SUV arenasında pazar kızışmaya devam ediyor. Her geçen gün yeni bir oyuncu daha sahaya çıkıyor. Şu aralar Renault Captur’a ilgi büyük. Kia Soul ise sürüden ayrı olmak isteyen özgün kullanıcılara hitap ediyor. Oyuna yeni dahil olan Opel Crossland X ise bir anlamda Meriva’nın takipçisi konumunda. Güçleri 110 ila 136 HP arasında değişen dört silindirli dizeller arenada kozlarını paylaşıyor.
Arazide yaşama gözlerine açtılar. Burnumuzun dibine, şehir yaşamının tam da ortasına kadar girdiler. İri ve heybetliydiler, küçüldüler de küçüldüler. Artık bir üreticinin bir SUV ürünü sunması da yeterli olmuyor. Farklı sınıf ve boyutlarda SUV modeller sunmak gerekiyor. Dahası zamanla van benzeri değişkenlik ve fonksiyonellik de sunmaya başladılar. Artık bağımsız arka koltuklar katlanıyor, kaydırılıyor şekilden şekle giriyor. İşin kötü tarafı vanlar ölmeye başladı. Opel cephesinde çok iyi bir örnek var. Markanın Meriva modelinin takipçisinin adı Crossland X ve küçük SUV sınıfında yer alıyor. Bugün gelinen noktada küçük SUV’lar tam birer halk otomobili ve halk arasında da oldukça popüler. Popülerlik noktasında ise Renault Captur öne çıkıyor. Aslında Kia Soul de oldukça popüler bir model. Ancak o öyle herkesin kullanabileceği bir otomobil değil. Onun hedef kitlesini farklı olmak, sürüden ayrı olmak ve herkeste olmayana sahip olmak isteyenler oluşturuyor.
Zaten herkesin gönlünde taht kurmak için çok havalı. Evet, havalı bir otomobil. Üstelik son derece de özgün. Kia Soul küçükten büyüğe SUV pazarını etkisi altına alan tasarım yaklaşımına adeta kafa tutuyor, o kalıbın dışına çıkıyor ve çok özgün, sıra dışı ve farklı bir tasarımla dikkat çekiyor. Küçük bir çocuğa kâğıt kalem verin ve bir otomobil çizmesini isteyin. Dış çizgileri tam da Kia Soul’u andıracaktır. Akıntıyla birlikte yüzmek yerine, akıntıya karşı yüzüyor. En önemlisi dikkat çekmeyi de başarıyor ki, bunu artık her SUV modeli başaramıyor.
İlginizi çekebilir
Rakiplerine göre biraz daha geniş, çok daha fazla görüş açısı sunuyor, daha geniş bir yaşam alanına sahip hem de en, boy ve yükseklik olmak üzere her yönden. İç yükseklik noktasında onu geçebilen tek model Opel Crossland X, o da çok küçük bir farkla. Kia, arka koltuk yolcularına şaşırtıcı derecede geniş bir yaşam alanı sunuyor. Bunda iyice geride konumlandırılan arka koltuk sırasının payı büyük. Bu sayede Kia Soul en geniş diz ve bacak mesafesini sunabiliyor. Arka koltuk diz mesafesi noktasında önemli bir kazanç olan bu yapı, bagaj hacminden fedakarlık etmeyi gerektiriyor. Tamam, iki katlı olarak tasarlanan yükleme alanı, yükleme zemini çıkartılarak büyütülebiliyor ama bu sefer de yükleme zemini çok fazla derinde kaldığından ağır nesneleri koymak veya çıkartmak zahmetli oluyor.
Böylece fonksiyonellik konusuna da gelmiş olduk. Aslında fonksiyonellik düne kadar bu sınıf otomobillerde o kadar da aranan bir özellik değildi, ancak aranır olmaya başladı. İnsanlar haklı da. Günlük kullanımı daha pratik daha konforlu kılacak her türlü özellik hayatı kolaylaştıracaktır ve bu açıdan bakıldığında da faydalıdır. Kia Soul bu noktada gayet olağan bir tablo sunuyor. Arka koltuklar iki parça halinde katlanabiliyor. Tamam, koltuklar katlandığında yükleme zeminin de küçük bir basamak oluşuyor ama rakiplerden 100 litre daha geniş bir toplam bagaj kullanıma sunuyor.
Bu iş böyle de olabiliyor
Renault Captur fonksiyonellik konusuna kızaklı arka koltuklar ve çekmece şeklindeki torpido gözüyle farklı bir boyut kazandırıyor. Bu, SUV segmentinde her an rastlanabilir bir özellik değil. Opel Crossland X işi bir tık daha ileriye götürüyor ve kızaklı arka koltuklara bir de geçiş boşluğu ekliyor. Bu kadarla da kalmayan Opel Crossland X, sırt eğimli arka koltuklarla fonksiyonelliği daha da artırıyor. Böylece Meriva’nın fonksiyonelliğini sürdürmüş oluyor.
Fonksiyonellik tamam da günlük kullanımı daha da eğlenceli hale getiren bir şey varsa, o da kullanım kolaylığıdır. Tam bu noktada Kia Soul elini masaya vuruyor ve dokunmatik ekran ve menü tuşlarıyla kullanım kolaylığı sunuyor. Ancak direksiyon simidine entegre düğmelerle baş etmek için ciddi bir alışma süresi gerekiyor. Neyse ki bunları kullanmak zorunda değil sürücü ve dokunmatik ekran üzerinden de çoğu fonksiyonu kumanda edebiliyor.
Tıpkı daha önceki testlerimizde karşı karşıya kaldığımız Peugeot/Citroen örneğinde olduğu gibi Opel de Crossland X’te kullanım kolaylığını abartılı bir dijital mimariyle çözme yoluna gitmiş. Bu kadar dijitalleşmeye gerek var mı, ayrı bir tartışma konusu. Ancak üreticilerin o yönde emin adımlarla ilerlediği de bir gerçek. Opel bu örnekte Kia’nın basitliğini yakalamayı başaramamış. Menüler içerisinde fazladan birkaç tik ile deyim yerindeyse boğuşmak gerekiyor ama biraz çaba ile aynı doğrulukla hedefe ulaşıyor insan. Renault’da ise sistem komutu algılayıncaya kadar birkaç tık daha gerekiyor. Ama en azından Renault Captur kendini standart olarak sunulan navigasyonla kendini affettiriyor. Bütün bu tablo yakından incelendiğinde Kia Soul; gerek en geniş yaşama alanı ve gerekse de kullanım kolaylığı ile çok önemli puanları hanesine yazdırıyor. Ayrıca Spirit donanım seviyesiyle birlikte suni deri ile kaplı bir konsol ve elin en çok temas ettiği noktalarda dokunma hissi uyandıran yumuşak malzemeler devreye giriyor. Tamam, Spirit donanım seviyesi fiyat olarak oldukça yüksek ama en azından zengin donanımıyla paranın karşılığını da en iyi şekilde veriyor.
Sürüş özellikleri noktasında da Kia Soul yüzlerin gülmesine neden oluyor. Geçtiğimiz yıl yapılan makyajdan sonra Kia Soul tamamen yeni bir karakter sergiliyor. Spirit donanım seviyesinde standart olarak sunulan 18 inçlik jantlar ve geri bildirimi yüksek direksiyon sisteminin de katkısıyla Kia Soul adeta virajları kovalıyor ve büyük bir ustalıkla dize getiriyor. Hem de bu sınıftan beklenmeyen bir sürüş keyfi de sunuyor.
Üstelik bu sadece sürüş anında yaşanan bir hissiyat değil. Kia Soul test pistindeki parkurlarda da rakiplerini büyük oranda geride bırakmayı başarıyor. Ancak hepsi bir arada olmuyor. Kia Soul’un üstün sürüş dinamikleri ve sürüş keyfi konfordan taviz vermeyi gerektiriyor. Özellikle düşük yanaklı büyük tekerlekler yoldaki pürüzleri filtre etmeden şasiye iletirken bu durum uzun süreli yolculuklarda yol konforunu olumsuz etkiliyor. Böylece yumuşak dolgu malzemesine sahip konforlu koltukların önemini daha da artırıyor.
Tatil yolculukları için ideal
Renault ise Kia’nın temsilcisinin tam aksi bir geometri ortaya koyuyor ve küçük SUV sınıfında da konforlu bir yapının gayet de mümkün olabileceğini gözler önüne seriyor. Segmentteki genel eğilimin aksine Renault Captur’un sportif olma ve kendini virajlarda ispatlama gibi bir niyeti yok. Oysa sürüş dinamikleri testlerinin sonuçlarına göre, istese gayet de başarabilir. Renault Captur bu sınıfta benzerine ender rastlanan bir konfor seviyesiyle sürücü ve beraberindeki yolcuları şımartıyor. Böylece Renault Captur uzun yolculuklar için uygun bir yapı ortaya koyuyor. Keşke koltukların bel destekleri biraz daha güçlü olsaydı ‘mükemmel’ diyebilirdik.
Opel ise Crossland X’i geliştirirken biraz daha dengeli bir yapı kurgulamış. Tatlı-sert olarak tanımlanabilecek süspansiyon ve geri bildirim noktasında cömert hisli direksiyon sistemi kadar virajlarda yürüyen aksamı destekleyen süspansiyon sistemi de konfordan taviz vermeden dinamik bir şekilde seyahat etme imkânı sunuyor. Görünüşe göre Opel ideal dengeyi yakalamayı başarmış çünkü sürüş dinamikleri disiplininde Kia ile Renault’nun temsilcisinin ortasında konumlanıyor ve kapsamlı multimedya sisteminin de katkısıyla konfor disiplininde öne çıkmayı da başarıyor. Ayrıca akıllı telefonlara kablosuz şarj imkânıyla paket tamamlanıyor.
Konfor konusundaki olumlu tablo güvenlik donanımları noktasında da devam ediyor: Hava yastığının açılmasıyla otomatik olarak gerçekleşen acil durum çağırısı, standart olarak sunulan şerit takip sistemi, önden çarpışma uyarısı ve yayalar dahil panik fren asistanı gibi özelliklerle Opel güvenlik disiplininde elini masaya vuruyor.
Mükemmel fren performansı
Kısmen de olsa Kia Soul sergilemiş olduğu fren performansıyla sürüş destek sistemlerindeki eksikliği telafi ediyor. Renault Captur ise Eco tipi lastiklerinin de etkisiyle fren performansıyla hüsrana neden oluyor. Sıcak frenlerle yapılan ölçümlerde 100 km/s’den durmak için 39.2 metreye ihtiyaç duyan Renault Captur söz konusu kötü performans nedeniyle bu disiplinden sıfır puan alıyor. Renault Captur her bir disiplinde o kadar çok puan kaybediyor ki, uygun satın alma maliyeti ve düşük sabit giderleri de onu üst sıralara taşımaya yetmiyor. Bu noktadan sonra zafere giden yolda motor ve aktarma organları önemli bir rol üstleniyor. Sübjektif bakıldığında 1.6 litrelik güçlü motoru ve rahat vites geçişlerine sahip şanzımanıyla Kia Soul kendine iyi bir pozisyon yaratıyor. Motor ve şanzımanın uyumuyla Kia Soul’un süspansiyon geometrisi de keyifli bir sürüşü beraberinde getiriyor. Ancak, objektif bakıldığında Opel Crossland X’teki 1.6 litrelik motor 5.9 lt/ 100 km ile yetiniyor. Görünüşe göre Kia Soul 100 kg daha ağır olan gövdesine yenik düşüyor. Sonuç olarak yakıt tüketimi karşılaştırma esnasında sonucu belirlemede önemli bir faktör çünkü yakıt tüketimi dışında menzil, CO2 salım değeri ve yakıt maliyetleri birçok kez puanlanıyor.
Yakıt tüketimi avantajıyla Opel Crossland X hanesine ciddi puanlar yazdırarak zirveye oturuyor.
Yazı: Marcus Peters
Fotoğraf: Dino Eisele
Son yorumlar