Sonunda Jaguar da premium kompakt SUV pazarına el attı. Doğal olarak markaya has detaylarla… Ancak son derece şık bir tasarım yeterli olmuyor. Bakalım Jaguar E-Pace sahip olduğu niteliklerle BMW X1 ve VW Tiguan’a meydan okuyabilecek mi?
İki Alman bir de İngiliz çıktı meydana. Her biri kompakt SUV segmentinde mücadele ediyor. Daha doğrusu ikisi yani iki Alman, kompakt SUV segmentinin zaten üyesi. Gerek X1, gerekse de Tiguan kendini kanıtlamış, pazarda belli bir hayran kitlesine sahip olan araçlar. İngiliz ise henüz rüştünü ispatlama noktasında. O, asil İngiliz markanın kompakt SUV segmentindeki ilk denemesi. Aslında markanın SUV pazarında köklü bir geçmişe sahip olduğu da söylenemez. Jaguar çok kısa bir süre önce F-Pace ile SUV pazarına girmişti. F-Pace’ten hareketle ise şimdi de kompakt SUV pazarına adım attı. Yaptı da acaba iki Alman markanın temsilcisine meydan okuyabilecek niteliklere sahip mi? ‘Tanrı kralı korusun’ demek isterdik ama bu Jaguar safkan bir İngiliz de değil. Tamam İngiltere’de tasarlandı ve geliştirildi ama Jaguar, İngiltere tesislerinin üretim hattı tam kapasite çalıştığından E-Pace’i Magna Steyr’da yani Avrupa’nın ortasında ürettiriyor.
Aslında üretim yerinin pek de önemi yok. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasının ardından Avrupa’da üretilen bir Jaguar vergi avantajına sahip olacaktır ama asıl önemli olan tüketicinin gönlünü kazanacak niteliklere sahip olup olmadığı. Sonuç olarak vergiden kaynaklı fiyat kriteri bir şekilde ayarlanabilir. Dedik ya, bir yanda iki Alman markası, diğer yanda ise ayağının tozuyla İngilizlerin temsilcisi. Her üçü de Euro6 emisyon normuna uygun dizel motora sahip.
İlginizi çekebilir
Pace yerini bulmuş
Aslında kabul etmek gerekir ki, Pace tam da yerini bulmuş. Avusturya, bir SUV üretmek için ideal yer. Doğasıyla, manzarasıyla, yeşiliyle, güzellikleriyle, dağlarıyla Avusturya tam da bir SUV diyarı sayılır. Zaten hedef kitle de dinamik SUV kullanıcıları. Basın bülteninde yer alan ibare hedef kitle için ‘aktif aileler’ tanımlamasını yapıyor. Tabii bu iddiayı destekleyecek nitelikler de şart. E-Pace onları karşılıyor mu?
Bilindiği gibi marka öyle köklü bir SUV üreticisi değil. Zaten E-Pace de ilk kompakt SUV denemesi. 4.40 metre uzunluğundaki kompakt SUV’un maceracı ve dinamik aileleri rahat ettirecek geniş yaşama alanı, yükleme alanı ve fonksiyonelliği sunması gerekiyor. Sonuçta bu kitle, hafta sonu bagaja bir şeyler doldurup şehirden uzaklaşacak. Tam bu noktada Jaguar E-Pace’in coupe tarzındaki dinamik tasarımı ilk darbeyi indiriyor. Sportif ve dinamik tasarım uğruna erkenden alçalan tavan ve eğimli bagaj, iç mekânı ister istemez kısıtlıyor. Şık tavan çizgisi nedeniyle 421 litre hacimle yetinmek zorunda kalan bagaj, BMW X1 ve VW Tiguan’dan yüzde 20 daha küçük.
Bagaj hacmi maceracı aileler için büyük öneme sahip, dolayısıyla E-Pace bu noktada puan kaybediyor. Dahası bagaj, bu sınıfın sunmuş olduğu fonksiyonellikten uzak. Arka koltuklar iki parça halinde katlanıyor, hepsi bu. Tabii bu da puan kaybına neden oluyor. İki parça halinde katlanan arka koltuklar bu sınıfın kullanıcısı mutlu etmeye yetmez. Hele ki rakipler; ileri-geri kaydırılabilen, üç parça halinde bağımsız katlanan ve sırtlık eğim ayarı olan arka koltuklar sunarken. Dahası rakiplerin ikisi de tamamen düz bir yüzey sunacak şekilde arkaya doğru yatan ön yolcu koltuğuna bile sahip.
Bagaj hacmi ve fonksiyonellik konularında rakiplerine boyun eğmek zorunda kalan Jaguar, arka koltuk yolcularına sunulan yaşama alanı konusunda da elini masaya vuramıyor. Daha dar olan arka koltuklar BMW X1’e kıyasla 5.0 cm daha az diz ve 6.0 cm daha az baş mesafesi sunuyor. Ön tarafta işler yolunda. Sürücü rahatlıkla mutlu olacaktır. 67 cm yüksekte oturan sürücü, kokpit ve koltuk tarafından adeta sarmalanıyor ve kucaklanıyor. Genel olarak kaliteli ve elit bir görünüm sunuyor. Deri döşemeler standart olarak sunulurken, S donanım seviyesinden itibaren dokunmatik ekranlı navigasyon devreye giriyor. Ancak göze kaliteli gelse de yakından incelendiğinde işçiliğin o kadar iddialı olmadığı dikkat çekiyor. Örneğin kapı fitilleri tam oturmamış, kapı çevresi tamamen kaplanmamış ve bagaj kapağında açıkta kablo bile var.
Bilgi ve eğlence sistemi de bu sınıfın kalite standartlarını karşılayamıyor. İnsan, biraz daha kalite ve hatta biraz daha fazla özellik bekliyor. Karmaşık olan menü kullanımı kadar kullanımı pratik olmayan sesli komut sistemi de hem alışkanlık hem de sabır gerektiriyor. Sürüş destek sistemleri direksiyon üzerindeki kumandalarla yol bilgisayarı üzerinden ayarlanıyor.
Genel olarak bunun gibi daha birçok minik eksiklik var. Bunların bir kısmının eksikliğini çoğu kullanıcı hissetmeyebilir ama sürüş özelliklerindeki zayıflıkları fark edecektir, o kesin. Dolayısıyla Jaguar ne gibi sürüş özellikleri sunuyor? En önemli soru bu. E-Pace, platform ve motorları grup içindeki kuzenleri Range Rover Evoque ve Land Rover Discovery Sport’tan miras alıyor. Yani motor önde enlemesine konumlandırılırken baz versiyonun gücü ön aksa aktarılıyor. Daha güçlü dizel versiyonlarda ise iki dört tekerlekten çekiş sisteminden daha karmaşık ve kapsamlı özelliklere sahip olan devreye giriyor. Güçsüz versiyonlardaki dört tekerlekten çekiş sisteminde, ön aks tekerleklerinin tutunma kaybı yaşamaya başlamasıyla çoklu plakalı kavrama torku arka aksa aktarıyor. Hatta D240 versiyonunda iki adet çoklu plaka görev yapıyor. İkinci plakalı kavrama, tork vectroing gibi çalışarak viraj dışındaki tekerleğe daha fazla tork iletiyor ve böylece olası bir önden kaymanın önüne geçebiliyor ve daha atak ve kıvrak bir sürüş sunuyor.
Kâğıt üzerinde etkileyici ve işe yarayacak gibi görünen bu sistem uygulamada o kadar iyi çalışmıyor ne yazık ki. Çünkü ESP o kadar erken ve uzun süreli devreye giriyor ki, sistem etkin oluncaya ve tork dağıtımını gerçekleştirinceye kadar viraj bitmiş oluyor. Üstelik sistem çok sert müdahale ederek sürüş keyfini gölgeliyor. Yine de Jaguar E-Pace için ‘viraj performansı kötü’ diyemeyiz. E-Pace virajları başarıyla geride bırakıyor. Bu başarıda direksiyon sistemi önemli bir paya sahip. VW’nin direksiyon sistemi kadar direkt çalışmıyor olabilir veya BMW’nin direksiyonu kadar etkin bir geri bildirim de sunmuyor olabilir ama E-Pace’in dengeli karakterine çok iyi uyum sağlıyor.
Motoru önde uzunlamasına konumlandırılan modellerde F-Type gibi spor otomobillerde olduğu gibi çift çapraz sevk çubuklu bir yürüyen aksam uygulaması kullanılırken önde enlemesine motor konumuna sahip E-Pace modelinde ise McPherson mimari devreye giriyor. Bu yapı daha konforlu ama aynı zamanda daha dinamik bir sürüş sunuyor. Jaguar E-Pace son derece güvenli ve uzun süre dengeli bir şekilde yolda ilerliyor. Ama ne yazık ki bu sınıftaki kullanıcıların arzu ettiği konfor seviyesine ulaşamıyor. E-Pace, 20 inçlik devasa jantların da etkisiyle yol dalgalarına biraz fazla tepki veriyor ve kısa aralıklı yol bozukluklarında zıplama eğilimine neden oluyor. Belki de adaptif süspansiyonlarla daha iyi ve dengeli bir karakter elde edilebilirdi ama test aracında bu opsiyonel donanım yoktu.
Jaguar, konu şanzıman olduğunda vites oranlarının çokluğuyla rakiplerini dövüyor. ZF tarafından önde enlemesine motorlar için geliştirilen şanzıman, dokuz kademesiyle teknolojisinin gelmiş olduğu en son noktayı temsil ediyor. Vitesler tam zamanında ve hızlı bir şekilde değişiyor. Motor-şanzıman ikilisi, ilk kalkış anındaki hantallığı üzerinden attıktan sonra seri ve atak bir sürüş sunuyor. Ancak E-Pace, uyumlu motor ve şanzımana rağmen iki Alman rakibinden daha fazla yakıt tüketiyor (8.6 lt/100 km) ve 0-100 km/s hızlanma konusunda da daha hantal kalıyor. Bunun nedeni ise daha ağır yapısı. BMW X1 aşağı yukarı çeyrek ton daha hafif.
BMW her zamanki gibi dinamik
İngilizlerin gözünden bakılacak olursa BMW’ciler İngilizleri kıskanıyor ve yeni BMW X1’i geliştirirken de bu nedenle mimariyi değiştirme yoluna gittiler. Kıskançlık işin şaka boyutu ama işin mimari değişim kısmı doğru. Önceki nesil X1 arkadan itişli bir platform üzerine yükseliyordu. Yeni nesilde ise motor önde enlemesine konumlandırılıyor ve baz versiyonda güç sadece ön aksa aktarılıyor. Söz konusu mimarinin getirisi olarak yaşama alanı genişledi ve bagaj hacmi ile birlikte fonksiyonellik de önemli oranda arttı.
Aslında BMW X1, Jaguar E-Pace ile kıyaslandığında çok da uzun sayılmaz ama gerek yaşama alanında, gerekse de bagajda daha fazla alan sunmayı başarıyor. Dahası günlük kullanım esnasında hayatı kolaylaştıracak; fonksiyonellik, inme-binme kolaylığı ve bolca saklama alanı olmak üzere her türlü kolaylığı sunuyor. Sürücü de dahil kabin içinde tüm yolcular diğer iki rakibe oranla 8.0 cm daha alçak bir pozisyonda oturuyor ama son derece rahat bir konforlu bir ortamda yolculuğun tadını çıkartabiliyor. Yine de alışılmış olduğu haliyle koltuklar vücudu sıkıca kavramıyor. Yani koltuklar daha iyi ve daha şekilli olabilirmiş.
Dizel motorlu X1, daha önce test etmiş olduğumuz benzinli BMW X1’e kıyasla çok daha başarılı bir süspansiyon sistemine sahip. Benzinli küçük yol bozukluklarına bile fazla tepki veriyordu, oysa dizel versiyon büyük bir olgunlukla yol bozukluklarını karşılıyor. Ve hatta irice çukur ve tümsekleri bile başarıyla sönümlüyor. Dahası ayarlı amortisörler Sport modunda bile rahatsız edici bir sertliğe dönüşmüyor. Tamam, BMW X1 en sert süspansiyon karakteristiğine sahip SUV’lardan biri ama burada sistem gayet güzel çalışıyor.
Süspansiyon karakteristiği ve hafif yapıdan oluşan kombinasyon beraberinde son derece atak ve kıvrak sürüş özelliklerini getiriyor. Ani ağırlık transferlerinde ve biraz da zorlandığında arka kısmıyla tepki veren sistem yine de sürücüsünü asla ürkütmüyor ve sürücüsünü eğlendirmesini de çok iyi biliyor. Direkt çalışan direksiyon sistemi, virajlarda küçük direksiyon hareketleriyle sürücünün çizgide kalmasına yardımcı olurken, net bir geri bildirim ile sürüş güvenliğini aynı zamanda sürüş keyfini de destekliyor. Açık söylemek gerekirse BMW X1, sürücüsünü sürekli bol virajlı orman veya dağ yollarına doğru sürmeye teşvik ediyor.
Motor kaputunun altında görev yapan 2.0 lt hacimli dizel motorun emisyonları, üre de dahil olmak üzere modern çözümlerle düşürülüyor. Bu motor alınan önlemlere rağmen sadece Euro6c emisyon normunu yerine getirebiliyor. Emisyon noktasında en iyisi olmayabilir ama dizel motor ile Aisin marka sekiz ileri otomatik şanzımandan oluşan kombinasyon son derece hızlı ama bir o kadar da tutumlu (7.0 lt/100 km) bir sürüş performansı sunuyor. BMW X1 bu noktaya kadar nitelik değerlendirmesinde ipi birinci göğüslemek üzereydi ama daha uzun fren mesafesi, daha zayıf far ve sürüş destek sistemleri çözümleriyle ciddi puanlar kaybediyor.
VW bir tık daha iyi
Tam da bu noktada VW Tiguan elini masaya vuruyor. Bir kere daha kısa sürede duruyor. Ayrıca daha fazla far ve sürüş destek sistemleri opsiyonu sunuyor. Dahası opsiyon olarak sunulan değişken oranlı direksiyon sisteminin aşırı hassas yapısına rağmen virajlarda son derece dengeli ve olgun bir tutum sergiliyor. VW Tiguan, o kadar kıvrak olmasa da son derece hızlı ve atak bir sürüş sergiliyor. Tiguan, sadece sürüş özellikleriyle değil, farklı niteliklerle de öne çıkmayı başarıyor.
Aşağı yukarı aynı uzunluğa sahip olsa da en geniş yaşama alanını ve en geniş yükleme alanını sunuyor. Sadece geniş olmakla kalmayan iç mekân ve bagaj, tıpkı BMW örneğinde olduğu gibi fonksiyonel ve kullanışlı bir yapıya sahip. Hatta daha kaliteli ve sağlam hissettiriyor. VW Tiguan, 20 inçlik devasa jant ve R-Line donanım paketinde bile standart olarak sunulan adaptif amortisörleriyle son derece konforlu bir sürüş sunuyor. Büyük çaplı çukur ve tümsekleri büyük bir olgunlukla karşılayan süspansiyon kısa ve keksin darbelerde ise sert bir şekilde cevap verebiliyor. BMW X1 veya Jagaur E-Pace ile kıyaslandığında, söz konusu yol bozuklukları sistemin genelini huzursuzlaştırmıyor.
Tiguan, genel olarak çift turbo beslemeli turbo motoruyla daha huzurlu ve dingin bir sürüş sunuyor. 2.8 bar basan turbonun da etkisiyle 500 Nm tork üreten motor, sadece alt devirden itibaren yüksek çekiş gücü sunmakla kalmıyor, nefesi kesilmeden tüm devir bandı boyunca itmeye devam ediyor. Üstelik Jaguar motoru gibi maksimum gücünü 4000 d/d’de değil, 5000 d/d’de kullanıma sunuyor ve böylece neredeyse tıpkı bir benzinli gibi yüksek devir çeviren bir karakter sergiliyor.
Motor biraz hırıltılı çalışıyor. Ayrıca çift kavramalı otomatik şanzıman son derece hızlı vites değiştirse de rakiplerdeki tork konvertörlü şanzıman kadar yumuşak ve hissettirmeden vites değiştirmiyor. Ayrıca vites değişiminde yüksek güç değeri nedeniyle biraz yük altında ezilmiş gibi hissettiriyor. Aslında BMW ki, bunda hafif yapının payı büyük, abartılı verimli bir yapı sergilemeseydi Tiguan’ın 8.0 lt/100 km’lik tüketimi gayet makul bir değer olarak görülebilirdi.
Sonuç
1- VW Tiguan
BMW’nin özellikle fren disiplininde kötü olmasının avantajını kullanan VW zirveye oturuyor. Ancak Tiguan; konfor, yol tutuş, güçlü motor ve geniş yaşama alanıyla da gücünü ortaya koyuyor.
2- BMW X1
Genelde VW’yi geçmeyi başaran BMW yine sürüş dinamikleri, güçlü motoru ve genel kalite algısıyla elini masaya vuruyor ama fren performansı ve sürüş destek sistemleri donanımı konusunda Volkswagen’e teslim oluyor.
3- Jaguar E-Pace
Çoğu kullanıcı için tarzı ve tasarımı, bünyesinde barındırdığı tüm eksikleri kapatmaya yetebilir. Aslında motor, şanzıman ve yol tutuş konusunda başarılı da ama yaşama alanı, konfor ve detaylar yetersiz.
Yazı: Sebastian Renz
Fotoğraf: Dino Eisele
Son yorumlar