Geçtiğimiz ay, çok uzun zaman sonra bir kar sürüşüne katıldım. Subaru’nun bütün modellerini kullandığım bu test sürüşünde çok eğlendiğimi itiraf ediyorum. Özellikle WRX STi ile pas attım ve kendimi İsveç Rallisi’ne katılmış gibi hissettim
Çok olmuş hatta çok çok olmuş böyle bir etkinliğe katılmayalı. Finlandiya’nın en soğuk bölgelerinden birinde henüz gün ışımadan altımdaki Subaru Levorg ile karlar arasında Noel Baba Köyü’nü arkamda bırakırken aklımdan bu cümle geçiyordu. Dünyanın en güzel doğa örtüsü ile ve kendimi dünyada en iyi hissettiğim yerde bir direksiyonun başında ilerliyordum. Otomobilin farlarının vurduğu karlar parlarken tabii ki aklımda ilk hangi otomobil ile gazlayacağım vardı.
İlginizi çekebilir
İlk kar sürüşüme katılalı yirmi yıl olmuş. Zaman değişmiş ve evet kahrolası yüzümdeki çizgiler çoğalmış ama içimdeki o “parkura çıkıp gazlayayım” heyecanı kaybolmamış. Lapland Driving Center’in parkuru göründüğünde kalbimdeki o fazladan iki çarpma ile kendime geldim. Ama asıl çarpma WRX STi hazretleri ile ilk göz göze geldiğimde yaşandı. Uzun zamandır otomobil işlerinden koptuğum için bu versiyonun direksiyonuna ilk kez oturacak olmanın heyecanını anlatmak zor. 300 beygir maksimum güç, 4000 d/d’de 407 Nm tork, 5.2 saniyede kadranda 100 km/s’yi görme. Dört tekerlekten çekiş sistemi ile müthiş bir yol tutuş. Üzerine de bizim neslin asla zihninden çıkmayacak Colin McRae, Richard Burns, Juha Kankkunen’li anıları da ekleyince anahtarını aldığım anda dizlerimin titremesini anlayın.
Ama kontağı çevirip vitese taktığım an heyecanım yerini saygıya bıraktı bir kez daha. Çivili lastikleri ile kendimi Grup N bir otomobille İsveç Rallisi’ne katılmış gibi hissettim.
WRX STi’ı asfaltta kullanmak müthiş olmalı. Ama buzda bu performansı hissetmek çok özel bir deneyim oldu benim için. Bunun neye benzediğini merak edenler Instagram hesabıma girip (@rahsangulsan) koyduğum videoya bakabilir. Ama gerçekten tatmak isteyenlerin işi zor. Çünkü bu yıl üç adet satılmış ve tek otomobil kalmış Subaru Türkiye’nin elinde. Her virajda biraz daha güvenim yerine gelip hızlandıkça “ocağın batsın ÖTV” diye haykırıyorum elimde olmaksızın.
Ancak ölümsüzleri bir yana bırakıp Subaru’nun hayatımıza girmeye daha yakın otomobillerine de konsantre olmak gerekiyor. Tümü dört tekerlekten çekişli olan otomobillerden kendi adıma Forester’ın 240 beygirlik XT versiyonuna bayıldım. Kişisel olarak büyük crossover otomobilleri çok seviyorum. Subaru gamında kendime en yakın bulduğum otomobil Forester. Türkiye’de 148 beygirlik 2.0 litre turbo dizel motoru ÖTV mağduru olsa da standart özelliklerine baktığımda rakiplerine göre tercih edilebilir gibi duruyor. Açıkçası otomobilin kış lastiği ile bol kardaki performansına hayran kaldım. Subaru kullanmayalı çok zaman olmuş. Her ne kadar hâlâ ön konsolda Avrupalı rakiplerine denk gelecek lüks, tasarım ve konfor özellikleri konusunda tutucu davransalar da özellikle Eyesight teknolojisi ve dört tekerlekten çekiş özellikleriyle İstanbul için çok uygun bir otomobil olduğunu düşünüyorum.
Bu keyfe daha makul fiyatlarla ulaşmak isteyenler için XV seçeneği mevcut. Bu otomobil, bol karda hiç de Outback ve Forester’ın gerisinde kalmadı. Üstelik tasarımını da çok çekici buluyorum. Ama onun sıkıntısı yani en azından otomobil satın alan kalabalıklar için 1.6 benzinli motorla geliyor olması. Eğer 1.6 lt’lik dizeli olsaydı ciddi satış rakamı yakalayabilirdi diye düşünüyorum.
Karda sürüş her firmanın kolaylıkla kalkıştığı bir durum değil. Audi, Volvo gibi firmalar ürün gamlarını gazetecilere açarken Subaru gibi niş kalmak istediğini açıkça deklare eden bir firma için tüm gamının karda, buzda böyle iyi performansla gazetecilere sunması önemli bir durum. Sanırım biz tüketicilerin kafamızdaki bazı sabit fikirlerden uzaklaşması gerekiyor yavaştan.
Yazı: Rahşan Gülşan
Son yorumlar