Biz de bazı şeyleri gözden kaçırabiliyoruz. Örneğin 1983 yılında Audi Sport Quattro’yu test etmemişiz. 34 yıl gecikmeli de olsa bir zamanlar Walter Röhrl’ün kullandığı otomobili bugünün standartlarına göre test konuğumuz yaptık.
1983 ve bugün arasında 4.9 saniyelik bir zaman ayırabilmiş olmamız gerekiyordu. Audi Sport Quattro, bu sürede 0’dan 100 km/s’ye ulaşabiliyordu. Bu zamanı kendimize ayırmamız güzel bir fikir ama öncelikle otomobili bulmamız gerekiyor. Peki, sizce Audi Tradition’u arayarak, üretilen ve bugün Avrupa piyasasında yaklaşık yarım milyon Euro değer biçilen 214 kısa Quattro’dan birini test konuğu etmek istediğimizi söylediğimizde nasıl bir yanıt aldık? Yanıtları şöyle oldu: “Elbette,elimizde bir zamanlar Walter Röhrl’ün kullandığı otomobil var. Uyar mı?”
“Evet, evet. Kesinlikle, kesinlikle.”
İlginizi çekebilir
“Otomobile ne zaman ve nerede ihtiyacınız var?”
“Hemen şimdi ve hemen burada.”
“Elbette, yola çıktı bilin.”
Üretilen 15 yeşil Sport Quattro’dan biri çekicinin dorsesinde karşımızda duruyor. Böylesine muhteşem bir otomobil için fazlasıyla küçük. Nedenini açıklamak için 1981 yılına, Ur-Quattro’ya kadar gitmemiz gerekiyor.
Ur-Quattro, 1981 yılındaki ralli prömiyerinden itibaren dört tekerlekten çekiş, uzun aks aralığı ve ön aksın önündeki motoruyla parkurlardaki rakipleri kadar yüksek viraj hızlarına ulaşamasa da mükemmel güç aktarımı ve turbo destekli motorunun gücüyle bir sonraki düzlüğe doğru bir mancınıktan fırlatılmışçasına hızlı olabiliyordu. Rakipleri viraj çıkışlarında arka kısımlarını toplamaya çalışıyorken, Quattro bir ok gibi düz bir çizgide ilerleyebiliyordu. Hava kuru ve özel etap yere dökülmüş bir tencere spagetti gibi bol kıvrımlı yollardan oluşurken, Quattro’nun direksiyonunda Finlandiya’dan Hannu Mikkola ve İsveç’ten Stig Blomqvist gibi İskandinavlar oturuyordu ki, bu isimler bir tramvayla dahi drift yapabilirdi. Ve elbette güzel Michelle Mouton’u da unutmamalıyız. Başlangıç yılları ne de güzeldi: Audi, 1982 yılında markalar şampiyonluğunu, 1983’te Mikkola sürücüler şampiyonluğunu kazandı. 1984’te de Blomqvist ile birlikte hem markalar hem sürücüler şampiyonluğu elde edildi.
Walter Röhrl, o yıldan itibaren Audi’de işbaşı yaptı. Ancak bu değişiklik aynı zamanda bir zafer yolculuğu olmadı. Bunun başlıca nedeni, Peugeot’nun dört tekerlekten çekişli 205 Turbo 16 ile sahneye çıkması ve Ari Vatanen’in Finlandiya ve Büyük Britanya’da galibiyete ulaşmasıydı. 1985 yılından itibaren Lancia’nın da Delta S4 ile katıldığı ortadan motorlu 4×4 fraksiyonu karşısında önden motorlu konseptin yapabilecekleri sınırlıydı. Audi’nin kendi ortadan motorlu otomobili ancak 1988 yılında kullanıma hazır hale geldi. Ancak Grup B otomobillerinin yasaklanması yüzünden asla resmi olarak yarışamadı. Bu tarihe kadar Quattro’nun dayanması gerekiyordu. Ve bu yüzden de daha kısa, daha minimalist ve daha güçlü bir hale geldi.
“Kısa” bir ara
Sport Quattro , 1983 yılının sonbaharında, Frankfurt Otomobil Fuarı’ndaydı. Kısa: Otomobil ortasından 32 cm kısaltılarak aks aralığı 2204 mm’ye çekildi. Intercooler’ın motor bölümünde ek yere ihtiyaç duyması yüzünden otomobilin 5.0 cm uzatılan burnuyla birlikte Sport Quattro, eski versiyona göre 27 cm kısalmıştı. Silindir başına dört supaplı ve tamamı alüminyumdan üretilen beş silindirli turbo motorun gücü yol versiyonunda 306 HP’yken yarış versiyonlarından bu değer yaklaşık iki katına çıkıyordu. Tavan, motor ve bagaj kapakları, çamurluklarla ön ve arka tampon spoylerleri hafif bir malzeme olan kevlardan oluşuyor. Audi’nin homologasyon için 200 otomobil üretmesi gerekiyordu. Ingolstadt, 800 Sport Quattro satacağını hayal etmesine rağmen 20 yarış otomobili ve 214 adet de yol otomobili üretti. Aracın fiyatı satışa sunulduğu Aralık 1984’te 195 bin Mark’ken, Ocak 1985’te fiyat 213 bin 830 Mark’a yükseldi. Walter Röhrl’ünkinden daha pahalı bir Sport Quattro bulmak herhalde mümkün olamaz. Bu yüzden dikkatlice yakıt tüketimi ölçümüne geçelim.
Dikkatli sürüşlerde, arka koltuğun arkasındaki 90 litrelik yakıt deposundan, her 100 km’de 9.1 litre benzin eksiliyor. Bu arada dikkatli sürüşten kastımız insanı sıkıntıdan patlatacak kadar sakin ve Audi Sport Quattro’ya asla yakışmayan sükunette bir sürüş. Ortalama test tüketimi 14.3 lt/100 km.
Audi, geceyi korunaklı bir biçimde kapalı garajda geçiriyor. Otomobil öylesine kısa, alçak ve dar ki, gizlenmesi için bir Q2 bile yeterli. Sabah gökyüzünü kaplarken Quattro’nun yanındayız. Kapı açma kolarından gelen ses Golf I’i hatırlatıyor. Recaro koltuklardaki yerimizi alıp emniyet kemerini takıyoruz. Direksiyon simidinin hafifçe sağda olması dışında her şey yerli yerinde. Anahtarı yuvasına sokup marş veriyoruz ve motor hırıltıyla uyanıyor. Birinci vites, farlar ve debriyaj… Kısa Quattro beton sütunların arasından süzülerek ilerliyor, otomatik garaj kapısı açılınca yolla buluşuyor.
Otoyol istikametinde ilerlerken sıvıların ideal ısılarına ulaşmasını sağlıyoruz ve A8 üzerinde 130 km/s civarında ilerliyoruz. Sabah trafiği nihayet hafifledi ve artık zamanı geldi: Dördüncü vitese çekip gaz veriyoruz. Devir saatinin ibresi 3000 d/d’ye yöneliyor. Kühnle, Kopp & Kausch (3K) imzalı K27 turbo kendini gösteriyor. Ufuk çizgisi arkamızda kayboluyor. Birkaç kez sıkı biçimde gaz verdikten sonra Lahr’a varıyoruz. Yakıtı “fulledikten” sonra havaalanına dönüyoruz. Garajda otomobili tartıyoruz, GPS alıcısını tavana yapışıtırıp ölçüm ekipmanlarını hazırlıyoruz. Teste hazırız.
Ve kükrüyor
Güçlü iç mekân gürültüsü ve iyi frenleri not alıyoruz. Sport Quattro’da ABS var, kaba çalışıyor ama 40.1 metrelik 100-0 km/s fren mesafesine de olanak tanıyor. Ancak 0-100 km/s çok daha etkileyici.
Audi, 1985 yılında 5.1 saniyelik bir değer açıklamış. Bugünse Sport Quattro ölçüm düzlüğünün güney zirvesinde bekliyor. Doğudan kara orman otomobildense kükremeler yükseliyor. Devri yükselt, debriyajı bırak ve hareket! Yüksek tork dört tekerleği bir anlığına korkutuyor. Ancak Audi, 306 HP ve 330 Nm ile döneminin süperspor otomobillerini kıskandıran bir kalkış performansına imza atıyor: 0-100 km/s 4.9 saniye! 1988 yılında 478 HP’lik V8 turbo motora sahip bir Ferrari F40 sadece 0.3 saniye daha hızlıydı. Ya da benzer yıllara gidecek olursak 1985 yılından 455 HP’lik bir Lamborghini Countach 5.2 V12’den sadece 0.1 saniye yavaştı.
Homologasyon modeli de seri üretim otomobiller için aranan kalite standartlarını yerine getirmek zorunda olduğundan; Audi, çok iyi bir işçilik, kolay kullanım ve günlük hayata uygunluk sunuyor.
Otomobil her şeyden önce insanı yormadan çok hızlı oluyor. Slalom testlerinde kısa aks aralığı ve neredeyse eşit ağırlık dağılımıyla (ön: 56, arka: 44) abartılı derecede çevik olan otomobil, direksiyonunda da başarılı bir netlik ve geri bildirim sunup, BMW M1’den minimal de olsa hızlı olduğunu gösteriyor.
Çift şerit değiştirme testinde de BMW M1’in seviyesini yakalayan Sport Quattro, bu esnada sürücüsünün çok daha az çaba sarf etmesini gerektiriyor.
Bunu söyleyerek Sport Quattro’da sürücünün rolünün ikinci planda olduğunu iddia etmiyoruz. Bu arada Walter Röhrl, 1985 yılında Sport Quattro S1 ile sadece bir ralli kazandı. Ancak Audi daha sonra Sport Quattro S1E2’yi bulutlara yarış diye nitelendirilen Pikes Peak’te görevlendirdi. Ve Röhrl, 10:47.850’lik derecesiyle 19.99 km’ye yayılmış 156 virajı geride bıraktı. Artık toparlanıyoruz, Sport Quattro geri dönmeli. Bizim için “kısa” bir keyif oldu.,
Yazı: Sebastian Renz
Fotoğraf: Hans-Dieter Seufert
Son yorumlar