Arkadan itişli bir Porsche, önden çekişli bir Civic Type R ve dört tekerlekten çekişli bir Focus RS… Yağız Avcı’yla birlikte İstanbul Park’ın zorlu virajlarında limitleri zorladık. Hangisi mi daha zevkli? Cevabı tam da burada…
Bir sürücü otomobili size birçok farklı yönüyle keyif verebilir. Turbo olabilir, yüksek devirli atmosferik bir makineye sahip olabilir. Manuel ya da çok hızlı vites değiştiren otomatik bir şanzımanı olabilir. Ya da iyi bir direksiyon, sert bir süspansiyon yetebilir. Bunları daha da örneklendirebiliriz.
İlginizi çekebilir
Ama otomobilin esas zevki yaşatan majör özelliği aktarmada yatmaktadır. Bu da gaza sonuna kadar bastığınızda doğru bir yönlendirmeyle 300 HP’yi viraj çıkışına taşıyabildiğiniz bir önden çekişle ya da 400 HP’nin tamamının arka tekerlekler üzerinde ne yapacağını bilmeden 160 km/s’lik süratle viraja girip kayarak çıkabilmekle ilintilidir.
Buna benzer bir gücün dört tekerleğe dağıldığı ve virajlara korkusuzca girip çıkabildiğiniz, güven veren bir otomobil de söz konusu olabilir.
Bugün İstanbul Park’ta şampiyon pilot Yağız Avcı’yla birlikte hangisinin daha zevkli olduğunun sorusunu bulmaya çalışacağız.
Söze Focus RS’le başlamak istiyorum. Bu otomobil önceki iki neslinde önden çekişli olarak karşımıza çıkmıştı. Fakat Ford, yeni modelde ilk kez dört tekerlekten çekişli bir aktarmaya yer verdi.
Üçüncü nesil Focus RS, dünya çapında beklenen bir otomobildi. Önceki versiyonlarda olduğu gibi mütevazı bir hot hatch olmak yerine artık Audi RS3, Mercedes-AMG A 45 gibi modellerle rekabet edebilir hale geldi. Kaputu altında ilk kez 2.3 lt’lik Ecoboost 350 HP gücünde bir motora yer veriliyor. Ford Mustang’te de kullanılan bu ünite ister istemez RS’in maliyetlerini ciddi ölçüde artırıyor.
Diğer tüm hızlı Ford modellerinde olduğu gibi RS de agresif ve kendine has sportif tepkilere sahip. Birçok dört tekerlekten çekişli otomobilde önden kayma durumu ortaya çıkmakla birlikte Focus’da da bu yaşanıyor. Ford mühendisleri, otomobildeki bu hissi perdelemek adına arka tekerleklere ekstra güç sağlayan tork vektör sistemini entegre etmiş. Hatta dört tekerlekten kaydırmayı sevenler için özel bir drift modu bile var.
İstanbul Park’ın fazlasıyla tutunan asfaltında bu işi yapmak pek kolay olmadı. Fakat hızın yükseldiği anlarda Focus gerçekten de dört tekerlekten hızlı bir şekilde kayarak çıkabiliyor ve sonraki viraja dengeli bir şekilde bağlanıyor.
Focus RS, her zamankinden daha hızlı ve daha dinamik. Farklı sürüş modları sayesinde otomobilin karakteri bir anda değişiyor. Pist modunda gerçekten de bir hayli sertleşiyor, direksiyon tepkileri daha açığa çıkıyor ve gaz pedalının hissiyatı maksimuma ulaşıyor. Direksiyon sistemi etkileyici ve virajları beklediğimizden çok daha dengeli ve hevesle dönüyor.
Altı ileri manuel bir şanzımanın görev yaptığı RS’te, vites yollarının daha kısa olması gerektiğini hatta artık çok daha hızlı bir çift kavramaya yer verilmesini düşünüyoruz.
Otomobil 2000 d/d’den itibaren tırmanmaya başlıyor ve neredeyse turbo gecikmesini hiç hissettirmiyor. Güç her an ayağınızın altında. Çift çıkışlı egzozların dışarıya verdiği patırtı ise paha biçilemez.
Şimdi sırada agresyonu daha yüksek bir hot hatch var. Yeni Civic Type R’ın sertliği Focus’dan indiğiniz anda kendini hissettiriyor. Hızlanmaya başladığınız anda kısa vites geçişleri hemen kendini belli ediyor. Hızlı düzlüğün ardından gelen ilk sol ve hemen arkasında sağ viraj var. Ve tekrar sol. Oldukça hızlılar… Dördüncü vitesle döndüğüm bu virajlarda sınırlı kaydırmalı diferansiyel kilidinin becerisini adeta avuçlarımda hissediyorum. Otomobili öylesine virajın içinde tutmaya çalışıyor ki, sanki siz bir hata yapsanız dahi kurtaracak türden. Yüksek hızlarda otomobil ne önden ne de arkadan kayma yaşıyor. Garip değil mi? Evet gerçekten de yeni Civic Type R’ın süspansiyon özellikleri sihirli gibi… Dört tekerlek de adaptif amortisör sistemi teknolojisine sahip ve tekerleklerin yol ile olan temasını birbirinden bağımsız olarak denetliyor, kontrol ediyor. Otomobilin stabilitesini sağlayan bu sistem; özellikle pistte sürekli olarak yaşadığımız ağırlık transferi etkisiyle birlikte çok daha net bir şekilde hissediliyor.
Ford Focus RS ile yaşadığımız dört tekerlekten çekiş deneyimi son derece güven veriyor. Önden çekiş karakteri ise güç 300 beygirin üzerinde olsa da çok daha kontrol edilebilir bir durumda.
Gerçek aslında ortaya Porsche ile çıkacak. Çünkü arka lastiklerin üzerinde tam tamına 370 beygirlik bir güç var. 911 Carrera, arkadan itişli ve ağırlık merkezi, motorun arkaya konumlandırılması da diğerine göre oldukça farklı.
Biraz önce kullandığımız iki otomobil farklı çekiş sistemlerine sahip olsalar da Porsche’nin karakteristiği onların çok dışında.
911 Carrera, turbo eklenmesi ile birlikte daha kullanışlı bir hale geldi ve performans verimliliği de arttı. 3.0 lt’lik altı silindirli turbo bir ünitenin görev yaptığı 911 Carrera, PDK şanzımanla birlikte kayıpsız bir şekilde hızlanmaya başlıyor. 7500 d/d’ye kadar devir çevirebilmenize olanak sağlayan turbo motor, kendini atmosferik gibi hissettiriyor. Farklı sürüş modlarını seçebildiğiniz 911’in spor modu pistte gazlayabilecek kadar iyi şeyler sunuyor. Amortisörler pist üzerindeki değişken şartları çok daha iyi sönümlüyor, vücut kontrolü artıyor ve otomobil daha sert bir niteliğe bürünüyor. Ama bunun için hâlâ esnek diyorsanız, sport plus var.
PASM sistemi bu modda artık çok daha rahat ve sürücüye daha çok iş düşünüyor. Tabii zevk de bir o kadar artıyor. Eğer ki kendinize ve bileğinize güveniyorsanız, diğer bir deyişle, Porsche’nin arkasını kaydırarak viraj çıkışına 150-160 km/s’lik hızlarla taşıyabiliyorsanız işte zevk o zaman ortaya çıkıyor.
Bunları yapabilen bir adam bugün bizlerle birlikte… Bu yazının ardından hemen aynı sayfalarda Yağız’ın üç otomobil içinde yaptığı bir yorum var. Onu mutlaka okumalısınız fakat benim şahsi kanaatimi sorarsanız; Focus RS çok hızlı olmasına rağmen düşündüğüm kadar eğlenceli bir otomobil değil. Onun yüksek gücü karşısında viraja girerken ve çıkarken biraz boğuşmanız gerekiyor. Type R ise aksine çok kontrollü ve performans anlamında RS’ten kalır yanı yok.
Porsche için söylenecek çok da fazla birşey kalmadı. Aslında limitlerde gidebildiğiniz sürece en çok zevk veren otomobil o. Fakat bir o kadar da dikkat gerektiriyor. Zira arkadan itiş hiçbir zaman affetmezken, dört çeker daima güven veriyor. Ama biz yine önden çekişten vazgeçmeyelim.
Yazı : Ahmet Armağan
Fotoğraf : Alp Emre Göksel
Son yorumlar