstsüz bir kadın gören yeni yetmenin ağzının açık kalması gibi. Ayrıca üstü çıkartma hareketi tıpkı gerçek bir striptizde olduğu gibi benzersiz bir heyecan selini beraberinde getiriyor. Mekanizmanın her hareketinde heyecan coşkusu daha da artıyor. Haliyle sürüş esnasında üstü tamamen açık ve tamamen özgür değil. Tamamen üstsüz gezmek isteyenler için 911 Cabrio alternatifi sunuluyor.
Porsche 911 Targa daha çok üstsüz gezmek isteyen, ancak bu arada tamamen açıkta olmak istemeyenlere hitap ediyor. Tamamen üstü açık olan cabrio ile kıyaslandığında Targa sadece şehir içinde meraklı bakışlara karşı belli belirsiz bir koruma sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yüksek hızlardaki gezintilerde de daha fazla koruma sağlıyor. Üstü açık bir cabrio değil de büyük boy bir açılır tavan gibi. Ama bir hayli büyük bir açılır tavan. Sürüş hızı arttıkça kabin içindeki esinti de o oranda artıyor haliyle.
Daha geleneksel bir yaklaşım
VW Beetle Cabrio daha geleneksel bir yapı sunuyor. Otomobilin üstü tamamen açılıyor. En azından yağmur, kar veya dolu yağmadığı müddetçe. Targa’nın teknolojik görsel şölenin yanında daha sönük ve geleneksel bir görünüm sunan VW Beetle göze hitap etmek yerine ruha hitap edenlerden. Görsel şölen açısından daha sönük olsa da daha sempatik olduğu da bir gerçek ancak şehir içinde gezinirken en az Targa kadar dikkat çekecektir. Tente ve mekanizması büyüleyici bir görsel şölen sunmuyor. Dedik ya, o geleneksel bir cabrio. Düğmeye basılmasıyla tente biraz yukarıya kalkıyor ve ardından aşağıya doğru süzülerek kendine ait yere katlanıyor. Tamamen gizlenmiyor bile. 10 saniyelik katlanma seremonisinin ardından tente hâlâ görünüyor oluyor. Hatta kat yerleri, estetik de durmuyor. Estetik görünümü tesis etmek için sürücünün veya en kötü ihtimalle yolcunun devreye girmesi gerekiyor. Tente örtüsü manuel olarak yerine takıldıktan sonra şık bir görünüm elde edilmiş ve tenteyi açma süreci tamamlanmış oluyor. Ancak tente örtüsünü yerine takmak tenteyi açmak kadar kolay değil. Biraz sabır gerektiriyor. Sabır da bir yere kadar. Birkaç sabırlı tente örtüsü operasyonundan sonra kuvvetle muhtemel tente örtüsü garajda veya depoda buluyor kendini.
Sadece tente örtüsüyle değil, VW Beetle Cabrio’nun tentesi de sürüş esnasında da sürücünün hayatını zorlaştırıyor. Arka görüşü kısıtlayan tentenin tasarımı pek kullanışlı olmasa da, onu gerçek bir retro yapan unsurlardan biri. Sadece tentesiyle değil, VW Beetle Cabrio diğer birçok detayla da gerçek bir retro olduğunu gözler önüne seriyor. Dik ön cam tasarımı buna iyi bir örnek. Dahası tentenin açılmasıyla ön camın üzerinden yanlardan her yerden yol rüzgârı kendini kabin içinde hissettiriyor. Belli bir hıza kadar kabin içindeki esinti yaz sıcağında keyifli bile olabilir. Sonuç olarak rüzgâr var ama en azından türbülans boyutunda değil. Hızın belli bir seviyenin üzerine çıkmasıyla kabin içinde fırtına kopuyor, dahası rüzgâr gürültüsü de söz konusu. Bütün bu karakteristik unsurlar ise VW Beetle Cabrio’yu mükemmel bir retro yapıyor. Yıllar öncesinin cabrio‘larının tamamı böyleydi.
Bir retro olmayabilir, değil de… Modern dünyanın derdine derman olacak ikonik bir çözüm olarak amacına uygun bir ürün. Küçük, sevimli ve şehir içinde pratik. Mercedes’in alt markası olarak üretim yapan smart, dışarıdan bakıldığında dar ve klostrofobik bir görünüm sergilese de boyutları göz önüne alındığında aslında geniş bir yaşam alanı sunuyor ve bu yönüyle şaşırtıyor. Bunun bir cabrio olabileceğine inanmak da oldukça güç.
Modern dünyanın eseri olan smart, türünü en iyi retro çözümlerinden biri olan VW Beetle Cabrio ile önemli bir ortak özelliğe sahip. Düğmeye basılmasıyla tente arkaya doğru açılıyor. Ve işte gökyüzü. Ancak hâlâ bir cabrio söz konusu değil. Arkada kalın, enlemesine ve her iki yanda uzunlamasına birer adet olmak üzere kirişler söz konusu. En azından yandaki uzunlamasına kirişleri sökülebiliyor. Tam da bu noktada VW Beetle Cabrio ile olan ortak nokta devreye giriyor. Araçtan in, manuel olarak kirişleri sök ve bagajda onlar için ayrılmış bölmeye yerleştir. Tıpkı eski nesil cabrio otomobillerde güneşin tadını çıkartmadan önce bir dizi manuel emniyet açma veya emniyete alma atraksiyonları gibi. Tamam, tamam o kadar nostaljik değil ama pek pratik de sayılmaz. Yani Beetle Cabrio gibi smart cabrio’da da üstsüz gezinti için araçtan inmek ve işe manuel olarak müdahale etmek şart.
Çatırtı, çıtırtı ve gıcırtı eşliğinde
Sökmesi kadar takması da zahmetli olan yan kirişler önemli bir sorumluluk üstleniyor. Tamam, kirişler söküldüğünde ön cam çerçevesi dışında gökyüzü manzarasını perdeleyen bir şey kalmıyor. Ama o kirişler aynı zamanda gövde için çok önemli bir destek unsuru. Kirişlerin sökülmesiyle gelen özgürlük zaten smart’ın çok da başarılı olmayan yol konforunu alıp götürüyor. Yol bozukluklarının neden olduğu esnemeler iç mekâna çatırtı, çıtırtı ve gıcırtı olarak yansıyor ki, bunlar üstü açık sürüşlerde bile net bir şekilde duyuluyor.
smart cabrio öyle yüksek performanslı bir spor otomobil değil. Dolayısıyla üç silindirli motor yeterli oluyor. Motorun hırıltısı ve turbonun sesi bir araya gelince biraz gürültülü bir yapı ortaya çıkıyor. Üstü kapalıyken az hissedilen bu gürültü aracın üstünün açılmasıyla daha da belirginleşiyor. Ancak katlanılmayacak boyutta değil. Yan camlar açıldığında kapı içinde oluşan ve camın mekanizmasıyla birlikte hareket etmesinden kaynaklanan tıkırtı çok daha fazla rahatsız ediyor aslında.
smart cabrio gibi minik bir şehir otomobili yerine boyut ve tarz olarak üstü açık bir spor otomobil arayışı içinde olanlar için Fiat cephesinde güzel bir alternatif bulunuyor. Evet, Fiat ve spor bir otomobil! Bunlar uzun zamandır bir arada kullanılmayan kelimelerdi. Ama artık 124 Spider ile Fiat da spor bir otomobil sunuyor. İsmi nostaljik olsa da son derece modern bir otomobil. 124 Spider; iki adet koltuk, dengeli bir gövde, arkadan itiş, düşük ağırlık ve güçlü motor kavramlarının toplamını oluşturuyor. Üstelik üstü açık sürüş keyfi için gürültülü ve anlamsız pahalı Abarth versiyonun da olması gerekmiyor.
Fiat 124 Spider, son derece zarif ve estetik bir araç. MX-5’in Fiat’laştırılmış türevi olan 124 Spider, hafif Mazda şasisi ile güçlü Fiat motorundan oluşturmuş sentezle keyifli bir sürüş vaat ediyor. Fiat, yüksek tork üretimine sahip turbo beslemeli küçük hacimli bir benzinli motor kullanıma sunuyor. Rahatlık ve konfor? Hiçbir önemi yok. Önemli olan sürüş keyfi ve Fiat 124 Spider bunu ziyadesiyle sunuyor. Ancak uzun boylu ve iri sürücü ve yolcu için hayat zor olabilir.
Bir cabrio’da kronometre farklı işliyor. Çabuk açılan bir tente etkin bir hızlanma performansından çok daha değerli. 124 Spider bu noktada adeta rakipsiz. Emniyet mandalını açtıktan sonra tenteyi arkaya doğru ittirmek yeterli oluyor. Tahmini 3.7 saniye gibi kısa bir süre içerisinde özgürlük geliyor.
Maksimum cabrio deneyimi
Fiat 124 Spider gerçekten de keyifli bir otomobil. VW Beetle Cabrio kadar ferah ve havadar ancak çok daha dinamik ve sürüşü keyifli.
Tam da roadster tanımına uygun bir otomobil. Şehir içi kullanımlarında tatlı tatlı kabin içini dolduran yol rüzgârı, karayolu kullanımlarında hafif bir ıslık sesiyle kulaklarda çınlarken, otoyol hızlarında ise saçları savuruyor.
Üstelik sürüş dinamikleri ve yol tutuş karakteristiği ile gerçek bir sürücü otomobili. Yüksek tork değeriyle sürüş keyfi için gerekli olan çekiş gücünü sunan motor, viraj çıkışlarında arka aksı hareketlendirirken, uzun motor kaputu viraj çıkışında adeta bir sonraki virajı işaret ediyor.
İşin güzel yanı sürüş keyfi için yüksek hızlara bile gerek kalmıyor. Fiat 124 Spider ortalama hızlarda bile çok hızlı hissettiriyor. Sürüşün ve virajların keyfini çıkartan sürücüye tatlı bir esinti eşlik ederken Fiat 124 Spider ‘otomobil özgürlüğü’ kavramının tam da hakkını veriyor. Bu Fiat, maksimum cabrio hissi sunuyor. Dolayısıyla, Silikon Vadisi’ndeki arkadaşlar. Üstü açık otomobil sürüş keyfinin ne olduğunu bilmiyor ve merak ediyorsanız. O zaman 124 Spider’ı tarayıcınızda aratın.
Yazı: Marcus Peters
Fotoğraf: Rossen Gargolov
Son yorumlar