Üretimine 1973 yılında başlanan ilk nesil 911 Carrera RS’den sadece 1580 adet inmiş Porsche üretim bandından. Birçoğu rallilerde ve pistlerde yarışmış. Sadece iki yıl üretilmiş ve 1974’de üretimi sonlandırılmış. Oysa, çok az bilinen bir gerçek vardır ki, o da şu; 1972 yılında da 911 Carrera RS üretilmişti, sadece 500 adet. Peki literatürde bu otomobil neden 1973 model olarak geçer, neden 72’deki Carrera RS’lerden kimsenin haberi yoktur? İşte geldik, hem bu sorunun, hem de misafirimiz olan 911’in neden özelin de özeli olduğu sorularının cevaplarına.
Carrera RS’in hedef kitlesi, caddelerde gazlamak isteyen zenginler değildi. Esasında o, yarışmak için geliştirildi. RS’in açılımı olan “Renn Sport” bu durumu vurguluyor zaten. O yıllardaki FIA kuralları gereği, bir otomobilin en üst yarış sınıfı olan Grup 4 kategorisinde yarışabilmesi için, en az 500 adet üretilmesi gerekiyordu. Yani, Porsche’nin Carrera RS’i 1973 sezonuna yetiştirebilmesi için, 1972 yılı sonuna kadar 500 adet Renn Sport üretmesi şarttı…
Porsche gibi pistlerde tarih yazmış bir markanın yeni yarışçısının, son teknoloji ile donatılması asla şaşırtıcı olmamıştır. Carrera RS için de aynı durum söz konusuydu elbette. O yıllarda yakıt enjeksiyon sistemi çok yeni bir teknolojiydi. Hatta elektronik püskürtmeli enjeksiyon sistemleri bile pek yoktu ortalıkta. “Mekanik enjeksiyon” tabir edilen, elektronik kontrollü, karbüratöre benzeyen bir yakıt besleme sistemi vardı. Porsche de, o zamanki son teknoloji ürünü, meşhur Kugelfischer marka mekanik enjeksiyon sistemini, 1973 model Carrera RS’de kullanmayı planlıyordu. Ancak homologasyon sınırı olan 500’e ulaşmak için üretilmesi gereken otomobillerin, mümkün olduğu kadar düşük maliyet ile bitirilmesi gerekliydi. İşte tam bu noktada Porsche mühendisleri hem maliyetleri düşürecek hem de rakiplerini şaşırtacak bir uyanıklık yaptı. Ve 1972’de üretilen birinci seri Carrera RS’lerde ellerindeki tüm kozları oynamayıp, bir kısmını 1973’e saklamaya karar verdiler. Bu kozlardan biri de besleme sistemiydi. Mekanik enjeksiyon yerine, dört adet 40’lık Weber karbüratör ile beslenen 1972 model 911 Carrera RS’ler, yine de mekanik enjektörlü ikinci seri ile aynı gücü üretiyordu: 210 HP. Enjeksiyon yerine karbüratör olması, harmonik Porsche sesini sevenler için, akustik açıdan tercih nedeni olurken, mekanik enjeksiyonun yavaş gaz tepkilerinin karbüratörde görülmemesi de, sonradan ayrı bir tartışma konusu olmuştu. Enjeksiyon gibi birkaç numarayı daha 1972’de gizleyen Porsche mühendisleri, homologasyon için üretilen ilk 500 otomobili hem ucuza mal etmiş, hem de esas Carrera RS’i rakiplerinden saklamışlardı. Çünkü 72 model bu 500 adet Carrera RS’in neredeyse hepsi pist ve ralli takımlarına satılmış, caddelerde pek görünmemiş, hatta otomobilin doğum tarihi bile 1973 yılı olarak gösterilmişti.
İlginizi çekebilir
İşte bu yüzden, bu ayki misafirimiz özelin de özeli. Çünkü bu 911 Carrera RS, 1972’de 500 tane üretilen karbüratörlü RS’lerden bir tanesi.
İsmini Porsche’nin kendi sınıfında zaferler kazandığı, Meksika’daki Carrera Panamericana yarışlarından alan Carrera RS, 2687 cc hacmindeki boxer 6 motorundan 210 HP güç alıyor. Genlerini pistlerden ve etaplardan aldığı için, hafif olmak zorunda ve gerçekten de hafif: 1075 kg.. Kompakt yapısı bu kadar hafif olmasına izin veriyor ama enteresan, hatta bazıları tarafından ‘yanlış’ olarak nitelenen bir tasarımı var. Motor arka tekerleklerin arkasında, şanzıman ve diferansiyel ise arka tekerleklerin üzerindeler. Fizik kurallarına göre çuvallaması gerekirken, hayret verici kararlılıkta bir kullanımı var Carrera RS’in. Ağırlık arkada olduğu için, direksiyon fazlasıyla hafif bir izlenim veriyor. Güncel 911’ler gibi keskin bir direksiyon hissi yok, alışmanız lazım bu huyuna. “Bu viraja giremeyecek herhalde” diyorsunuz bazen ama direksiyonu biraz daha çevirince kafadan kaymak yerine, doğru cevabı veriyor size. Carrera RS’e özel geliştirilen süspansiyonun rolü büyük tabii bunda. Standart 911’lerden daha sert amortisörler. Ama yine hayret verici şekilde, son model bir Golf kadar konforlu bir sürüşü var. Yol şartlarını hissettiriyor, fakat size yansıtmıyor Carrera RS. Asfalttaki en minik çatlaktan bile haberiniz oluyor ama bu haberi size oturduğunuz koltuk değil, tuttuğunuz direksiyon veriyor. Sürüşünüzü buna göre ayarlayabiliyorsunuz. Amortisörler sert demişken, buna rağmen çok enteresan ve tahmin ettiğiniz üzere yine hayret verici- şekilde dikey ağırlık transferi yapabiliyor Carrera RS. Gaza yüklendiğinizde arkasının yere bastığını çok net şekilde hissedebiliyorsunuz. Frende ise tam tersine, öne eğilip selam veriyor. Bu da gazlarken müthiş bir traksiyon, frende ise harika bir tutunma ve kontrol sağlıyor. Gaza basınca patinaj yapmıyor, frene basınca tekerlekler kilitlenmiyor. Üstelik, ön-arka arasında bu kadar net ağırlık transferi yapabilmesine rağmen, virajlarda yana yatmıyor, ve bu otomobil 43 yaşında… Her yarış sürücüsünün hayalindeki süspansiyon ayarına sahip Carrera RS.
Ama tabii, sonuçta o bir eski tüfek, her şey öyle güllük gülistanlık değil. Onu sadece bir vasıta olarak günlük hayatınızda kullanabilirsiniz. Tipinden Porsche olduğunu herkes anlayabilir ama Le Mans’da yarışmaya yetkisi olan bir Porsche olduğunu kimse anlayamayacaktır. Lakin onu performanslı kullanacaksanız şanzıman ile baştan anlaşmanız lazım. Arkada sizden epey uzakta duran şanzıman, yarış pistlerinde görev yapan arkadaşlarını aratmıyor: Kemikli… Ve sadece güçlü değil, uzun kollara da ihtiyacınız var. Çünkü her arkadan şanzımanlı otomobil gibi Carrera RS’in de vites yolları uzun. O kadar uzun ki, o yollarda kaybolup, ‘aradığınız vitese şu an ulaşılamıyor’ diye uyarı almanız işten değil. Sürüş pozisyonunuzu ve koltuğunuzu, pedallara ve direksiyona göre ayarlarsınız ya hani… Carrera RS’de direksiyona ve vitese göre ayarlayın. Dik duran pedallar, çok hassas ve sportif kullanıma uygun. Frenleri masalsı… İsterseniz trafikte dolaşırken yumuşak frenler yapabiliyorsunuz ama gazlayıp sonra bir viraja girecekseniz, meşhur Porsche freni ne demekmiş anlıyorsunuz… Yavaşlamak ne kelime, adeta demir atıyor! Ünlü boxer’ın karakterine gelince… Şanzıman oranlarının müthiş uyumu ve hafif olmasının da etkisiyle, motorun ürettiği tork, alt devirlerde gayet yeterli oluyor. Şehir içinde, ara sokaklarda, trafikte, 1500-2000 devirlerde bir Polo TDI gibi gezebiliyorsunuz. Gürültü istemezseniz tatlı tatlı mırıldıyor boxer. Yok eğer hızlanmak, biraz ses duymak, eğlenmek isterseniz de, hiç ikiletmiyor.
4000 devri çabukça atlatıp, sonrasında şapkadan tavşanı çıkartıyor Carrera RS. hatta 210 gibi değil de, 300 HP efekti veriyor. Sesin nasıl bir şey olduğunu anlamak için, youtube’da ‘Carrera RS’i aratıp, dinlemeniz lazım. Standart 911’lere veya bugünün 4S’lerine filan hiç benzemiyor, gazlarken ayrı, kompresyonda ayrı iki farklı çığlık atıyor üst devirlerde.
Bu arada, bir spor otomobil için çok önemli bir konu: Koltuk performansı… Klasik otomobillerin kanayan yarasıdır koltuklar. Ya rahatsızdırlar ya da sizi tutamazlar gazlarken. Recaro koltuklara bayıldım. Eğlenceli kullanımlarda sizi hiçbir yere bırakmıyor, sakin kullanımda ise oldukça konforlular.
Hayatımın en eğlenceli sürüşlerinden birini bitirmek üzere, 911 Carrera RS’i, sahibi Kemal Gamgam’ın otoparkına geri götürüyorum. Porsche’yi stop edip, anahtarları ona uzatırken, garajdaki diğer mücevherleri sizlerle tanıştırmak için de söz alıyorum. Önümüzdeki ay bir ralli fenomenini kullanmanın ne demek olduğunu anlatmaya çalışacağım sizlere.
Yazı: Aras Dinçer
Fotoğraf: Savaş Yılmaz
Son yorumlar