Hyundai i30 N Performance gibi yeni üyelerin saygı görebilmesi için önce rüştünü ispatlaması gerekiyor. Sınıfının en iyilerinden olan ve kendini daha önce kanıtlamış olan Honda Civic Type R veya Seat Leon Cupra 300 gibi modeller yüksek performanslı kompakt hatchback sınıfının en yeni üyesini sınava tabi tutuyor…
Avrupa pazarında daha etkin olmak isteyen Hyundai, Avrupalı tüketicinin gönlünü kazanmak için ve onların beklentilerine uygun araçlar geliştirmek için önce Avrupa’da bir tasarım merkezi kurdu. Ardından genç hedef kitleye ulaşmak ve markaya sportif bir imaj kazandırmak üzere motorsporlarına yatırım yaptı. Ektiğini de biçiyor… Önce Avrupalı rakiplere, örneğin sınıfının yaratıcısı Golf’e meydan okuyan i30 gibi ürünlerle pazardaki etkinliğini arttırdı. Üstüne beş yıl üretici garantisi vererek ürünlerine olan güvenini de ispatladı. Şimdi de motorsporlarından elde ettiği bilgi birikimi ve deneyimden yararlanarak yüksek performanslı kompakt hatchback sınıfına iddialı bir giriş yaptı. Bu, özellikle genç ve performans tutkunu kullanıcıların gönlünü kazanmak için bir zorunluluktu ve kaçınılmazdı. i30 N Performance, markanın motorsporlarından elde ettiği bilgi birikimi ve deneyimin yola yansımasını temsil ediyor. Karşısında ise kendini kanıtlamış güçlü iki rakip var: Honda Civic Type R ve Seat Leon Cupra 300.
İlginizi çekebilir
İngilizlerin ‘hot hatch’ olarak da adlandırdığı yüksek performanslı kompakt hatchback sınıfı kıran kırana bir rekabete sahne oluyor. Hedef kitle nazarında ciddiye alınmak ve uzun soluklu bir maraton koşmak isteyen her yeni otomobil, mutlaka elini masaya vurmak ve kendini kanıtlamak zorunda, aksi halde barınamaz. Gerek Seat Leon Cupra, gerekse de Honda Civic Type R hedef kitlenin gönlünü kazanmayı başardı. Şimdi ise Hyundai bu ikiliye kafa tutmak üzere i30 N Performance modelini sahaya sürüyor.
Yeni Hyundai i30 N Performance görsel olarak bu iki modelin arasında bir yerde konumlanıyor. Seat ile karşılaştırıldığında daha havalı görünüyor ve daha fazla dikkat çekiyor ama yarış pistinden çıkmış gibi duran Civic Type R’ın yanında bir hayli sönük kalıyor. Zaten onun kadar dikkat çekici bir görünüm sunan da çok fazla yok bu segmentte.
Ancak sorun şu ki, bu kadar gösterişli bir otomobili herkes sevmeyebiliyor. Kimi abartılı ve aşırı gösterişli bir takım elbise yerine tercihini daha çok istikrârdan yana kullanabiliyor. Yıllardır satış listelerinin zirvesinden inmeyen ve sınıfının yaratıcısı olan Golf GTI buna iyi bir örnek. Onun İspanyol ateşi ile şekillendirilmiş türevi olan Leon Cupra ise tıpkı Golf GTI gibi performanstan ödün vermeden, üstün günlük kullanıma uygunluk nitelikleriyle gücünü ortaya koyuyor. Ancak Leon Cupra yalnız değil. Hyundai i30 N Performance da bu disiplinde başarılı bir sonuca imza atıyor ve Leon Cupra ile aynı puanı topluyor. Hatta daha da ileriye giderek yaşama alanı ve çevre görüş gibi konularda Civic’ten daha başarılı bir sonuca imza atmakla kalmıyor, aynı zamanda daha kullanışlı bir yapı sergiliyor.
Hyundai’nin iç mekânına bakarak bunun sıkıcı ve sıradan bir otomobil olduğunu söylemek haksızlık olurdu. Tamam, Seat’ın kalite seviyesini sunamıyor olabilir, Honda’nın abartılı gösterişinden de yeller esiyor olabilir, ama bu Hyundai i30 N Performance’ın elinin boş olduğu anlamına gelmiyor. i30 N kullanıcısı dört adet hazır sürüş programından birini seçebiliyor ve isterse beşinci bir programı kendi kişisel sürüş zevkine göre ayarlayabiliyor. Aslında rakiplerden hiçbiri bu kadar kişisellik sunamıyor. Direksiyon üzerindeki iki adet açık renk düğme bile fark yaratmaya yetiyor. Sürücü bu iki düğme ile var olan sürüş modlarından ikisini menüye girmeden el pratikliği ile seçebiliyor. Başparmak mesafesindeki bu düğmeler büyük kolaylık.
Performans kadar ses de önemli
Sürüş modları arasındaki geçiş o kadar pratik ve hızlı ki, bozuk ve dalgalı bir zeminden kaymak asfalta geçildiğinde anında mod değişimi gerçekleştirilebiliyor. Tam da performans ve otomobil tutkunları için ideal çözüm. Öyle sürekli olarak sert gezmek zorunda değil, veya mod değişimi için bazı modellerde olduğu gibi menüye giriş yapmak zorunda da değil.
Dahası i30 N’de mod değişimi sadece sürüş hissine fiziki olarak yansımakla kalmıyor, kendini kulaklarda da işitsel olarak hissettiriyor. Egzoz sisteminin sesi derinden gelen homurtudan AMG tadında tiz ve hırçın böğürtüye kadar üç farklı karakteristik ortaya koyuyor. Özellikle sonuncusu orta devirlerden itibaren dört silindirli bir motordan tahmin edilemeyecek kadar hırçın hissettiriyor ama bunu yaparken de kesinlikle çevreyi rahatsız etmiyor.
Eğer illaki abartı ifadesi kullanılacaksa bu üç kademeli adaptif amortisörlerin en sert modu için yapılabilir. Adaptif ayarlı amortisörlerin en üst seviyesi o kadar sert ki, günlük hayatta kullanmak neredeyse imkânsız ve daha çok bir Nürburgring eğlencesinde kullanılması yerinde olacaktır. Süspansiyon bu modda gerçekten de yol bozukluklarını filtre etmiyor. Evet, bir konfor modu söz konusu, ama o da oldukça sert ayarlanmış. Yine de yol bozukluklarını filtre edecek kadar esnek tutulmuş. Doğrudan karşılaştırılacak olursa Leon Cupra 300 yola çok daha yakın bir duruşa sahip ancak buna rağmen i30 N’in yol geri bildirimini sunamıyor. Pist kullanımı için mükemmel bir yapı sergiliyor olsa da Honda Civic Type R da günlük kullanıma uyumlu bir süspansiyon geometrisi ile sürücüsünü şımartıyor.
Ancak bu kadarla da kalmıyor. i30 N, öncüsünden devraldığı Nürburgring pist rekorunu geliştirerek daha da iyi bir noktaya taşıyan Civic Type R’a viraj performansı noktasında da meydan okuyor. Hyundai test pistindeki parkurda yola öylesine iyi tutunuyor ki, esnek arka aksının da yardımıyla kukalar arasında adeta süzülüyor ve Japon rakibini geride bırakıyor. Test pistindeki kıvraklığıyla önemli puanlar toplayan i30 N, hızlanma ölçümlerinde Japon rakibine boyun eğmek zorunda kalsa da İspanyol ateşini geçmeyi başarıyor. Üstelik i30 N 275 HP ile karşılaştırmanın enzayıf üyesi ve Civic Type R’dan dolu dolu 45 HP daha güçsüz.
Aslında ilk kalkışta adet olunduğu üzere dörtte üç gazla harekete geçtik ama sadece bu noktada ön aks bu kadar güçle mücadele etme noktasında kendini yetersiz hissettirdi. Hyundai i30 N ile karşılaştırıldığında Civic Type R çok daha yumuşak bir kalkış yapıyor ve ilk hareket anında adeta çıldırmışçasına devir bandının sonuna kadar devir çeviriyor. Açık söylemek gerekirse Civic Type R gibi dolu dolu bir gücu diğerleri sunamıyor.
İlk kalkış anında biraz tutuk hissettirse de i30 N kısa sürede kendine gelerek Honda’nın rüzgâr tünelinden çıkıyor. Her iki Uzakdoğulu da gücünü yere etkin bir şekilde aktarmak için kilitten yararlanıyor ve ön akstaki güç değişimlerini direksiyonda hissettirmiyor. Ancak mükemmel bir geri bildirimle sürücüsünü destekliyor. Ortak özellikler sergiliyor gibi görünseler de iki Uzakdoğulu modelin karakteristiği oldukça farklı. Civic Type R daha çok bir pist otomobili gibi davranıyor ve herhangi bir gövde salınımına girmeden ideal çizgisine sadık kalıyor.
Ralli deneyiminin yansıması
i30 N ise buna karşın Hyundai’nin ralli parkurlardan elde ettiği bilgi birikimi ve deneyimi yansıtıyor. Viraja dinamik ve istekli bir şekilde giren i30 güvenli bir şekilde yola tutunmaya devam ediyor. Sistem Civic Type R ile kıyaslandığında genel olarak daha esnek çalışıyor. Ancak bu olumsuz algılanmamalı. Daha esnek çalışan yürüyen aksam organları özellikle limitlerde daha fazla geri bildirim ve daha kontrollü bir yapı sunuyor. i30 N’e sürüş özellikleri disiplininde yürüyen aksam geometrisi kadar kısa dönüş çapı da önemli bir kazanım sağlıyor.
Peki ya Seat? Seat Leon Cupra neredeyse hiçbir şekilde öne çıkamıyor. Cupra, tıpkı dış tasarımda olduğu gibi sürüş özelliklerinde de dikkat çekmek yerine geri planda kalmayı tercih ediyor. Bu Cupra’yı kesinlikle yetersiz veya kötü bir otomobil yapmıyor. Aksine Leon Cupra çok güzel yol tutuyor ve şehir içi sürüşlerinde konforlu olmasını da çok iyi biliyor. Tamam, hızlanma değerleriyle rakiplerinin gerisinde olabilir ama ondalık bir farkla da olsa rakiplerinden daha tutumlu. Performans disiplininde puan kaybediyor ama konfor disiplininde çok kıymetli puanlar hanesine yazdırıyor. Bunda en gelişmiş multimedya sistemini sunuyor olmasının da katkısı var tabii.
Konu viraj dinamikleri olduğunda da Cupra çok fazla ön plana çıkmadan rakipleriyle mücadele etmesini biliyor. Evet, Type R veya i30 N gibi heyecan uyandıran bir viraj performansı sergilemiyor ama sahip olduğu 300 HP gücü güvenli ve kontrollü bir şekilde zemine aktarıyor. Nabız artışına neden olmuyor, terletmiyor son derece kontrollü ve kullanımı kolay bir sürüş sunuyor.
Buna gücün zemine aktarılması ve tutunma da dahil. İlk kalkış anında zemine lastikleriyle tutunarak seri bir şekilde ileriye atılan Leon Cupra, turbonun basınç üretmesiyle oluşan torkun da etkisiyle patinaja girmeye başlıyor. Bu ister istemez hızlanma anında biraz zaman kaybettiriyor. Aslında bu önden çekişli otomobillerin genel sorunu. En azından öyleydi. Honda ve Hyundai en azından buna daha etkin bir çözüm üretmeyi başarmış.
Frenler puan kaybettiriyor
Leon Cupra’nın bir diğer zayıf noktası ise frenler. Performance paketiyle birlikte devreye Brembo imzalı fren sistemi giriyor. Brembo frenlerin varlığı fren performansı noktasında beklentiyi de artırıyor. Ancak Leon Cupra tüm fren testi kategorilerinde rakiplerinden sonra duruyor. Hem de belirgin bir gecikmeyle. Sergilemiş olduğu fren performansıyla güvenlik disiplininde çok kıymetli puanlar kaybeden Leon Cupra bu nedenle genel nitelik değerlendirmesinde üçüncülükle yetinmek zorunda kalıyor.
Cupra’nın üçüncülükle yetinmek zorunda kalmasıyla birincilik için Honda ve Hyundai mücadele etmeye başlıyor. Puan tablosu başa baş bir mücadeleye işaret ediyor. Her iki otomobil de mükemmel viraj performansıyla öne çıkıyor. Gücü zemine güvenli ve kayıpsız bir şekilde aktaran ikili adeta virajları kovalıyor ve kilitli diferansiyelin de katkısıyla hiçbir şekilde sürücüsünü strese sokmadan direksiyon komutlarına harfiyen itaat ediyor.
Civic Type R gaz emirlerine biraz daha istekli cevap veriyor ve viraj çıkışında ileriye doğru atılıyor. Buna da şaşmamak lazım, sonuç olarak i30 N’den 45 HP daha güçlü. Güç fazlasının sağlamış olduğu avantajın sürüş dinamiklerine olan etkisi tartışmaya açık değil. Civic Type R bir pist yarışçısı karakterine sahipken, Hyundai i30 N daha çok ralli otomobili edasına sahip. Ancak birinciyi belirlemek için dinamik testler yeterli olmuyor.
Karşılaştırmanın birincisini belirlemek için fiyat-performans niteliklerine de bakmak gerekiyor. Type R bir tık daha pahalı. Hyundai 275 HP ile daha az güç sunuyor olabilir ama satın alma fiyatı da bakım giderleri de daha uygun. Maliyet disiplininde açık ara önde olmakla kalmayan Hyundai i30 N, genel nitelik değerlendirmesinde de sadece bir puan farkla da olsa Honda Civic Type R’ın önünde olmayı başarıyor. Saygı duymak gerekiyor…
Yazı: Marcus Peters
Fotoğraf: Hans-Dieter Seufert
1- Hyundai
İnanılmaz ama Hyundai ayağının tozuyla bu alandaki deneyimli rakiplerini geçerek ilk sırada yer almayı başardı. Sadece uygun fiyatı ve uzun garanti süresiyle değil, gerçekten de hızlı ve keyifli bir otomobil olduğundan kazandı.
2- Honda
Yeni Civic Type R… Güçlü olduğu kesin, hızlı olduğu da. Ama ne yazık ki güçlü ve hızlı olmak burada galibiyetin garantörü olamıyor. Civic Type R sadece bir puan geride ve özellikle maliyet değerlendirmesinde rakibine çok puan kaptırıyor
3- Seat
Cupra 300 oldukça hızlı olmasına rağmen bir o kadar da konforlu olmasını biliyor. Aslında fren disiplininde o kadar puan kaybetmeseydi genel nitelik değerlendirmesinde çok daha iyi bir sonuca imza atabilirdi.
Son yorumlar