Her zaman yapılacak bir şey çıkar, taşınması gereken sürprizin ne kadar büyük olabileceğini asa bilemezsin, tıpkı yaşamın ne zaman ne getireceğini bilemeyeceğin gibi. Modern çağın yük eşeklerini kafa kafaya getirdik. Bakalım ayağının tozuyla Mercedes X-Serisi yakın akrabaları ve rakipleri karşısında neler yapabilecek. Dizel-otomatik motor seçenekleri en çok tercih edilenler.
Günümüzde kullanım amacı saptırılmış olabilir. Şehrin orta yerinde bu heybetli araçlar fink atıyor. Lüks mekanların önünde valelere teslim ediliyor. Lüks AVM’lerin otoparkında park mücadelesi veriyor. Ancak pick-up’ların asıl yaşama alanı kentler değil. Asıl kullanım amacı da gösteriş ve lüks kullanım değil. Bugün tasarım itibarıyla lüks ve gösterişli olan pick-up sınıfı araçların asıl lakabı yük eşeği. Yani zor şartların aracı bunlar.
İlginizi çekebilir
Bazı markalar uzun yıllardır pick-up üretiyor ve bu alanda haklı bir üne sahipler. Bazı markalar ise bu pazara sonradan girdi. Hatta pick-up pazarına girerken kendi ürününü geliştirmek yerine köklü bir markanın modelini devşirme yoluna gitti. Nissan yarım asırdan daha uzun bir süredir pick-up üretiyor. Dolayısıyla Navara pazarın en iddialı modellerinden biri. Mercedes ve Renault pick-up pazarına giriş yaparken kendi ürününü geliştirmek yerine Nissan Navara’yı kullanmayı tercih etti ve kendi markasına uyarladı. Karşılaştırmanın dördüncü üyesi bu dörtlü içerisindeki en özgün model. Volkswagen, devşirmek veya uyarlamak yerine kendi pick-up modelini geliştirdi. Daha doğrusu birkaç yıldır Latin Amerika başta olmak üzere farklı pazarlarda var olan bir modeli Avrupa pazarına entegre etti. Sadece gövde ve platform olarak özgün olmakla kalmayan VW Amarok, V6 silindirli 3.0 TDI motoruyla da farklı bir duruş sergiliyor.
Bakalım bu dörtlü içerisindeki en iyi kim? En önemlisi, Mercedes X-Serisi taşıdığı yıldızın hakkını verebiliyor mu?
Mercedes, bu sefer ödevine iyi çalıştı
Mercedes’in ilk işbirliği girişimi değil. Daha önce de Renault Kangoo’dan bir hafif ticari devşirmeyi denemişti. Mühendisler için bu hiç de kolay olmadı. Zaten genel olarak da proje olmadı. Çok fazla Renault kokuyordu Mercedes logolu hafif ticari. İlk denemeden elde ettiği bilgi birikimi ve deneyimden sonra Mercedes cephesi daha kapsamlı yaklaştı konuya. Devşirmek veya uyarlamak için Renault’nun da yararlandığı Nissan Navara’yı kullandı. 2016 yılında güncel haliyle lanse edilen Nissan Navara 2017 yılından bu yana Renault Alaskan olarak da satışa sunuluyor. Nissan Navara ve Renault Alaskan ufak tefek detaylar dışında aşağı yukarı aynı araçlar. Hafif ticari denemesinden ağzı yanan Mercedes ise tamamen kapsamlı bir dönüşüm veya uyarlama programı uyguladı.
Mercedes X-Serisi, Navara’dan 8 cm kadar daha geniş. Bu genişlik fazlalığı kasa büyüklüğüne yansımıyor. Zaten her üç aracın da kasa büyüklüğü aşağı yukarı aynı. Ancak daha geniş olan gövde yaşam alanına olumlu yansıyor. Kabin içi 3,5 cm daha geniş. Sadece daha geniş olmakla kalmayan kabin, aynı zamanda Mercedes’e has bir dekorasyon ve donanımla da diğer iki araçtan ayrışıyor. Rahat ve konforlu ön koltuklar, yine rahat ve yüksekte konumlandırılmış arka koltuk sırası. Markaya has bilgi ve eğlence sistemi, markaya has göstergeler ve W108’den yana kullanılan çok fonksiyonlu kumanda kolu gibi detaylar bunun tipik bir Mercedes olduğunu teyit ediyor. Malzeme ve işçilik kalitesi de aynı platformu kullanan diğer iki araçtan daha iyi ve bir Mercedes’ten beklenen seviyede.
Yine markaya has sürüş özellikleri ve sürüş konforunu tesis etmek üzere Daimler mühendisleri yürüyen aksam ayarlarını bizzat yapma yoluna gittiler. Volkswagen örneğinden farklı olarak diğer üç pick-up araçta helezon yaylı sabit arka aks kullanılıyor. Böylece yol konforu kadar yol tutuş da artıyor. Öte yandan 965 kg yük taşıma kapasitesi belli bir süspansiyon sertliğini gerektiriyor. Mercedes X-Serisi ister yüklü olsun, ister yüksüz taşıdığı yıldızın hakkını veriyor. Yol bozuklukları, büyük bir olgunlukla filtre eden X-Serisi, yol dalgalarında salınım eğilimine girse de her daim dört tekerleğiyle yere tam basıyor.
Tekerleklerin yere her daim basması yol tutuşa da olumlu yansıyor. Bir pick-up için iyi yol tutuyor olabilir, ama X-Serisi sürüş keyfi tanımlamasının karşılığını da veremiyor. Hissiz direksiyon sistemi virajlardaki kıvraklığı olumsuz etkilerken direksiyon sisteminin geri bildirim noktasındaki zayıflığı da sürüş hislerini öldürüyor. Virajda biraz zorlandığında ortaya çıkan belirgin yana yatma eğilimi nedeniyle önden kaymaya başlıyor X-Serisi. Navara ve Alaskan’da bu durum daha da belirgin. ESP çok erken devreye giriyor. Tüketimi düşürmek için kaygan zemin koşulları dışındaki normal sürüş koşullarında gerek X-Serisi, gerek Navara ve gerekse de Alaskan gücünü arka aksa iletiyor.
Ancak Navara ve Alaskan modellerinden farklı olarak Mercedes X-Serisi son derece etkili bir fren sistemine sahip. Navara ve Alaskan arka aksta kampanayla idare etmek zorunda kalırken, X-Serisi’nin arka aksında disk frenler görev yapıyor. Bu da fren performansına olumlu yansıyor haliyle.
Konu motor seçeneği olduğunda üçlü arasında bir fark yok. Her birinde de dört silindirli 2,3 litre hacimli turbo dizel motor devreye giriyor. Tıpkı VW örneğinde olduğu gibi bu motor da emisyonlarını üre ile azaltıyor. Motor yedi ileri otomatik şanzımanla kombine ediliyor. İlk hareket anında biraz isteksizmiş gibi hissettirse de motor kısa sürede kendini toparlıyor ve heybetli gövdeleri harekete geçiriyor. Motorun sessiz çalıştığını söylemek mümkün değil. X-Serisi’ndeki etkin yalıtım uygulamalarına rağmen motor sesi kabin içine ulaşıyor.
Navara hiç de fena değil
Aslında Navara için söylenebilecek her şey aynı zamanda Alaskan için de geçerli. Sonuç olarak her iki araç da birebir aynı ve sadece direksiyon üzerindeki logo ile birbirinden ayrışıyor. Arka koltuk sırasıyla işe başlamak lazım. Oldukça alçak ve sırtlığı çok dik. Oturma minderinin yukarıya doğru katlanmasıyla tekerlekleri sökülen iki adet dağ bisikleti bu alana sığabiliyor. Yan destekleri kuvvetli ön koltuklar kadar yalın ve temizlemesi kolay konsol tasarımı da fonksiyonelliği destekliyor. Yalın yapı kullanım ergonomisine katkı sağlıyor. Hatta bazı durumlarda Mercedes X-Serisi’nden daha pratik olduğunu söylemek bile mümkün. Motor, şanzıman, güç karakteristiği ve tüketim? Ne Nissan, ne de Renault bu noktada Mercedes’ten farklı bir duruş sergilemiyor. İlk hareket anındaki hantallık hissi kısa sürede toparlanıyor. Devirle birlikte canlılık oluşsa da asla hayranlık uyandıran bir performans vaat etmiyor. Model bazında farklı lastik marka/modelleri kullanıldığından ufak tefek süspansiyon ve tepki farklılıkları olabiliyor. Arazide ve zor yol şartlarında hayat kurtarması beklenen lastikler asfalt kullanımında erken kayma ile sonuçlanabiliyor. Örneğin Nissan Navara çok daha erken önden kaymaya başlıyor. Dahası Navara soğuk frenlerle Renault Alaskan’dan daha geç duruyor.
Kulağa genel olarak olumsuz gibi gelebilir, ancak bütün bunlar aslında pick-up sınıfı araçlara has sorunlar. Pazardaki tüm pick-up modelleri bütün bu sorunlarla uğraşıyor. Yani bir otomobille kıyaslayacak olursak olumsuz, ama diğer pick-up modelleriyle kıyaslayacak olursak bütün bunlar olağan. Üstelik 3,5 tona kadar römork çekme veya bir buzdolabı ile bir çamaşır makinesi taşıma lüksü de standart olarak beraberinde geliyor.
Renault ve Alaskan meselesi
Amaç yük taşımak olduğundan bir dizi yeni fikirle fonksiyonellik destekleniyor. Bu rakiplerin her biri için geçerli. Örneğin Alaskan’ın bagaj kapağı 500 kg’a kadar taşıma kapasitesine sahip. Üstelik gündelik kullanımı pratikleştiren çözümler de söz konusu. Mesela rulo şeklindeki kasa örtüsü kasa içindeki eşyaları koruma altına alabiliyor. Ayrıca 360 derece çevre görüş kamerası dar alanlardaki manevrayı ve park etmeyi kolaylaştırıyor.
Biraz da lastiklerden kaynaklı olarak Alaskan sürüş dinamikleri testlerini Navara’ya oranla biraz daha hantal tamamlıyor, ama soğuk frenlerle Navara’ya oranla daha kısa sürede duruyor. Bunun dışında sürüş özellikleri üç aşağı beş yukarı X-Serisi veya Navara ile benzeşiyor. Fiyat seviyesi olarak ise iki aracın ortasında konumlanıyor ve donanım olarak da fiyat seviyesinin karşılığını veriyor.
VW ve I am a Rock yaklaşımı
Avrupa’da yeni olsa da aslında Amarok sekiz yıldır farklı pazarlarda satışa sunuluyordu ve güvenli olduğu kadar sağlam yapısıyla da başarısını kanıtlamıştı. Ancak dört silindirli dizel motor tam olarak beklentileri karşılamıyordu. VW bu nedenle V6 silindirli 3.0 TDI motoru üretim programına dahil etti. Değişken türbin geometrisine sahip motor atak yapısı ve yüksek güç üretimiyle dikkat çekiyor. Kısa oranlı 1’inci vitese sahip sekiz kademeli otomatik şanzıman motorla uyum içerisinde çalışıyor ve motorun gücünü etkin bir şekilde yola aktarıyor. Hızlı ve zamanında vites değiştiren otomatik şanzıman ve Volkswagen’in dört tekerlekten çekiş sistemi etkin bir performans sunarken torsen tipi diferansiyel normal şartlar altında gücün yüzde 60’ını arka aksa aktarıyor.
Böylece ilk hareket anından itibaren yüksek çekiş gücü kullanıma sunuluyor. Hacimden gelen gücün de yansımasıyla zorlanmadan ve rahat bir sürüş elde edilebiliyor. Üstelik daha büyük hacimli ve daha güçlü motor daha fazla yakıt tüketmeyi de gerektirmiyor. Volkswagen Amarok 100 km’de 10,4 litre yakıt tüketirken Mercedes 10, Nissan 9,6 ve Renault ise 9,5 litre yakıt tüketiyor. 90 derece açılı V6 motorun yüksek çekiş gücüyle sürücüsünü şımartan VW Amarok konforlu bir sürüş sunuyor. Motor daha sessiz çalışıyor ve akıcı sürüşlerde daha düşük devirde kalıyor. Motorun konforlu yapısını süspansiyon konforu da destekliyor. Rakiplerin aksine Amarok yol bozukluklarını başarılı bir şekilde ütülüyor. Hatta yaprak yaylı arka aks bile rakiplerin helezon yaylı sabit arka aksı ile kıyaslandığında daha konforlu. İrice darbeler bile büyük bir başarıyla sönümleniyor. Sistemin sönümlemekte yetersiz kaldığı ve kabine ilettiği sarsıntıları ise yumuşak dolgu malzemesine sahip konforlu koltuklar emiyor. Arka kısımdaki koltuk sırası da konforlu bir yapı sunarken, aynı zamanda yukarı kalkıyor veya katlanıyor.
Heybetli bir duruşa sahip olan Amarok Canyon güçlü ve kuvvetli bir görünüm sergiliyor. Kullanım noktasında zorlanabilecek pek bir şey yok. Zaten kullanılması gereken çok fazla ekipman da yok, ki bu da konsol mimarisini yalın ve basit kılıyor. Bu süreci daha karmaşık ve zor hale getirebilecek sürüş destek sistemleri de söz konusu değil. Tamam, pazarlama departmanı şerit takip ve benzeri ekipmanların dağ yollarında veya arazi faydası olmayacağını düşünmüş olabilir, ancak bu araçlar gerçek yaşam alanlarından çok ömürlerini kentte geçiriyor. Dolayısıyla VW Amarok’un güvenlik donanımı ona ciddi puanlar kaybettiriyor.
Donanım konusunda daha zayıf olabilir, ama Amarok virajlı yollardaki üstün yol tutuşu ve kıvraklığı ile beğeni topluyor ve hanesine çok kıymetli puanlar yazdırıyor. Tabi ki de yol şartlarına bağlı olarak salınıma giriyor, ama asla sürüş güvenliğinden taviz vermiyor ve limitleri zorlandığında önden kayarak tepkisini gösteriyor.
Günün sonunda tüm disiplinlerden elde edilen toplam puana bakıldığında Volkswagen Amarok markaya birinciliği kazandırıyor.
Sonuç
1 – VW Amarok
V6 silindirli motorun sağlamış olduğu güç, oldukça konforlu bir yapı ve üstün yol tutuş özellikleri ile VW Amarok ipi ilk göğüsleyen araç oluyor. Sürüş destek sistemlerine ise sahip değil.
2 – Mercedes X-Serisi
Mercedes, Navara platformunu kullanarak üç kuzen içerisindeki en iyi sonuca ulaşmış. Daha konforlu olan ve en etkili frenlerle dikkat çeken X-Serisi yol tutuş ve konfor konusunda ise idare eder.
3 – Nissan Navara
Daha uygun satış fiyatı ve daha uzun garanti süresi ile Navara, Alaskan’ın bir adım önüne geçiyor. Fren konusunda zayıf olan Navara ortalama yol tutuş ve konfor özelliklerine sahip.
4 – Renault Alaskan
Navara’dan daha kısa sürede duruyor olması avantaj, ancak Navara’ya göre daha kısa garanti süresine sahip olması ona puan kaybettiriyor. Öte yandan konfor ve sürüş özellikleri cazip değil.
Yazı: Sebastian Renz
Fotoğraf: Dino Eisele
Son yorumlar