Koreli üreticinin kompakt sınıf temsilcisi yenilenirken ismindeki kesmeyi atmakla kalmadı aynı zamanda çok daha dinamik ve iddialı bir yapıya yollara çıktı. Bakalım Opel Astra veya VW Golf gibi bu sınıfının iddialı üyelerine kafa tutabilecek mi?
Uzakdoğulu üreticilerin otomobilleriyle Avrupa’yı fethetme girişimleri doludizgin devam ediyor. Kimi Avrupa’da Ar&Ge üssü kuruyor, kimi Avrupa’da üretiyor, kimi başarılı Avrupalı markaların yöneticilerini kendi bünyesine katıyor. Kimi ise bilindik Avrupalı bir markayı satın alıyor. Bu sürecin ilk temsilcisi olan Japon üreticiler belli bir düzeye eriştiler. Çinliler kendi markalarıyla aradıklarını bulamadı ve bilindik markaları satın alarak sürece dahil olma yoluna gittiler. Koreliler de bu sürecin içinde yer alıyor. Hyundai ve Kia adım adım, azimle gerçek Avrupalı olma yolunda ilerlemeye devam ediyorlar.
Her iki marka da son yıllarda tüketici tarafından ciddiye alınmaya başladı, hem de tüm dünya pazarlarında. Tüketici haksız da sayılmaz. Her iki marka da iyi otomobiller üretiyor ve her yeni modelde kendini geliştirmeye devam ederek daha da iyisini sunuyor. Kia Ceed bu yeni modellerden biri. Uzunluğu gibi aks mesafesi de değişmedi, ancak daha alçak bir siluete sahip. Üstelik sunmuş olduğu kalite seviyesi de iyice arttı. Ve bu kalite seviyesini o kadar güzel bir fiyat politikasıyla satışa sunuyor ki, kompakt sınıfın en iddialı Alman modellere hayatı dar edebilir. Bakalım Kia Ceed iki Alman rakibi ve kompakt sınıfın en iddialı modellerinden Opel Astra ile VW Golf’e karşı nasıl bir duruş sergileyecek?
İlginizi çekebilir
Ceed oldukça iddialı
Biraz sert bir giriş olacak belki, Ceed’e oturur oturmaz konsolun üst kısmını süsleyen dikişler dikkat çekiyor. Marka bu dikişlerle bu bölgeye deri görünümü vermeye çalışmış. Açık söylemek gerekirse bu biraz komik olmuş ve vermesi gerektiği efektin tam aksi daha da ucuz hissettiriyor. Ayrıca isteğe bağlı olarak sunulan elektrik kumandalı parçalı suni deri döşemeli koltuklar da öyle pek rahat değiller. Ancak bunun dışında her şey sorunsuz.
Son derece net ve okunaklı göstergeler kadar tam da olması gereken yerde konumlandırılan ve el yordamı ile rahatlıkla kumanda edilebilen kumanda kolları ve düğmeler de övgüyü hak ediyor. Sürücü, sol tarafındaki kumanda panosundaki düğmeleri kullanarak standart olarak sunulan kör nokta uyarı sistemi ve şerit takip sistemini menü içerisinde kaybolmadan kolaylıkla devreden çıkartabiliyor veya etkinleştirebiliyor. Aktif şerit takip asistanı çok erken devreye giriyor ve çok sert müdahale ediyor. Bu fonksiyonu kapatmak içinse menüye girmek gerekiyor. İyi niyetli her uygulama her zaman en iyi sonucu vermeyebilir. Çift taraflı klima kumanda paneli üzerindeki iki adet çevirme tipi düğmenin ortasında bulunan ve ayarlanan sıcaklığı gösteren ekran aslında oldukça büyük ve okunaklı, ancak aydınlatması yetersiz ve aydınlık ortamlarda neredeyse hiç okunamıyor.
Peki bu dikkate alınması ve ağır bir şekilde eleştirilmesi gereken bir şey mi? Kesinlikle değil. Bu ve bunun gibi ‘bu kadar kusur kadı kızında da olur’ dedirten minör eksiklikler çok az ve önemsiz. Ayrıca olumlu özellikler o kadar çok ve iyi ki bunlar dikkat bile çekmiyor arada kaynayıp gidiyor. Önceki nesil de iyi bir otomobildi ama sürüş esnasında hantal ve ağırkanlı hissettiriyordu. Sürüşü yeterince keyifli değildi. Yeni nesil ise kıvrak ve atak sürüş özellikleriyle övgüyü hak ediyor. Biraz daha sert olan direksiyon sistemi aynı zamanda daha direkt çalışıyor ve sürücüye çok daha net bir geri bildirimde bulunuyor. Direksiyon sistemi bu karakteriyle dönüşlerde, aynı zamanda bol virajlı yollarda sürücüyü çok iyi destekliyor. Biraz fazla yakan sıralı dört silindirli motorun nefesi atak ve hızlı otoyol sürüşlerinde rakiplerin motoruna oranla biraz erken nefesi kesiliyor, Kia Ceed adeta rakiplerini kıskandırabilecek çok daha etkili bir fren performansı sunuyor. Opel ve VW fren performansıyla Kia’nın gerisinde kalıyor.
Oturma konforu ve yaşama alanı genişliği? Aslında şikayet edilebilecek bir durum söz konusu değil. Sürüş güvenliği? Bu noktada da rakiplerle aynı seviyede ve geri kalmıyor. Sportif sürüşlerdeki ani ağırlık transferlerinde arka aksta tatlı bir hareketlilik oluşsa da zamanında ve nazikçe devreye giren ESP kontrolü ele alıyor. Önceki nesilde sistem çok daha keskin ve sert müdahale ediyordu. Sürüş keyfi noktasında beklentileri fazlasıyla karşıladığı gibi Kia Ceed, LED farlar da dahil zengin bir donanım ve sürüş destek sistemleri de sunuyor. Konu fonksiyonellik olduğunda da Kia herhangi bir zayıflık göstermiyor ve son derece fonksiyonel bir yapı sunuyor. Arka koltuklar katlandığında ayarlanabilir bagaj zemini ile düz bir yükleme zemini elde edilebiliyor.
Ancak yüklü kullanımda süspansiyon konforu önemli oranda azalıyor. Tek kişi kullanımda bile yol bozukluklarında belli belirsiz bir zıplama eğiliminde olan süspansiyon yüklü kullanımda bu eğilimi uygulamaya koyuyor. Bu konuda bir iyileştirme beklenebilir, tıpkı çukurlu ve bozuk zeminli satıhta arka bagaj kapağı bölgesinden gelen tıkırtı gibi. Bu ve bunun gibi kalemler genel sunumun kalitesine gölge düşürüyor.
Ne eksik, ne de fazla
Astra, herkesçe bilinen, kullanımı kolay bir kompakt otomobil. Rakiplere oranla birkaç santim daha uzun olması kabin içi ferahlığına olumlu yansıyor ve ona en iyi oturma alanını kazandırıyor. Bu Opel Astra’nın 4 cm daha uzun bir arka koltuk yaşama alanı sunması anlamına geliyor, ki bu da uzun boylu yolcuların bile arka koltukta rahat etmesi anlamına geliyor. Tabi enden yeterince geniş olmadığı için Astra dört yetişkini ağırlayabiliyor. Eğer biraz daha geniş olsaydı beş kişilik bir araç da olabilirdi.
Konforlu ve şekilli dolgularıyla arka koltuklar ve vücudu saran ön koltuklar sürücü ve beraberinde yolcuları şımartıyor. İlk başta dolgu malzemesi biraz sert gibi hissettirse de uzun yolculuklarda bu yolcuların kendini iyi hissetmesini sağlıyor. Koltuk konforunu iyi çözen Opel, bagaj konusuna iyi bir çözüm üretememiş. Bir kere karşılaştırmanın en küçük bagajı söz konusu. Ayrıca bagaja bir şey koymak için karşılaştırmanın en yüksek eşiğini, hem de rakiplere göre 8 cm daha yüksek, aşmak zorunda kullanıcı. Doğal olarak bagaj zemini de oldukça alçak kalıyor. Bu da bagajdan ağır bir şeyi çıkartırken ciddi efor harcamayı gerektiriyor. Katlanan arka koltuklar ise en azından bagaj alanını büyütme ve kullanım amacına göre şekillendirme imkanı sunuyor.
Motor kaputunun altındaki 150 HP gücündeki 1.4 litre hacimli turbo benzinli motor ilk kalkış anında rakiplere göre gaz ve debriyaj ile daha hassas davranmayı gerektiriyor. Diğer iki rakip gibi ilk kalkış anında biraz hantal hissettiren motor ardından hızla toparlanıyor ve istekli bir şekilde devir çevirerek üst devirlere tırmanıyor. Biraz gürültülü olan motorun gürültüsü yüksek hızlarda lastiklerin yuvarlanma ve rüzgar gürültüsü tarafından baskı altına alınıyor. Motorun 10 lt/100 km seviyelerinde yakması için onu bir hayli sıkıştırmak gerekiyor. Ortalama kullanımda motor 7.4 lt/100 km ile yetinebiliyor. Ayrıca tıpkı Kia örneğinde olduğu gibi direkt enjeksiyonlu benzinli motorun egzoz gazı partikül filtresi ile temizleniyor.
Serte daha yakın tatlı sert süspansiyon konfor ile sportifliği başarılı bir şekilde aynı potada eritiyor. Bu yapı kaymak asfaltta keyifli bir sürüşe imkan tanırken bozuk zeminli yollarda zıplama ve sekme eğilimleri ortaya çıkıyor. Ancak sistem genel anlamda başarılı viraj performansıyla sürücüsünü mutlu ederken, biraz yumuşak olan direksiyona rağmen sistem genel olarak stabil bir sürüşe imkan tanıyor.
Malzeme ve işçilik kalitesi genel olarak gayet tatminkar, ancak multimedya sisteminin kullanımı pek de pratik sayılmaz. Genel bir değerlendirme yapıldığında Opel Astra öne çıkan ciddi avantajlar sunmuyor, ama sorun olabilecek zayıflıklar da sergilemiyor. Yani o tam bir ortalama otomobil.
Sınıfının yaratıcısı
Astra’nın sahip olduğu niteliklerle Kia Ceed’e de sınıfının yaratıcısı VW Golf’e de meydan okuma şansı yok. Tamam şimdilik benzinli motor için bir partikül filtresi sunmuyor ve bu nedenle en güncel emisyon normu Euro-6d-Temp’i karşılamıyor olabilir, ama buna rağmen Golf hiç de kolay bir lokma değil ve asla da olmadı.
Opsiyonel olarak sunulan adaptif amortisörlerle VW Golf çukur, yol dalgası, asfalt yaması ve hatta otoyoldaki viyadük ek yerlerini adeta ütülüyor ve hatta rakiplere göre biraz fazla yaylanıyor. Ancak Sport modda söz konusu salınım da dengeleniyor ve son derece kıvrak sürüş özellikleri sergiliyor.
Golf, limitleri zorlandığında önden kayma eğilimine çok daha geç giriyor. Direksiyon sistemi sertliği ve hassasiyeti kadar yüksek geri bildirim seviyesiyle sürüş keyfine ve yüksek hızlardaki otoyol sürüşlerinde yüksek sürat stabilitesine katkı sağlıyor. Yalın ve kullanımı kolay kokpit karşılaştırmanın en iyi malzeme ve işçilik kalitesiyle sürücü ve beraberindeki yolcuları şımartıyor. Ayarlanabilir zemini ile bagaj da dahil kabin içindeki genel fonksiyonellik de karşılaştırmanın en iyisi.
Yeni nesil 1.5 TSI motor 150 HP güç üretiyor. Silindir kapatma özelliğinin de katkısıyla bu motor 100 km’de 7.1 litre yakıtla yetiniyor. Karşılaştırmanın en tutumlu motoru söz konusu tutumluluk seviyesine karşın sürüş keyfinden ödün vermeyi de gerektirmiyor. Motorun yüksek çalışma karakteri kadar etkin ses yalıtımıyla da Golf rakipleri geride bırakıyor.
VW Golf’te kullanıma sunulan bilgi ve eğlence sistemi Golf’ün alışagelmiş pratik kullanım özellikleri kadar pratik bir kullanım sunamıyor. En azından ses açıp kapamak için sol tarafta çevirme tipi bir düğme iyi olurdu. Ayrıca dokunma hassasiyeti nedeniyle el yaklaşınca beliren veya kaybolan dokunmatik düğmeler de kullanım kolaylığını gölgeliyor. Ancak multimedya alanındaki birkaç eksiklik dışında VW Golf her zaman olduğu gibi üstün özellikler sergiliyor. Tek yapmak gereken ona sahip olmak için o bedeli ödemek.
Son yorumlar