Bir sonraki otomobilini alırken bir alt sınıfa inmeyi göz önüne alanlar sadece bütçeden tasarruf etmekle kalmayacak, aynı zamanda bir dizi ilave güzelliğin de keyfini sürebilecek. Audi Q3, BMW 3 Serisi, Mercedes C-Serisi ve Volvo S60’ın takipçileri güncel nesilde bir üst sınıftaki ağabeylerinin sunduğu özelliklerle çok şey vaat ediyor.
Audi Q3: Q5’ten daha fazla SUV
Evet, otomotiv sektöründeki genel eğilim hacim küçültmeden yana. Motor hacmini küçültmeye devam eden sektör diğer yandan ise bir modelin her yeni nesilde boyut ve donanım noktasında üstüne koymaya devam ediyor. Bu, yeni Q3 için de geçerli. Yeni Audi Q3, boyut olarak 4.19 metrelik kardeşi Q2’den uzaklaşırken, 4.66 metrelik ağabeyi Q5’e daha da yaklaşıyor. Uzunluğu 4.39 metre olan Q5, yeni nesilde 9.0 cm uzayarak 4.48 metre ulaşıyor. Hem de artışın neredeyse tamamı aks aralığından kaynaklanırken, bagaj kapağının ardında 50 litre daha büyük bir bagaj gizleniyor. Hal böyle olunca Q5’in iç hacim avantajı eskisi kadar belirgin ve önemli olamıyor.
İlginizi çekebilir
Yeni nesil Audi Q3, grubun yeni MQB adındaki modüler platformu üzerine yükseliyor. Yeni platformla birlikte motorun konumlandırma şekli de dahil olmak üzere birçok teknik avantaj beraberinde geliyor. Motor kaputunun altında dört silindirden fazlası sığmıyor. Dört tekerlekten çekiş sistemi, Torsen tipi diferansiyel yerine Haldex kavramayla çalışıyor. Ayrıca manuel şanzımana alternatif olarak tork konvertörlü değil tamamı çit kavramalı otomatik şanzımanlar devreye giriyor. Ekim ayındaki satış başlangıcında grubun farklı marka ve modellerinde de kullanılan ve güçleri 150 ila 252 HP arasında değişen içten yanmalı motorlar sunulacak. Benzinli motorlarda da artık partikül filtresi sunulurken, bu motorlar en güncel emisyon normu Euro 6d-Temp’i yerine getiriyor.
252 HP gücündeki 2.0 TFSI motor sık sık süzülme moduna geçebilmek için ikinci bir 12 Volt akü ile donatılmış durumda. 2019 yılı itibarıyla ise 24 Volt besleme kavşaklara veya trafik lambalarına yaklaşırken olduğu gibi otoyol veya kara yollarında da sistemin daha erken devreye girmesini sağlayacak. Bu sayede 100 km’de 0,5 litreye varan bir yakıt tasarrufu öngörülüyor. Daha da iyileştirilen aerodinamik yapı ve 150 kg daha hafif olan gövdenin de katkısıyla Q3’ün tüketim noktasında Q5’ten 1.0 lt/100 km kadar tutumlu olmacağı öngörülüyor. Üstelik daha da kıvrak sürüş özelliklerine sahip.
İsteğe bağlı olarak dijital kokpit sunuluyor
Audi’nin küçük SUV modeli, gövde büyüklüğü ve motor seçenekleri hariç diğer konularda ailenin diğer ve hatta en büyük SUV modeliyle aynı ortak özellikleri kullanıma sunuyor. Belirgin ve kuşakları kalın çamurluk ağızları, önden arkaya doğru yükselerek kalınlaşan güçlü bir omuz çizgisi ve krom kaplı heybetli bir ön ızgara heybetli ve gösterişli bir dış görünümü beraberinde getirirken, ileri-geri hareket eden kızaklı arka koltuklar ve katlanabilen arka koltuk sırtlıkları fonksiyonelliği destekliyor. Bunun dışında head-up display ve A6/A7 örneğinde olduğu gibi Audi’nin en güncel multimedya teknolojisi de devreye giriyor. Kullanıma sunulan multimedya teknolojisi, donanım seviyesi ve tercih edilen opsiyona bağlı olarak değişkenlik gösteriyor.
Tıpkı farlar gibi… Giriş seviyesinde H7 ampuller standart olarak sunulurken, LED ve hatta Matrix farlar kadar uyarlanabilir farlar da isteğe bağlı olarak sunuluyor. Sonuç olarak Q5’e has donanımlar olan V6 silindirli motorlar veya havalı süspansiyondan taviz vermeye hazır olanların cebinde Almanya fiyatıyla aşağı yukarı 6000 Euro kalabiliyor.
Mercedes CLA: C-Serisi’nden daha şık
Almanya’nın en çok satan otomobilleri listesinde 2017 yılında dördüncü sırada olan W205 gövde kodlu C‑Serisi, dördüncü üretim yılında hâlâ çok seviliyor. Araç o kadar iyi ki, makyaj için mühendis ve tasarımcılara çok da bir şey kalmamış. Temmuz ayında yollara çıkmaya hazırlanan makyajlı C‑Serisi’nde birkaç görsel dokunuş, yeni dört silindirli motorlar ve tamamen yeni bir bilgi ve eğlence sistemi paketi devreye girecek. C‑Serisi, yenilenen haliyle 2021 yılında satışa sunulacak olan yeni nesil yollara çıkıncaya kadar böyle idare edecek.
Ancak bu tarihten iki yıl kadar önce ikinci nesil CLA yollara çıkacak. Üstelik yeni nesil CLA artık daha fazla genç kullanıcı kitlesine hitap eden bir yapıya sahip olacak. Bunun için sadece tasarım değil kapsamlı bağlanabilirlik özellikleri de donanıma dahil ediliyor. Kullanıcı ana ekranı, tıpkı bir akıllı telefonda olduğu gibi sürükleme ve tıklama mantığıyla kullanabilecek.
Teknik mimari olarak A-Serisi’nin platformu devreye giriyor. Bu ise dört kapılı coupe için 3.0 cm daha fazla diz mesafesi anlamına geliyor. Ayrıca aracın genişliği de artıyor. Böylece özellikle arka koltuk yolcularına sunulan yaşama alanı önemli oranda artabiliyor. Hatta uzunluğu 10 cm kadar artıyor. Böylece CLA’nın uzunluğu 4.69 metre uzunluğa sahip olan C‑Serisi’ni de aşıyor. Ancak bu yaşama alanının daha da geniş olması anlamına gelmiyor. Boyut artışı dinamik ve heyecan uyandıran dış tasarımdan kaynaklanıyor.
Heyecan uyandıran tasarım
Güncel CLA, biraz zorlama ve hatta sıkıştırılmış bir CLS gibi görünürken, yeni nesil son derece özgün ve dinamik tasarım detaylarına sahip olacak ve bunula birlikte Mercedes’in en güncel tasarım diline sadık bir yapı sergileyecek. Bu, abartıdan uzak yüzeylerle hayata geçirilen şıklık anlamına geliyor. Coupe formuna vurgu yapmak üzere yay şeklinde gergin bir tavan çizgisi ve omuz çizgisi devreye giriyor. A-Serisi’nden belirgin bir şekilde ayrışmak için özel donanımlar ve renkler de sunuluyor. Doğal olarak iç mekânda da özgün malzeme ve kaplamalar mevcut olacak. Ancak ön konsolu domine eden geniş ekran kadar motor ve teknik yapı da A-Serisi ile ortak. Yani altı ve sekiz silindirli motorlar C‑Serisi’nde kullanım buluyor. Dolayısıyla CLA’da 116 HP gücündeki 180 d ile başlayan güç alternatifleri 400 HP gücündeki AMG 50’ye kadar uzanıyor. Motorlar kaputun altına enlemesine yerleştirilirken, Renault işbirliğinin ürünü olan baz dört silindirli motor, öncüsüne oranla yüzde 15 daha tutumlu olma iddiasında. Üstelik C‑Serisi’ne oranla birkaç bin Euro daha uygun.
Yani C‑Serisi için zor zamanlar başlıyor. Ne de olsa küçük kardeş; nitelikleri, yaşama alanı genişliği ve bağlanabilirlik donanımlarıyla ağabeyine çok daha fazla yaklaşıyor.
BMW 3 Serisi: 5 Serisi’den daha dinamik
Şimdi burada; 3 Serisi’nin henüz kompakt boyut ve ağırlık barajında olduğu ama buna karşın kuvvetli altı silindirli motorlarla kombine edildiği ve sınırlı yol konforu sunduğu geçmişe bir yolculuk yapacak değiliz. Sedan ve station gövde tipiyle üretilen ve 2012 yılından bu yana altıncı nesil olarak satışa sunulan 3 Serisi; geniş bir yaşama alanı, aile kullanımına yönelik fonksiyonellik, gelişmiş bilgi ve eğlence sistemi ile yüksek verimlilik seviyesine sahip motorları tek bir paket olarak kullanıma sunuyor. Güncel nesil dördüncü üretim yılında, yani 2016 yılında markanın en çok satan modeli olmaktan çıktı ve 1 Serisi, 5 Serisi ve 2 Serisi’nin ardından markanın en çok satan dördüncü modeli olabildi. Ancak 3 Serisi, sürüş dinamizmi ile yol konforu arasındaki ideal denge sayesinde hâlâ karşılaştırmalarda en iyi dereceyi yapmaya devam ediyor.
İşin güzel yanı 2019 yılında yollara çıkması planlanan yeni nesil, tüm kriterlerde üstüne koyma iddiasıyla geliyor. Yeni nesil 3 Serisi, özellikle bağlanabilirlik konusunda dev bir adım atacak. Geleneksel tarzdaki kokpiti, büyük oranda kişiselleştirme imkânı sunan bir ekran dolduracak. Aracın kullanım ömrü boyunca her türlü yazılım güncellemeleri havadan yapılabilecek. Ayrıca 60 km/s’ye kadar hızlarda çalışan bir dur-kalk trafik yardımcısı, daha fazla bilgiyi gösteren büyük bir head-up display ve otomatik park yardımcısı gibi donanımlar hayatı daha da kolaylaştırmayı hedefliyor.
Karbon yok, hafif yapı var
Buraya kadar her şey iyi güzel de, safkan sürüş keyfi nerede? Üstelik boyut artmaya devam ediyor. Uzunluğu 4.63 metreden 4.70 metreye çıkan yeni 3 Serisi, markaya göre gerek öncüsünden gerekse de 5 Serisi’nden daha dinamik ve atak sürüş özellikleri sunacak. Zaten çift çapraz sevk çubuklu ön aks, beş kollu arka aks ve isteğe bağlı olarak sunulan salınım dengeleyicisine sahip adaptif süspansiyon, ağabey 5 Serisi’nden transfer ediliyor. Sürüş dinamikleri ise araca özel ince ayarlar ve daha kompakt boyutların getirisi olan ağırlık avantajı beraberinde getiriyor. Tabii ki yüksek dayanımlı alaşım çelik kullanımının payı da büyük. Her ne kadar yeni nesille birlikte çok daha kapsamlı bir donanıma kavuşuyor olsa da yeni 3 Serisi, eşdeğer motor ve donanım seviyesine sahip bir 5 Serisi’ne kıyasla 120 kg kadar daha hafif olacak. Yani “daha da geniş bir yaşama alanı olmadan da olur” diyenler için daha kıvrak ve atak bir otomobile, Almanya fiyatıyla 9000 Euro daha uygun bir fiyat etiketiyle sahip olmak mümkün.
Volvo s60: S90’dan daha verimli
Büyüklük göreceli bir kavram. Amerika pazarı için 4.96 metre uzunluğu ile S90 yeterince büyük ama Çin için 12 cm daha uzun ‘L’ versiyonu ancak yeterli oluyor. Avrupalı ise bir tık daha küçük bir otomobili yeterince büyük kabul ediyor. 2010 yılında yollara çıkan güncel S60, Ford çatısı altında geliştirilen ve Mondeo ile aynı platforma sahip olan son Volvo modeli olma özelliğine sahip ve birçok açıdan artık günümüzün beklentilerini karşılayamıyor. Sadece bilgi ve eğlence sistemi değil, güvenlik donanımı, sürüş dinamikleri ve yaşama alanı noktasında da birçok zayıflık gösteriyor.
Bu durum yıl sonuna doğru değişecek. Ailenin station wagon versiyonu V60’ın ardından S60 da Volvo’nun geliştirdiği SPA platformu ile yollara çıkmaya başlayacak. 4.76 metre ile öncüsünden 12 cm kadar daha uzun olacak. Aks aralığı ise 2.78 metreden 2.87 metreye uzarken, Volvo’nun amiral gemisinden sadece 7.0 cm daha kısa. Aks aralığı ve toplam uzunluktaki artış sadece arka koltuk yaşama alanına katkı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda daha büyük bir yükleme alanını beraberinde getiriyor. Güncel nesilde 380 litre olan bagaj hacmi yeni nesilde 440 litreye çıkıyor. Ayrıca arka cam ve tavan çizgisi eğimi güncel nesil ile kıyaslandığında daha geç düşmeye başlıyor. Böylece arka koltuk yolcularına daha ferah bir oturum sunulabiliyor.
İki farklı hibrit versiyonu var
Bunun dışında yeni S60, gerek tasarım, gerekse de teknik alt yapıda büyük oranda ağabeyi S90’dan yararlanıyor. Buna 2.0 litre hacimli dört silindirli motor seçenekleri de dahil. Benzinlilerin güç seçenekleri 190 HP gücündeki T4 ile başlıyor ve 310 HP gücündeki T6’ya kadar uzanıyor. Dizel cephesinde giriş seviyesini 150 HP gücündeki D3 yaparken, ürün gamının tepe noktasını 235 HP gücündeki D5 oluşturuyor. Volvo ayrıca iki adet de hibrit seçenek sunuyor. İkisi de plug-in hibrit. Elektromotor desteğiyle elde edilen 340 HP ve 380 HP gücündeki alternatifler, 50 km’ye kadar salt elektrikli sürüş sunabiliyor.
Buraya kadar her şey iyi de Volvo kendini nerede konumlandırıyor? Yani ürünü hangi özellikle öne çıkıyor? Sürüş dinamikleri mi? Bu, pek de olası görünmüyor. Sonuç olarak sürüş dinamikleri ve sürüş keyfi kalesini BMW tam anlamıyla fethetmiş durumda. Tamam, S60 ağabeyi S90’dan daha hafif ve daha kıvrak olabilir ama BMW’ye kafa tutması pek olası değil. Bu arada S90 Çin’de üretilerek tüm dünyaya yollanırken, İsveç’teki fabrikada üretilecek olan S60, öz İsveçli olarak dünya yollarına çıkacak.
Yazı: Bernd Stegemann
Fotoğraf: Gudio ten Brink – SB-Medien (3)
Bilgisayar çizimleri: Christian Schulte
Son yorumlar