Görünüşe göre dizel skandalı daha uzunca bir süre Volkswagen cephesini meşgul etmeye devam edecek. Bir yandan dizel skandalıyla mücadele eden marka diğer yandan ise elektrikli otomobil devi olma yolunda ilerliyor. Kendi elektrikli platformunu geliştiren markada inanılmaz büyük yatırımlar söz konusu. Otomobil eleştirmenleri bile bu kadar büyük bir yatırım tahmin etmiyordur.
Volkswagen’de trend araştırmacısı olan Wolfgang Müller emin: “Elektrikli otomobil onaylandı.” Bununla ise elektrikli otomobil konusunun Volkswagen için artık geri dönülmez sürece girdiğini kast ediyor. Marka o yola girdi ve dönüşü yok. Grup tek başına milyon adetler hedefliyor. Bunun 2020 yılından önce gerçekleşmesi pek olası değil. Ancak 2020 yılında Volkswagen her biri 600 km elektrikli menzile sahip iki adet tamamen yeni elektrikli otomobil ile pazara giriş yapmış olacak. Üstelik bu araçlar eşdeğer bir dizel motorlu araçla aynı fiyat seviyesinde olacak.
Bir yandan elektrikli otomobil ürün gamı için harıl harıl çalışan marka, aynı zamanda içten yanmalı motorlara sahip ürün gamını da geliştirmeye devam ediyor. Sadece var olan ürün gamını güncellemekle kalmayan VW aynı zamanda yeni ürünlerle de müşterilerinin gönlünü hoş tutmaya devam ediyor. Özellikle her geçen gün daha fazla ürünün giriş yaptığı SUV segmentine yeni modeller henüz 2018 yılında geliyor. Hem de ürün gamının alt seviyesine, yani en yoğun rekabetin yaşandığı pazarda ağırlıklı olmak üzere. Mart 2018’de, Cenevre’de değil ama Pekin’de yeni nesil Touareg lanse edilecek. Bu, markanın heybetli SUV modeliyle hangi pazara odaklandığını açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Ekim ayında ise ürün gamının diğer ucunda, yani giriş seviyesinde yer alacak olan T-Cross görücüye çıkacak. Ama Paris’te değil. Çünkü Volkswagen Paris’te sadece yerel distribütör tarafından temsil ediliyor.
İlginizi çekebilir
Touareg ve T-Cross
Yeni Touareg en büyük olmayabilir, ama markanın en pahalı SUV modeli olmaya devam edecek. ABD pazarı odaklı Atlas’ın aksine Touareg yeni MQB platformu ile yollara çıkmıyor ve teknik açıdan Porsche Cayenne ve Audi Q7 ile ortak bir platform üzerine yükseliyor. Teknik olarak Audi ve Porsche temsilcileriyle akraba olsa da bol kromlu heybetli ön ızgara Arteon’dan esintiler taşıyor. Bunun dışında cam çerçeveleri ve kapı eşiklerindeki krom yüzeyler de kalite algısını yükseltiyor.
Her ne kadar yeni nesil 6.0 cm artışla 4.86 metreye uzayan boyutları ve tasarımıyla çok ama çok daha heybetli bir duruş sergiliyor olsa da ABD pazarında sunulmuyor. Çünkü 18 cm daha uzun olan Atlas çok daha geniş bir iç mekâna sahip. Detaylar konusunda daha zayıf ve kokpitin kalite hissi daha düşük olsa da en önemlisi fiyatı daha uygun. ABD pazarında otomobil tüketicisi için bütün bunlar daha fazla katma değer yaratıyor. Yeni Touareg’de ise 12.4 inçlik geniş ekran kokpitin en önemli donanımı olarak öne çıkıyor.
Konu motorlar olduğunda Touareg’de ilk kez kullanıma sunulan dört silindirli motorlar adeta müjde niteliğini taşıyor. 2.0 litre hacimli turbo benzinli motorlar 190 ve 280 HP güç üretiyor. Dizel cephesinde ise 150 ve 240 HP gücünde motorlar söz konusu. Marka ayrıca bunun dışında bir plug-in-hybrid versiyonu üzerinde çalışıyor. Ancak kabul etmek gerekir ki, tüm bu özelliklere karşın Touareg ile yüksek satış adetlerine ulaşmak pek olası değil.
Tam bu noktada T-Cross devreye giriyor. 4,15 metre uzunluğu ile VW’nin SUV ürün gamının en küçük üyesi 2019 yılının ilk baharında ürün gamına dahil olacak. Tıpkı kuzeni Seat Arona gibi o da MQB platformu üzerine yükseliyor, sadece önden çekişli olarak üretiliyor, yüksek oturma pozisyonu sunuyor, yerden yüksek bir yapıya sahip ve daha büyük tekerleklerle donatılıyor. Bütün bu özelliklerle birlikte tasarımsal detaylar da onu markanın konvansiyonel küçük otomobillerinden ayırıyor. Özellikle arka taraftaki koyu renk ışık bandı onu pazardaki diğer modellerden ayrıştırıyor.
İç mekânda kullanılan havalandırma ızgaraları geleneksel bir yol izlese de, büyük ekran modern çağın gereklerini yerine getiriyor. Polo ile kıyaslandığında kızaklı arka koltuklar T-Cross’un daha fonksiyonel bir yapıya sahip olduğuna işaret ediyor. Motor seçenekleri 115 HP gücünde benzinli ve dizeller ile başlıyor.
Daha güçlü, daha büyük ve aynı zamanda daha dinamik bir seçenek arayanlar için Tiguan Coupe iyi bir seçenek olarak devreye giriyor. Makyajlı Passat gibi Tiguan Coupe de bu yıl yollara çıkacak. Arteon Shooting Brake için ise 2019 yılını beklemek gerekiyor.
Yine 2019 yılında sınıfının yaratıcısı Golf, sekizinci nesil olarak yollara çıkacak. Güncel nesil satışlarıyla markanın yüzünü güldürmeye devam etse ve sadece ekim ayında yüzde 22 ile satış adetlerini artırmış olsa da VW’nin ivedilikle bir önlem alması gerekiyor. Sonuç olarak BMW yeni 1 Serisi’ni, Mercedes ise yeni A-Serisi’ni pazara sunuyor. Her iki model de yeni multimedya odaklı kokpitiyle dikkat çekiyor.
Devasa ekranlı Golf
Yeni nesil Golf 2019 yılı sonunda satışa sunulduğunda neredeyse hiç değişmeyen dış boyutlara, ancak birkaç yıl öncesine kadar üst sınıf bir otomobilde bile görmeyi hayal etmediğimiz devasa bir ekrana sahip olacak. Ayrıca head-up display daha okunaklı bir yapı sunmak üzere artık önemli bilgileri küçük bir plastik cam panele değil doğrudan ön cama yansıtıyor.
Sürücünün görüş alanında geniş bir siperlik tarafından koruma altına alınan tamamen dijital bir gösterge paneli yer alıyor. Direksiyonun sol tarafında bulunan küçük bir ekran üzerinden ışık kumandaları dokunmatik olarak kontrol edilirken orta konsolu adeta havada süzülüyor gibi görünen büyük bir dokunmatik ekran dolduruyor. Bu ekran donanım seviyesine bağlı olarak 8.0 ile 10.0 inç arasında farklı boyutlara sahip. Ekranın alt kenarında bulunan ince şerit şeklindeki dokunmatik yüzey üzerinden sürücü ve beraberindeki yolcu iklimlendirme sisteminin ayarlarını yapabiliyor.
Manuel şanzımana alternatif olarak yapısı itibarıyla alan kazandıran ve bu sayede iç mekânın daha ferah olmasına imkan tanıyan drive-by-wire teknolojisine sahip bir çift kavramalı otomatik şanzıman da sunuluyor. Güncel nesil ile kıyaslandığında daha fazla baş mesafesi söz konusu olmayacaktır ama Arteon modelinden transfer edilen sürüş destek sistemleri sayesinde güvenlik seviyesinin artacağı kesin. Prensip olarak sistem üçüncü seviye otonom sürüş ile donatılabilecek altyapıya sahip ama kompakt sınıf bir Volkswagen modeli için bu teknoloji hâlâ oldukça maliyetli.
Yarı hibrit ve yakıt ekonomisi
Golf VIII, 48 volt besleme teknolojisiyle yollara çıkacak. Üstelik iki farklı versiyon bile olabilir. Düşük voltajlı bir hibrit versiyon (mHEV) kesin olarak üretim programında yer alacak. Bu sistemde kayışla motora bağlı bir marş jeneratörü ilk kalkış ve hızlanma anında motoru destekliyor ve fren anında bataryayı şarj ediyor. Bir diğer olasılık ise mHEV Plus. Bu sistemde 48 volt beslemeli marş jeneratörü aynı zamanda aksı hareket ettiriyor ve 48 volt batarya ile besleniyor. Bu sayede düşük güç gereksinimi olan sürüş koşullarında veya park ederken salt elektrik enerjisi ile yol almak mümkün olurken içten yanmalı motor devre dışı bırakılarak çok daha etkin bir süzülme fonksiyonu sunulabiliyor. Elektromotorun arka aksa sabitlenmiş olması salt elektrikli bir yapıyı da mümkün kılabiliyor.
Golf VIII’de kullanıma sunulan motorlar EA 221 Evo ailesine dayanıyor. Bu motor 1.5 litre hacimle zaten güncel ürün gamında kullanım buluyor. Daha küçük hacim, daha az silindir (1.0 litre üç silindir), optimize edilmiş yakıt verimliliği ve değişken türbin geometrisi gibi çözümler yakıt tüketimini düşürürken benzin partikül filtresi ise emisyonları düşürüyor. 160 HP güç ve 250 Nm tork değerine sahip 1.5 TGI motor yüksek çekiş gücüyle dikkat çekerken sürüş karakteristiği olarak dizel motoru da andırıyor.
Dizel motorlar üretim programında kalmaya devam edecek. 2,0 litre hacimli motorun 115 ila 240 HP arasında güç seçenekleri bulunuyor. Daha güçlü bir Golf arayışı içerisinde olanlar için 2.0 TFSI devreye giriyor. GTI’da 245 HP güç kullanıma sunan motor Performance edisyonunda 275 ve Golf R’da ise 320 HP güç üretiyor. Golf R, geniş hava girişlerine sahip daha agresif tasarımlı ön tamponuyla GTI versiyonlarından ayrışıyor. Daha önce olduğu gibi yeni nesilde de bir station ve bir de daha yüksek Alltrack versiyonu satışa sunulacak. Bu iki versiyon standart Golf’ten 5.0 cm daha uzun aks aralığına sahip olacak.
e-Golf yerine I.D.
Volkswagen elektrikli ürün gamı için yeni bir platform inşa ediyor. Bu platform modüler elektrikli platform (MEB) olarak kodlanırken, Volkswagen bu teknoloji için altı milyar Euro yatırım yaptı. Kulağa çok büyük bir rakam gibi gelebilir ancak markanın içten yanmalı motor teknolojilerine ilave 10 milyar Euro yatırdığı göz önüne alındığında elektrikli otomobil yatırımının ne kadar makul bir yatırım tutarı olduğu anlaşılıyor. Ayrıca MQB adındaki platform için de 15 milyar Euro yatırmıştı.
Bu denli büyük yatırım tutarları,eğer yüksek satış adetlerine ulaşırlarsa makul bir sürede kendini amorti ediyor ve kazanca dönüşmeye başlıyor. Diğer üreticiler var olan platformlara elektrikli teknik yapıyı entegre etme yoluna giderken VW’nin özgün bir platform için bu denli büyük bir yatırım yapıyor olması markanın yüksek satış adedi hedefiyle açıklanabilir. Aslında elektrikli otomobil için özgün bir platform kullanan tek üretici de değil. BMW de i3 ile bu formülü uygulayanlardan hem de oldukça yüksek maliyetli karbon kullanımıyla. BMW, VW gibi 2025 yılı için elektrikli otomobil payını yüzde 15 olarak öngörecek olsa, bu 400 bin lektrikli araç anlamına gelirdi. Volkswagen ise sadece VW markası ile 1 milyon hedefi ile yola çıkıyor. Bunun için ise sadece Çin’de pazar payı ile doğru orantılı olarak 600 bin adet satış gerçekleştiriyor olması gerekiyor. Söz konusu hırslı hedefleri tutturmak için ona uygun bir ürünle yola çıkmak gerekiyor. VW bu nedenle 2019 yılında Golf VIII satışa sunulduktan sonra ilk MEB platformuna sahip otomobilini lanse edecek: Bir kompakt sınıf elektrikli otomobil. I.D. Yani MQB platformu ile artık sunulmayacak olan e-Golf’ün yerine yollara çıkacak. Dahası I.D. modelinin kompakt sınıf boyutlarına karşın bir Passat kadar geniş bir yaşama alanı sunması öngörülüyor. Yine 2019 yılında Tesla’nın anavatanı ABD de dahil olmak üzere bir elektrikli crossover olan I.D. Crozz pazara sunulacak. MEB platformunda bataryalar araç zeminine gizlenirken motor arka kısımda yer alıyor. İsteğe bağlı olarak dört tekerlekten çekiş sistemi veya 375 HP’ye varan daha güçlü seçenekler de sunulacak. Teknik yapı birçok avantajı beraberinde getiriyor. Uzun aks aralığı ve kısa aks sonrası uzantılar kadar şaft tüneli de olmadığından iç mekân daha da büyüyor ve yaşama alanı daha optimum değerlendirilebiliyor. Büyük çaplı tekerlekler elektromotorun torkunu en iyi şekilde yola aktarıyor. Bu teknik yapı farklı segmentlerde elektrikli otomobil çözümleri sunacak. Volkswagen, MEB adındaki platform ve teknik yapı ile neler yapılabileceğini MEB platformuna sahip bir yarış otomobili ile efsanevi tırmanma etabı Pikes Peak’te gözler önüne serecek.
MEB platformundan sorumlu Christian Senger modüler teknik mimariye rağmen tamamen farklı sürüş karakteristikleri elde etmenin mümkün olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “I.D. olağan bir kompakt sınıf otomobil karakteri sergilerken daha büyük I.D. Crozz ise daha fazla yaşama alanı ve daha yüksek oturma pozisyonuyla daha fazla yol konforu vaat ediyor.” Ancak Senger’e göre yarının otomobili oturum konforuyla değil daha çok dijital yönüyle farkını ortaya koyacak: “Geleceğin otomobili işe giderken olası yol tıkanıklıklarından kaçınmak için alternatif yollar sunmakla kalmayıp gerekirse alternatif bir araç önerisi de getirecek.” Araştırmacı Müller-Pietralla da bu görüşle hemfikir. Dolayısıyla Volkswagen dijitalleşme konusuna çok büyük hassasiyet gösteriyor. Elektrikli otomobil yolda, geriye ise dijitalleşmeyi tamamlamak kalıyor.
Yazı: Gerd Stegmaier, Birgit Priemer
Bilgisayar çizimleri: Christian Schulte
Son yorumlar