Şu sıralar herkesin gözünde SUV’lar var. Hayalleri ise tabii ki premium modeller süslüyor. Üçü Alman biri İsveçli dört cazibeli SUV’u sizler için bir araya getirdik…
Böylesine iddialı araçların bir araya geldiği bir karşılaştırmada kesin olarak birinciyi seçmek için çok detaylı testler yapmak lazım. Alman ortağımız yani dergimizin en ünlü olduğu konu bu. En son yaptıkları karşılaştırmada Mercedes GLC birinci olmuş, Volvo XC60 onu izlemişti ama bu karşılaştırmada X3 ve Q5 yoktu. Biz Türkiye’de sadece sürüş izlenimlerine yer veriyoruz. Yani detaylı testlerden çok hislerimizi ön planda tutuyoruz. Bu anlamda net bir şekilde bu araç birinci demek haksızlık olur ama tabii ki gönlümüzün birincisini seçeceğiz. Öncelikle söylemek istediğimiz, bir yanlış anlaşma sonucu Mercedes’ten gelen test aracı istediğimiz motora sahip değildi. Ama bu önemli değil çünkü önemli olan fotoğraf çekimine katılmak değil bu aracı kullanmış olmak. Daha önce hem GLC 220 d hem de 250 d’yi kullandığımız için teknik özellikler kısmında 220 d’ye yer verdik ama fotoğraflarda yer alan araç hibrit versiyon.
Şimdi gelelim araçlarımıza. Hemen herkesin hayalinde bu dört SUV’dan birine sahip olmak vardır. Üstelik hepsi de çok yeni. GLC hariç hepsi geçtiğimiz yıl tanıtıldı. GLC ise 2016 model yılı olarak satışa başlamıştı.
Karşılaştırma yazılarında tasarımdan bahsetmeyi doğru bulmam ama kısaca fikrimi belirteyim. Bence en etkileyici görünen araçlar X3 ve XC60. Özellikle Audi Q5 daha sıradan bir tasarıma sahip. Ama VW Grubu’nun bu stratejiyle çok başarılı satış rakamlarına imza attığı da bir gerçek.
Karşılaştırma yazılarında tasarımdan bahsetmeyi doğru bulmam ama kısaca fikrimi belirteyim. Bence en etkileyici görünen araçlar X3 ve XC60. Özellikle Audi Q5 daha sıradan bir tasarıma sahip. Ama VW Grubu’nun bu stratejiyle çok başarılı satış rakamlarına imza attığı da bir gerçek.
Hemen kabinlere geçelim. Ebatlara bakıldığında hepsinin çok yakın olduğu görülüyor. Zaten belli bir büyüklükten sonra milimetrelerin önemi kalmıyor. Dört araç da geniş ve ferah kabinlere sahip. Hatta Volvo hariç bagaj hacimleri bile 550 litre ile aynı.
Dört premium SUV için konfor ve donanım tespitleri yapmak komik olur. Sadece kabin fotoğraflarına bakınca bile kaliteleri belli oluyor. Tabii ki detaylara bakıldığında farklar ortaya çıkıyor. Örneğin kendi adıma en çabuk adapte olduğum araç Audi Q5 oldu. Butonların yerleşimi, sezgisel olarak hızlıca Q5’i anlamanıza yardımcı oluyor.
Diğer yandan içine oturduğumda kendimi en iyi hissettiğim model ise X5’ti. BMW X5’te verdiğiniz paranın karşılığını sonuna kadar alığınız duygusuna kapılıyorsunuz. Bunda en büyük etken sedan da olsa SUV da olsa BMW’nin sürücü odaklı bir çizgiyi benimsemesi.
Günümüz araçları için multimedya sistemleri ve bağlanabilirlik çok önemli. Bu konuda da Volvo XC60 öne çıkıyor. Sonradan takılmış gibi görünen ekranları sevmiyorum. Bu anlamda orta konsola dikey olarak entegre edilmiş Volvo ekranı daha cezbedici. Mercedes’e gelince biraz hayal kırıklığına uğramadım dersem yalan olur. Elbette genişlik, sessizlik, donanım ve kalite konusunda bir kusur yok ama diğerleri yanında sanki bir alt sınıf SUV izlenimi veriyor. Bunu tarif etmek güç, tamamen bana özgü bir durum olabilir ama hissim bu yönde oldu. Motorlara geçmeden kısaca fiyatlara da bakalım. Bu konuda Volvo inanılmaz avantajlı. Tabii ki her modelin baz versiyonunun fiyatlarını ele alıyoruz. Örneğin Audi Q5 ülkemize tek bir donanımla geliyor. Bu nedenle fiyatı yüksek gibi görünebilir ama donanımı da nispeten yukarıda. GLC’nin fiyatı da uygun. Hatta 469 bin TL’ye kıyarsanız, rakiplerinden 20 bin TL pahalıya 204 HP’lik 250 d’yi de alabiliyorsunuz.
Bu dört aracı da benzer motorlarla satın almak mümkün. 2.0 lt olan üç model de hem güç hem de tork konusunda yenişemiyor: 190 HP güç ve 400 Nm tork… Mercedes GLC’nin de torku 400 Nm fakat hacmi değerlerinden daha büyük. Gücü ise 20 HP düşük ama çok da bir şey fark etmiyor. Örneğin fabrika verilerinde Volvo XC60’tan daha seri olduğu görülüyor.
Kâğıt üstünde en hızlı ve en az yakan modelin Audi Q5 olduğu görülüyor. Gerçekten de 1845 kg olan ağırlığına rağmen oldukça performanslı hissettiriyor. Tabii 400 Nm tork az değil, bu araçlar güçleriyle değil torklarıyla yürüyor, unutmamak lazım. BMW, 20 kg daha hafif ve o da oldukça atak hissettiriyor. Diğerlerinin farkı da çok belirgin değil. GLC’nin eksi 20 HP’si bile çok hissedilmiyor. Virajlı yollarda sürcüsünü en mutlu eden model ise BMW X3. Direksiyon hissi, ağırlık dağılımlarına tepkisi rakiplerinden daha iyi. Tabii bir SUV’la bunları neden yapasınız o da ayrı…
SONUÇ
Birinci belli, ya ikinci?
Daha önce dediğim gibi bu duyguların ön planda olduğu bir karşılaştırma. Yani elimize mezura alıp, tek tek diz mesafelerini ölçmedik (!) Kendi adıma birinci konusunda eminim: Kesinlikle BMW X3’ü alırdım. Diğer yandan Volvo XC90 da ilgi çekici bir araç ve fiyat avantajı da var. Audi Q5, kuzu postunda bir kurt gibi. Hemen her noktada çok başarılı. Yani ikinciyi seçmek daha zor…
Yazı: Mert Yılmaz
Fotoğraf: Alp Emre Göksel
Fotoğraf: Alp Emre Göksel
Son yorumlar