Kimine göre sürüş keyfi için 235 HP ve altı silindir gerekiyor. Bu her zaman böyle olmayabilir. Bu örnekte söz konusu güç değeri ve silindir adedi iki otomobile paylaştırılmış durumda, ki bu da keyifli bir sürüş için yeterli olabiliyor. Bakalım Hyundai i20 ve yeni Seat Ibiza sınıf liderliği için nasıl bir tablo çiziyor.
Yüzlerce, binlerce kez kullandığımız test parkuru. Neler geldi, neler geçti. Farklı sınıflardan güzellikler; Mercedes C 250 d, Opel Meriva A, Porsche 911 Carrera S ve Nissan Qashqai… Her biri de dünmüş gibi akıllarda. Dağa doğru yokuş çıkarken, bir yanda kayalıklar, bir yanda bariyer ve uçurum. Zirveyi gördükten sonra yokuş aşağı, yine bir yanda sarp kayalıklar, diğer yanda ise bariyer ve uçurum. Buralara büyük bir keyifle geliyoruz. Özellikle spor otomobillerle. Ancak spor otomobillerin her geçen gün daha da genişlemesi işin tadını biraz kaçırmaya başladı. Bir R8, bir AMG GT veya bir Panamera ile insan buralarda kendini biraz sıkışmış hissediyor.
İlginizi çekebilir
Peki ama bütün bunların Hyundai i20 ve Seat Ibiza ile ne alakası var? Çok fazla alakası var çünkü bu modeller küçük gövdelerine rağmen çok fazla otomobil vaat ediyor. Bu ikili güç veya yüksek performans gibi şeylerden vazgeçerek de sürüşün keyifli olabileceğini gözler önüne seriyor.
Ibiza, MINI ve Golf’e oynuyor
Ibiza, Volkswagen Grubu’nun yeni modüler platformunu kullanan ilk küçük otomobil. Bundan sonraki süreçte MQB A0 adındaki bu platformu Ibiza’nın ardından Polo, A1 ve daha sonra Fabia olmak üzere grup bünyesindeki diğer küçük otomobiller de kullanacak. Öyle hemen daha fazla çeşitlilik yaratma fikirleri akıllara gelmesin, her şey mantık çerçevesinde.
Yeni platform, sunmuş olduğu alan verimliliği itibarıyla önemli bir avantaj sunuyor. Yeni Seat Ibiza ise tam da bu alan verimliliğini en iyi şekilde kullanıyor. Uzunluğu öncüsünden 2.0 mm kadar kısa olsa da aks aralığı 95 mm ve genişliği ise 87 artmış durumda. Böylece yeni Seat Ibiza bir Golf’ten daha fazla yaşam alanı sunar hale geliyor, doğal olarak Hyundai i20’den de. Oysa Hyundai i20 sınıfının en geniş yaşam alanını sunan modellerden biriydi. Şimdi ise Seat Ibiza ile kıyaslandığında yüzde 10 daha küçük bir bagaj kullanıma sunuyor. Seat Ibiza ise 355 litre ile 1165 litre arasındaki bagaj hacmiyle sınıfının standartlarını yukarıya taşıyor. Konu oturma alanı olduğunda fark daha da belirginleşiyor. Yeni Seat Ibiza’nın arka koltuk yolcuları 5.0 cm daha fazla diz mesafesi ve 2.5 cm daha fazla oturum genişliğinin keyfini sürebiliyor. Aslında bu değerler kompakt sınıfa meydan okumaya yetiyor.
Oysa Hyundai i20 de dar bir otomobil değil. Ne biraz zayıf ölçeklendirilen arka koltuklarda ne de daha dar ön koltuklarda… Pek de pratik olmayan ayar mekanizması nedeniyle ideal oturma pozisyonunu ayarlamak kolay olmuyor. Ancak ideal oturma pozisyonu ayarlandıktan sonra derli toplu tasarımıyla Hyundai i20 sürücüsünü rahat ettirmeyi biliyor. Kullanım ergonomisi noktasında i20, Hyundai geleneğini sürdürüyor. Yani her bir fonksiyon kendine ait bir düğmeyle yönetiliyor. Zaman zaman sıkıntıya neden olsa da bu yaklaşım genel anlamda iyi işliyor. Hyundai i20 rahatsız edici bir şerit takip sistemi ile yetinmek zorunda kalırken, yeni Seat Ibiza adaptif hız sabitleme sistemi, sürücü yorgunluk uyarıcısı ve biraz fazla sert çalışan acil durum fren sistemi olmak üzere oldukça kapsamlı bir elektronik sürüş destek sistemler paketiyle güvenlik noktasında bir adım öne çıkıyor.
Bugün dün olan, yarın geçmişte kalıyor
Tam da i20’nin ve hatta Hyundai markasının temel sorununu ifade eden bir cümle. Bu durum i10 ile başlayarak i20, i30 ve hatta i40’a kadar tüm Hyundai ürün gamını kapsıyor. Pazara ilk sunulduklarında oldukça iddialı ve rakiplerine karşı sınıfının en iyi örneklerinden biriydiler. Ancak gelişim devam etti. Daha sonra pazara sunulan daha yeni ürünler doğal olarak ilave niteliklerle geldiler. Böylece Hyundai’nin modelleri yavaş yavaş tahtı kaptırdı ve arka sıralara düşmeye başladı. Hyundai i20, Aralık 2014’te satışa sunuldu. Sanki dün gibi değil mi? Ancak yarının küçük sınıf otomobili olma iddiasıyla yollara çıkan Ibiza gibi bir örnek köşeden döndüğünde i20 geçmişte kalıyor.
Yanlış anlaşılmasın, Hyundai’nin temsilcisi geniş hacimli, sağlam, zengin donanımlı ve uzun yıllar garanti güvencesine sahip. Frenleri gayet iyi, sürüş dinamikleri parkurunu büyük bir özgüvenle ve güvenli bir şekilde geçmeyi başarıyor. ESP son derece yumuşak bir şekilde, ancak limitlere ulaşmadan çok daha önce devreye girerek olası bir tehlike henüz oluşmadan kontrolü ele almaya yardımcı oluyor. Böylece Hyundai i20 virajlara büyük bir özgüvenle giriyor ve biraz yana yatma eğilimi sergilese de virajdan güvenli bir şekilde çıkmayı başarıyor. Yumuşak ve geri bildirim konusunda biraz zayıf direksiyon sistemi sürücünün işini kolaylaştırmıyor. Orta sertlikteki yürüyen aksam küçük çaplı yol bozukluklarını büyük bir ustalıkla filtre ederken, daha büyük yol bozuklukları sistemin tepki vermesine neden olurken bunlar da süspansiyon tarafından sürpriz bir turta kabul edilerek afiyetle yutuluyor.
Yürüyen aksamın geometrisi kara yollarından çok otoyol sürüşleri için uygun bir yapı sergiliyor. Zaten motor da karakteristiği ve gücüyle bunu destekliyor. Üç silindirli 1.0 litre hacimli motorun ciğerlerini tam anlamıyla doldurmasıyla çekiş gücü ortaya çıkıyor. İstekli bir şekilde devirlenen motor i20’nin gövdesini rahatlıkla hızlandırıyor. Genel anlamda performans konusunda tatmin eden motor 6.8 lt/100 km ile gayet tutumlu bir yapı vaat ediyor, ancak beş HP daha az güç üreten Seat Ibiza’nın performansının gerisinde kalıyor.
Seat Ibiza da üç silindirli 1.0 litrelik bir motorla donatılmış durumda. Bu motor da ciğerleri dolduktan sonra çekiş gücünü hissettirmeye başlıyor ve atak bir şekilde Ibiza’yı hızlandırıyor. 0-100 km/s için kaydedilen 9.4 saniye aşağı yukarı Golf I GTI seviyesine işaret ediyor. Seat Ibiza gibi Hyundai i20 de altıncı viteste pek de istekli hızlanmıyor. Bu da gayet normal çünkü uzun tutulan son dişli yakıt ekonomisini amaçlıyor. Böylece Seat Ibiza 6.7 lt/100 km ile yetinebiliyor. Yakıt tüketimleri aynı olsa da Seat Ibiza biraz daha atak ve seri hissettiriyor.
Önde 6.0 cm ve arkada 4.8 cm artan iz genişliği, ki arka tarafta yarı bağımsız bir aks devreye giriyor, atak ve kıvrak sürüş özellikleri sergiliyor. Üstün sürüş dinamikleriyle büyüleyen Seat Ibiza, adeta bir MINI edasıyla virajları kovalıyor ve bunu yaparken de güvenli çizginin dışına çıkmıyor. Oldukça uzun süre kontrollü ve dengeli bir sürüş sergileyen Seat Ibiza limitleri zorlandığında önden kayma eğilimi ile tepkisini veriyor. Dahası 1.0 litre hacimli turbo benzinli ile 1.5 litre hacimli dört silindirli motorla kıyaslandığında çok daha dengeli ve uyumlu bir sürüş sergiliyor. Daha hafif olan üç silindirli motor ön/arka aks ağırlık dağılımını dengelemeye yardımcı olurken elektromekanik direksiyon sistemi de daha rahat çalışıyor. Özellikle spor modunda sürüş keyfini destekliyor.
İsteğe bağlı olarak sunulan ayarlanabilir amortisörler konfor modu tercih edildiğinde yine isteğe bağlı olarak sunulan 18 inçlik jantlar ve güçlü yan desteklere sahip sportif koltukların sunmuş olduğu bel ve baldır desteğiyle birlikte uzun yolculukları keyfe dönüştürüyor. Sport modunda sertleşen yapı yine de ufak tefek yol bozukluklarını filtre etmeyi başarıyor. Seat Ibiza o kadar başarılı bir yol tutuş sergiliyor ki, çift şerit değiştirme parkurunda 2007 Porsche 911 Carrera S ile boy ölçüşebiliyor.
Günün sonunda kimse bu otomobille bir Porsche’ye kafa tutacak veya piste çıkacak değil ancak gerektiğinde sportif sürüşleri desteklemesi ve limitlerde kullanımlarda güven vermesi güzel.
Yazı: Sebastian Renz
Fotoğraf: Hans-Dieter Seufert
Son yorumlar