Martı Kanatlı klasik bir Mercedes düşünün, bir de eski ama ısrarla hizmet veren bir otobüs. İkisinin de üstünde aynı logo var ve bizler hiçbir şekilde Mercedes-Benz otomobilleri ve ticari araçlarını birbirine karıştırmıyoruz. Çok garip değil mi?
Hayatımız trafikte geçiyor. Tabii biz benzin kafalar trafikte kaldığımız süre boyunca da otomobil düşünüyoruz. Geçenlerde sağ şeritte eski bir Mercedes otobüs gördüm. Belli ki yorgundu ama ısrarla hizmet etmeye devam ediyordu. Bir an gözüm Mercedes yıldızına takıldı ve bu ünlü logonun hangi efsane modellerin üstünde olduğunu düşündüm. Yüzbinlerce TL’lik 1955 model bir 300 SL’in de, bu eski otobüsün de üstünde aynı logo var. İşin garibi, etrafta dolaşan bu ticari araçlar, yeni ya da eski olsun, Mercedes modellerinin itibarına hiç gölge düşürmüyor. Bırakın eskileri; günümüzde de Citan, Vito ve Sprinter gibi hafif ticari araçlardan, kamyon ve otobüslere kadar birçok sınıfta Mercedes-Benz imzalı ticari araçlara rastlayabilirsiniz. Dünyada hiçbir premium otomobil markası bu şansa sahip değil. Bir yanda Mercedes-Maybach gibi sıradışı bir lüks otomobil varken, diğer yanda Actros kamyon bulunuyor. BMW logolu bir otobüs düşünsenize ya da Audi logolu bir minibüs… Olmaz değil mi? Marka imajı yerle bir olur. Mercedes’in yanında bunun gibi bir örnek olarak Volvo’yu da verebiliriz aslında. İsveçli markanın da TIR’ları ünlüdür. Hatta iş makineleri bile vardır. Ama geniş bir ticari araç portföyü denildiğinde, premium markalar arasında Mercedes-Benz’in dışında başka bir örnek yok. Hiçbir şekilde yolda eski bir Mercedes minibüs gördüğümüzde zihnimizdeki Benz imajına zarar gelmiyor. İnsanlar yıldız logolu otomobil ve ticari araçları birbirine karıştırmıyor. Elbette ki, ticari Mercedes modelleri de belli bir kalitenin üstündeler. Benim uzmanlık alanım olmadığı halde bir Mercedes otobüse bindiğimde, örneğin süspansiyon konforunun daha başarılı olduğunu hissediyorum. Konuyla ilgili bence komik bir anım da var. Geçenlerde yeni E-Serisi’ni test için almıştım. Hadımköy’den dönerken, gişelerde trafik sıkışıktı ve çok yavaş ilerliyorduk. Yerinde duramayan ve sürekli şerit değiştirmeye çalışan klasik bir TIR şoförü, sol arka taraftan E-Serisi’ne çarptı. Hem hiç hatam olmaması hem de test için bize verilmiş bir araca zarar gelmiş olması nedeniyle çok sinirlendim tabii ve hışımla otomobilden indim. İlk lafım (bağırarak) Mercedes’e çarptın farkında mısın oldu. Pahalı bir şeye zarar verdin demek istemiştim ve aslında saçmaydı. Ama adamın cevabı daha bombaydı: “Ne var ki, benimki de Mercedes…” Tabii bende sinir falan gitti, gülmeye başladım. Kısaca, yıldız neyin üstündeyse değerli oluyor. Bu şansa hiçbir marka sahip değil…
Son yorumlar