Kullanmış olduğumuz otomobiller her geçen gün daha da genişliyor. Artan genişlik oturma konforu ve güvenlik alanında önemli kazanımlar getirse de aynı zamanda çok önemli bir dezavantajı da beraberinde getiriyor: Yollar bu kadar genişliği tolere edebilecek ebatta değil!
Aslında ‘geniş’ ifadesi, hangi açıdan bakılırsa bakılsın iyi bir şey. Örneğin bant genişliği daha hızlı internet anlamına geliyor. Geniş ekran izlediğiniz sinema filminin keyfini ikiye katlıyor. Geniş omuz ise bir erkek vücudunda ilk bakılan bölgelerin başında geliyor.
Aslında otomobil dünyasında da ‘geniş’ iyi bir şey. Sonuç olarak iyi ve heyecan verici bir otomobil daha geniş, daha alçak ve daha hızlı sıfatlarıyla tanımlanıyor. Ancak geniş otomobil bir anlamda başımıza dert olmaya başladı. Örneğin emniyet şeritleri iki metreye kadar araçlar için uygun ve her geçen gün genişleyen otomobiller için artık pek de yeterli değil. Dahası bir de park yeri sorunu baş göstermeye başladı. Avrupa park yeri standardı 2.30 metre olduğundan, genişliği iki metre olan otomobil için bu alana girmek pek de kolay değil. Hadi dikkatlice kazasız belasız girdik diyelim, bu sefer de otomobilden inmek veya otomobile binmek sorun haline geliyor. Özellikle uzun boylu ve kilolu kullanıcılar için.
İlginizi çekebilir
Hassas sınır iki metre
Araç genişliği ile ilgili yasal sınır iki metre olarak belirlenmiş durumda. Yollar ve park yerleri bu rakama göre düzenleniyor. Ancak yasal düzenleyiciler ile otomobil üreticileri araç genişliğine farklı bir açıdan bakıyor. Araç üreticileri araç genişliğini teknik özellikler tablosuna yazarken ISO normuna göre dikiz aynaları gibi gövde dışına taşan aksesuarlar hariç değer veriyor. Ancak yasal düzenlemeler araç genişliğine aynaları dahil ediyor.
ADAC kısa süre önce yapmış olduğu araştırmada satışa sunulan yeni nesil araçların üçte ikisinin aynalar dahil ölçüldüğünde iki metre barajının üzerinde bir genişliğe sahip olduğunu tespit etti. Hatta Volkswagen Transporter gibi bazı örnekler yine aynalar dahil ölçüldüğünde 2.30 metre gibi göz ardı edilmemesi gereken bir genişlik değeri ortaya çıkıyor. Yani bu araç yolu tam anlamıyla dolduruyor.
Tamam, en azından Volkswagen Transporter örneğinde bir ticari amaç söz konusu. Yani iç mekândaki her bir santimin önemi var kullanıcı için. Ancak bu tarz alan kaygısı olmayan örnekler de var. Mesela Porsche Cayenne 2.20 metre genişliğe sahip. Yani, gerek emniyet şeridi, gerekse de park alanlarında hayatı zorlaştıran bir otomobil.
Kompakt sınıfın yaratıcısı Volkswagen Golf, ilk kez yollara çıktığı 1974 yılında 1.61 metre genişliğe sahipti. Nesiller boyu büyümeye devam eden Golf, bugün gelinen noktada dikiz aynaları hariç 1.81 metre genişliğe sahip. Yasal düzenlemelerin şartlarına uygun olarak aynalar dahil edildiğinde bu araç 2.04 metreye yükseliyor.
Aslında araçlardaki büyüme sadece yukarıda ifade ettiğimiz birkaç örnek ile sınırlı değil. Yıllar içerisinde tüm araçlar ve araç sınıfları büyüdü. 1950’de yollara çıktığında 1.40 metre genişliğe sahip olan Mini, güncel haliyle dikiz aynalar hariç 1.73 metre genişliğe ve aynalar da dahil edildiğinde 1.94 metre genişliğe ulaşmış durumda. Yani artık pek de minik değil.
Sadece otomobiller değil, dikiz aynaları da bu süre içerisinde büyüdü. Sanmayın ki üretici firmalar aynaları gönüllü olarak büyüttü. Daha büyük ayna ek maliyet demek, rüzgâr sürtünme katsayısının artması demek. Ancak yasal düzenlemeler daha fazla güvenlik adına bunu gerekli görüyor. Sonuç olarak sürüş güvenliği için daha fazla görüş açısı lazım. Otomobillerin genişlemesindeki tek temel etken yaşama alanını genişletmek değil. Yine bu noktada daha fazla güvenlik beklentisi de belirleyici bir rol üstleniyor. Kabin içi güvenlik adına devreye giren yan hava yastıkları, olası bir kaza anında sürücü ve beraberindeki yolcuları korumak üzere yaratılan boşluklar, kaza anında oluşan enerjiyi emmek üzere devreye giren burulma noktaları ve yana yatma eğilimlerini engelleme gibi önlemlerle birlikte otomobiller yapısal olarak genişliyor. Beraberinde yaşama alanı genişliği de geliyor.
Artan araç genişliği; üretici, kullanıcı ve yasal düzenleyiciler olmak üzere her birimizin ortak sorunu haline gelmiş durumda. 24 saatte 3000 aracın geçtiği bir yolun toplam genişliği 4.50 metre olarak belirlenmiş durumda. Yani iki adet VW Transporter böyle bir yolda yan ya geçemez. Dolayısıyla bir Porsche Panamera (2.16 metre), bir Range Rover (2.22 metre) veya bir Audi Q7 (2.21 metre) ile yolda yayıla yayıla süzülen bir sürücünün mutlaka sağ ayağını gazdan çekip frene basması yerinde olacaktır. Aksi halde aynayı kaybetmek olası durumlardan biri.
Hayatı zorlaştıran etkenlerden biri de her geçen gün sayısı artan bisiklet yolu uygulaması. Yerel yönetimler, uygun noktalarda şeritleri daraltıp kaldırım ile yol arasına, çoğu zaman şeritle ayırmak üzere bir bisiklet yolu ekliyor. Eklenen bu bisiklet yolu bisikletliler için iyi haber, ancak sürücüler için kötü çünkü şeritler daha da daralıyor.
Mercedes’ten aksi yönde hamle
Otomotiv sektöründeki genel büyüme eğilimi tüm sınıflar için geçerli. Buna aslında yaşama alanı genişliği o kadar da önemli olmayan spor otomobiller de dahil. 1964 yılında dönemin 2+2 kişilik spor otomobili Triumph TR4 aşağı yukarı 6 m2 alan kaplıyordu. Yine 2+2 kişilik olan günümüzün Lexus LC 500’ü ise aşağı yukarı 10.3 m2 alan kaplıyor. Nadir de olsa istisnalar da yaşanabiliyor. Mercedes böyle bir istisna gerçekleştirdi. 1998 yılında W 140’ın yerini alan W 220 kasa kodlu S-Serisi öncüsüne oranla 31 mm daha dardı.
Yazı: Malte Jürgens
Fotoğraf: BMW, Daimler, maj,
Picture Alliance, VW
Son yorumlar