Son dönemde popüler olan bir söylem var ülkemizde, ‘Almanlar bizi kıskanıyor‘ diye. Almanlar bizi kıskanıyor mu bilemem fakat Alfa Romeo ve Volvo’nun ortaya çıkardığı bu iki SUV’u kıskandıklarından eminiz…
Doksanların başında Uzakdoğu ve Amerika’nın elinde olan SUV pazarı, 2000’li yıllardan itibaren Alman premium markaların bu pastadan dilim almak istemesiyle dev bir segmente dönüştü. Doğal olarak son 10 yıldır Almanların bu segmentte bir hegemonyası da oluştu. Bu durumu değiştirmeye aday iki marka var. Aslında İsveçli üretici Volvo, çok uzun yıllardır bu segmentte iyi satış rakamlarına imza atıyordu fakat yeni S90 ile başlayan tasarım felsefesiyle şekillenen XC90 ve X60, hem tasarım hem de sürüş özellikleriyle sınıflarının en güçlü oyuncuları oldular bile. En beklenilmeyen atak ise İtalyan marka Alfa Romeo’dan geldi. Alfa Romeo’nun ilk SUV’u olan Stelvio, sunduğu özellikler ve motoruyla da premium sınıfa adım atmışa benziyor.
İlginizi çekebilir
Güvenli ve güzel
2008 yılında ilk nesliyle piyasaya sunulan Volvo’nun XC60 modeli, 2009 yılında Avrupa’da yılın en çok satılan SUV’u olmuştu. Özellikle sunduğu geniş güvenlik paketiyle çocuklu aileleri kendine çeken XC60, sürüş özellikleri ve motor seçenekleriyle premium Almanların gerisinde kalmıştı. Tasarım olarak da artık kaba duran XC60, geçtiğimiz sene ikinci nesliyle sahneye çıktı. Yeni versiyonuyla artık çok daha dinamik bir tasarıma sahip olan XC60, dinamik sürüşüyle övgüyü hak ediyor. Hem yol tutuş hem de konforu iyi şekilde harmanlayan XC60, genç iş adamlarının da radarına girmişe benziyor.
Volvo XC60, ülkemizde sadece D4 isimli 2.0 litrelik dizel motor seçeneğiyle satılıyor. Momentum, Inscription ve R-Design donanım paketlerinin hepsinde dört tekerlekten çekiş ve sekiz ileri otomatik şanzıman standart olarak sunuluyor. 190 HP’lik dört silindirli dizel motor hem performanslı hem de tutumlu olmayı başarabiliyor.
Yeni nesil XC60’ın sürüş dinamikleri bir önceki nesle göre çok daha iyi bir hale getirilmiş. Özellikle sürüş modları sembolik değil gerçekten de aracın karakterini değiştiriyor. Comfort modunda, günlük kullanıma uygun olarak süspansiyon sistemi yumuşaklaşıyor. Küçük kasisler ve çukurları bu modda dert etmeniz gerekmiyor. XC60, bir Audi Q5 kadar olmasa da konfor konusunda sınıfının en iyi modellerinden biri olmayı başarıyor. Tabii jant ebatları büyüdükçe konfordan da ödün vermek gerekiyor. Benim tavsiyem 18 inçlik jantlardan yana olacaktır. Test aracımızda opsiyonel olarak sunulan havalı süspansiyon sistemi yer alıyordu bunu da belirtmeden geçmeyelim. Fakat standart süspansiyonla da kullanma şansı bulduğum XC60, konfor konusunda fazla sıkıntı yaratmayan bir araç olmayı başarmış.
Performanslı bir sürüşe geçmek istediğiniz zaman ise aracı dynamic moduna almanız yeterli olacaktır. Alfa Romeo Stelvio veya bir Porsche Macan gibi virajlara giremiyorsunuz. Gövde salınımı ve yana yatma eğilimi rakiplerine oranla biraz fazla. Yine de bu aracı almak isteyenler için zaten bu bir sorun değil çünkü SUV’lar yaratılış itibarıyla spor otomobil değiller ve Volvo’nun da asıl amacı virajlara sert girmekten ziyade sizi güvenli şekilde evinize ulaştırmak, bu konuda da üstüne su dökecek başka bir araç bulunmuyor. Elektrik destekli direksiyon sistemi şehir içi kullanımlarda ve manevralarda işinizi kolaylaştırıyor. Hisli mi derseniz rakiplerinde çok daha iyi tepkileri olan ve daha hisli olan sistemler mevcut.
XC60’ın dizel motoru sınıfının en sessiz ünitelerinden biri değil. Özellikle soğukken biraz hırıltılı çalışıyor. Isındıkça gürültü seviyesi düşüyor. Derin bir çukurda süspansiyondan rahatsız edici sesler duyabiliyorsunuz, bunun nedeni de ince yanaklı lastikler ve büyük jantlar tabii ki. Yalıtım konusunda başarılı olan XC60, çok iyi bir uzun yol arkadaşı.
Volvo XC60’ın kapısını açıp içine girdiğinizde ilk hissiniz kesinlikle ‘ben bu otomobilin içinde güvendeyim’ oluyor. Elektrik destekli koltukları istediğiniz oturma pozisyonuna getirmeniz çok basit. Kısa sürede ideal oturma pozisyonunu bulabiliyorsunuz. 9.0 inçlik multimedya ekranı düğme kalabalığını ortadan kaldırmış fakat bu ekranda tek eleştirim, özellikle yolda ilerlerken klima ayarlarını yapmanın pek de pratik olmadığı yönünde olacaktır. Klima ayarlarını yapmaya çalışırken dikkatiniz kolayca dağılabiliyor.
İnce tasarlanmış A sütunu sayesinde çevre görüşünüz çok rahat. 360 derece çalışan ve kuş bakışı özelliği de bulunan kamera sistemi park yaparken işinizi kolaylaştırıyor. Daha zorlu park alanlarında ise Park Asist isimli sistemi kullanarak görevi XC60’a bırakabiliyorsunuz.
Konsola dikey olarak yerleştirilen 9.0 inçlik ekranın çözünürlüğü ve parlaklığı etkileyici. Arayüzü, klima ayarları haricinde basit ve kullanışlı. Fakat dokunmatik ekranın tepkileri biraz yavaş. Bu ekran Apple Car Play ve Android Auto desteği de sunuyor. Opsiyonel olarak sunulan Bowers & Wilkins ses sisteminin kalitesi ise sınıfının en iyilerinden biri.
Volvo XC60’ın kabin kalitesi yeni nesille birlikte artık çoğu Alman premium rakibinin önüne geçmiş. Bütün kabin yumuşak kaplama ile kaplı ve ahşap ile metal detayların müthiş bir uyumu ile karşılaşıyorsunuz. Kabin genel olarak siyah olsa da iç karartıcı bir etkisi yok. Deri koltuklar bu sınıfın en kalitelilerinden ve koltuklarda bulanan İsveç bayrağı etiketi hoş bir detay olmuş.
Kabinde dört yetiştin için ideal bir yaşam alanı bulunuyor. Baş ve diz mesafesi hem arkada hem de önde uzun boyluları rahat ettirecektir. Opsiyonel olarak sunulan panoramik cam tavan sayesinde baş mesafesi daha da artmış. Volvo XC60, küçük eşya gözleri konusunda da oldukça cömert davranmış. Her eşyayı koyabileceğiniz alanı rahatlıkla bulabiliyorsunuz.
505 litrelik bagaj, sınıfının en iyisi değil. Alfa Romeo Stelvio’nun 525 litrelik alanı karşısında da küçük kalıyor. Fakat beş kişilik bir aile için ideal bir alanı sunuyor.
Daha büyük eşyalar için ise arka koltuklar katlanabiliyor.
XC60, Momentum donanımdan itibaren anahtarsız çalıştırma, hız sabitleme, otomatik far ve yağmur sensörü, ısıtmalı deri koltuklar gibi donanımları standart olarak sunuyor. R-Design paketinde daha sert bir süspansiyona sahip oluyorsunuz. Sportif aksesuarlar aracın daha dinamik görünmesini sağlıyor. Bunun sonucu olarak da daha iyi bir yol tutuş elde ediyorsunuz. Inscription pakette ise tam elektriki koltuklar standart olarak sunuluyor.
İsteğe bağlı olarak ise ısıtmalı deri direksiyon simidi, adaptif LED farlar, ısıtmalı ön cam, hafızalı koltuklar, adaptif havalı süspansiyon gibi ek donanımlarda tercih edebiliyorsunuz.
Yeni XC60, Volvo’nun güvenlik genlerini bünyesinde barındırmaya devam ediyor. Sınıfının en gelişmiş güvenlik özelliklerine sahip XC60, EuroNCAP testlerinden en yüksek puan olan beş yıldızla ödüllendirildi. Otomatik acil frenleme tüm XC60’larda standart olarak sunulurken, bu sistem sadece diğer otomobilleri değil yayaları ve büyük hayvanları da algılayabiliyor.
Kör nokta uyarı ve 80 km/s hıza kadar otomatik yönlendirme yapabilen Pilot Assist ile birlikte yarı otonom sürüş imkânı sunan adaptif hız sabitleme de Volvo’nun güvenlik şemsiyesinin sadece ufak bir bölümünü oluşturuyor.
Sportif ve şık
Günümüzde hemen hemen her marka SUV üretmeye başladı. Fakat pek azı bir spor otomobilin sürüş keyfini SUV ile birleştirmeyi başarabiliyor. Porsche bu konunun uzmanı sayılabilir. Özellikle Macan ile birlikte spor otomobil keyfinin SUV bir araçta da yaşanabileceğini kanıtladı. Fakat Alfa Romeo, Porsche’nin tahtını zorlayacağa benziyor. Markanın yenilenen model gamının en yeni üyesi olan ve İtalyan markanın ilk SUV’u Stelvio, hedefi en yükseğe koymuşa benziyor.
Volvo’nun aksine Alfa Romeo sportif ruhunu vurgulamak için ülkemizde sadece 2.0 litrelik 280 HP güç üreten benzinli motor ile satılıyor. Aynı XC60’da olduğu gibi Stelvio’da da dört tekerlekten çekiş ve sekiz ileri otomatik şanzıman standart olarak sunuluyor ve tek donanım ile satılıyor.
280 HP’lik motor 400 Nm torka sahip ve Stelvio, sadece 5.7 saniyede 0’dan 100 km/s hıza ulaşabiliyor. Gerçekten de etkileyici… Motor, turbo desteği sayesinde alt devirlerden itibaren canlı bir kullanıma sahip. Direksiyonun arkasında bulunan dev vites kulakçıları Ferrari hissi veriyor.
Süspansiyon sistemi, konfor arayanları pek memnun etmeyecektir. Volvo ne kadar bir aile otomobili ise Alfa Romeo da o kadar bekar otomobili bana göre.
Stelvio’nun direksiyonuna oturduğunuzda sanki bir SUV da değil de spor bir otomobilde yolculuk ediyormuş gibi hissediyorsunuz. Stelvio, sert süspansiyon sayesinde asfalta yapışıyor. Bir virajdan diğerine hızlı şekilde girebiliyorsunuz. Viraj çıkışında gaza bastığınızda, dört tekerlekten çekiş sayesinde güç kaybetmeden adeta bir ok gibi ilerliyorsunuz. Tabii bu sürüş keyfinin dezavantajlarını çukurlarda ve kasislerde kabinde biraz sarsılarak yaşıyorsunuz.
XC60’da olduğu gibi Stelvio’da da sürüş modları yer alıyor. Alfa Romeo’nun DNA adını verdiği sistem sözde değil gerçekten de Stelvio’nun karakterini değiştirebiliyor. Direksiyon sistemi sizin tepkilerinize oldukça hızlı cevap veriyor ve yoldan gelenleri size anında iletiyor.
Stelvio’nun kabinine geçtiğinizde markanın sedan modeli Giulia ile hemen hemen aynı tasarım ile karşılaşıyorsunuz. Bugüne kadar üretilen en kaliteli iç mekâna sahip Alfa Romeo modellerinden biri olduğunu düşünüyorum. Bolca yumuşak kaplama ve deri detay, kabinde hem sportif hem de lüks bir hava yaratmış. Multimedya ekranı Volvo’nun yanında küçük kalıyor. Mercedes ve BMW gibi Alfa Romeo da dokunmatik bir ekran tercih etmemiş. Sonuçta bu bir marka tercihi ve saygı duyulması gerekiyor. Ekranın çözünürlüğü ve parlaklığı Volvo’nun gerisinde fakat arayüzü bana daha pratik geldi. Ekranın küçük olduğunu belirtmiştim, geri görüş kamerasının açıldığı ekran daha da küçük olmuş ve bu Stelvio gibi marka için dönüm noktası olabilecek bir araca pek yakışmamış.
Kabinde direksiyona ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Ferrari modellerinden gördüğümüz direksiyon simidinde, araç ile ilgili bir çok ayarı gerçekleştirebiliyorsunuz. Stop/start düğmesinin de direksiyonda bulunması, Stelvio’nun sportif karakterine çok iyi uyum sağlamış. Direksiyonun arkasında konumlandırılan dev vites kulakçıkları, direksiyon dönse bile sabit kalıyor ki bu da Ferrari’den alıştığımız bir özellik.
XC60 kadar olmasa da kabinde yeterli sayıda eşya gözü bulunuyor. Önde ve arkada, dört yetişkin için yeterli baş ve diz mesafesine sahip olan Stelvio’nun dar arka camı sportif tasarımın getirdiği eksilerden biri. 525 litrelik bagaj hacmi XC60’dan daha geniş bir alan sunuyor.
Alfa Romeo Stelvio da Volvo XC60 gibi EuroNCAP testlerinden beş yıldız alarak güvenlik konusundan ödün vermediğini ispatladı. Stelvio’nun tüm versiyonlarında ön çarpışma uyarısı, yaya algılama özelliği ile birleşen otonom acil fren sistemi ve şeritten ayrılma uyarısı standart olarak sunuluyor. Opsiyonel olarak ise adaptif hız sabitleyici, kör nokta uyarı sistemi ve arka trafik algılama sistemi de satın alabiliyorsunuz.
sonuç
Karar vermek çok kolay
Bazı incelemeleri yazarken araçlar arasında tercih yapmak gerçekten de çok zor olabiliyor. Artık günümüzde çoğu model birbirlerine çok yakın özellikler sunuyor ve tüketicinin işi bir hayli zorlaşıyor. Fakat Alfa Romeo Stelvio ve Volvo XC60 aynı segmentte yer almalarına karşın çok farklı iki araç. Volvo XC60 bir ailenin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek özellikleri, dünyanın en güvenli otomobili olmasıyla birleştiriyor. Dizel-otomatik kombinasyonu da tam Türk tüketicisine göre. Stelvio ise bir aileden daha çok sürücüye odaklanıyor. Stelvio güvenli bir otomobil değil mi? Kesinlikle güvenli fakat sürüş dinamikleri, 280 HP’lik bir hot hatch performansı sunan motoru ve sert süspansiyonu ile kesinlikle konforlu kullanımı hedeflemiyor. O daha çok adrenalin ve daha çok macera istiyor.
Yazı : Özerk Ihlamur
Fotoğraf : Alp Emre Göksel
Son yorumlar