Dört farklı marka, farklı sınıflar, farklı fiyatlar… Ortak noktaları ne olabilir? Yoldan geçen birine sorsanız, bir Mercedes ile Dacia’nın aynı civataya sahip olmasına bile inanamaz. Ama durum böyle değil, bu dört araç da 1.5 lt’lik dCi motor tarafından hareket kazanıyor…
Daha üç-dört yaşındayken bile motor seslerinden akrabalarımın otomobillerini tanırmışım. Dede enen geldi dermişim mesela hiç dönüp bakmadan Nasıl bir otomobil manyağı olduğumu anlatmak istemiyorum. Şimdiki çocukların bun yapmakta çok zorlanacağına eminim. Diyelim ki amcanızın bir Kangoo’su var. Arkanızdan bir araç geliyor ve dizel tıkırtısından Renault olduğunu anlıyorsunuz fakat bir bakıyorsunuz ki, yanınızdan bir Mercedes A-Serisi geçiyor. Peugeot sanırken Volvo’yla (gerçi artık 1.6 lt dizel kullanmıyorlar) da karşılaşabilirsiniz.
İlginizi çekebilir
Tabii ki çocuk olduğum dönemde de bir motor farklı marka araçların kaputunun altında yer alabiliyordu ama şimdiki kadar sık değildi. Otomotiv endüstrisine baktığınızda aslında eskisi kadar çok motorla karşılaşmıyorsunuz. TSI’lar, TDI’lar, HDi’lar, dCi’lar, Multijet’ler farklı otomobillerde karşımıza çıkıyor. Yeri geliyor bir ticari araç ile bir premium otomobil aynı güç ünitesine sahip olabiliyor. Eskiden insanlarda marka tutkusu vardı ve o markanın ürünleri, teknolojisiyle övünülürdü. Şimdi Mazda temelli, Fiat motorlu bir cabrio’ya binip, Cupra sürücüsünün performansıyla övündüğü bir motoru sıradan bir aile sedanında da görebiliyoruz. Kimin eli kimin cebinde belli değil. İnsanlar otomobil konuşurken övünemiyor bile. Diğer yandan maliyetlerin düşmesi nedeniyle daha üst sınıf otomobillere de binebiliyoruz. Kısaca yeni düzenin artıları da var eksileri de. Duygunun azaldığı ise bir gerçek.
Geçtiğimiz ayki toplantımızda 1.5 dCi motorlu otomobilleri bir araya getirelim fikri çıktı ortaya. Hakikaten de iyi oldu çünkü bu motor o kadar farklı marka ve modelin kaputunun altında ki, Renault otomobil üretmeyi bırakıp sadece bu motoru satsa daha fazla para kazanabilir. İşin abartısı bir yana, 1.5 lt’lik dCi motor aslında yeni bir ünite de değil. Sekiz supaplı ve tek eksantrikli yapısıyla yaşını belli ediyor. Diğer yandan yıllar içinde başarıyla revize edildi ve hâlâ performans ve ekonomi beklentilerini başarıyla karşılıyor.
K9K koduyla tanınan 1461 cc’lik bu motorun mazisi 2001 yılına kadar geriliyor. 65’ten 110 HP’ye kadar çeşitli güç seviyelerinde üretilen 1.5 lt dCi, günümüze kadar 10 milyonun üstünde araca monte edildi. Zaman içinde Euro3’ten Euro6’ya kadar geliştirilen motor, güçlü versiyonlarda değişken geometrili turboya sahip. Euro5 sürümünde yakıt enjeksiyon sistemi Delphi’den Bosch’a geçiş yapan bu motor, çeşitli versiyonlarda 160 ila 260 Nm aralığında tork sunuyor. Tabii 2001’den beri yapılan geliştirmelerle sürtünmesi azaltılan ve verimi artırılan motorun sesi bile zamanla üç desibel azaltılmış.
Bursa’nın yanında Hindistan ve İspanya gibi ülkelerde de üretilen 1.5 dCi motorlu dört otomobilimizi Dacia Duster, Mercedes CLA, Renault Megane Sedan ve Nissan Pulsar oluşturuyor. Bunlar dışında Suzuki Jimny’den Nissan Micra’ya, Mercedes A-Serisi’nden Renault Captur’e kadar o kadar çok araçta yer aldı ki, bir efsane haline geldiğini söylemek yanlış olmaz.
Peki, bu motoru bu kadar başarılı kılan ne? Fiat’ın 1.3 lt’lik Multijet’lerinin ne kadar dayanıklı olduğunu biliyoruz. Ya da benzer hacimde oldukça performanslı dizeller de var. Bence 1.5 dCi’ı bu kadar ünlü yapan her nesilde az yakıt tüketiyor olması. Kendi adıma bu motoru dört ileri konvansiyonel otomatik şanzımanlı eski nesil Megane’da bile kullandım yine de çok az yakıyordu. İster bir ticari araçta isterse de bir SUV’da kullanılsın, 1.5 dCi’ı müsrif yapmak çok zor.
Test araçlarımıza bakarsak, Dacia Duster’da 110 HP güç ve 260 Nm tork üreten 1.5 dCi, ortalama olarak 4.4 lt/100 km’yle yetiniyor. 0-100 km/s hızlanması 11.8 sn olan Duster 1.5 dCi, 169 km/s maksimum hıza ulaşıyor. Ayrıca Duster ailesinde 90 HP güç ve 200 Nm tork sunan bir seçenek de mevcut. Duster’ın EDC şanzımanlı versiyonundaki tork değeri ise 250 Nm. Mercedes CLA’ya geçtiğimizde 180 d modelinde de K9K’ya rastlıyoruz. Yine 110 HP güç (Mercedes 109 olduğunu iddia ediyor) 260 Nm tork sunan versiyonun yer aldığı CLA, altı ileri manuel ve yedi ileri çift kavramalı otomatik şanzımanla satılıyor. 7G-DCT şanzımanla 11.9 sn’de 0-100 km/s hızlanmasını tamamlayan CLA 180 d, 205 km/s maksimum hıza ulaşıyor ve ortalama tüketimi de 3.8 lt/100 km’ye kadar iniyor. Mercedes-Benz’in bu motor üstünde çalıştığını ve otomobillerine uygun hale getirdiğini hatırlatmak gerekli. Gerçekten de 1.5 dCi, CLA üstünde daha akıcı hissettiriyor. Daha sessiz olması da otomobilin genel yapısından kaynaklanıyor. Nissan Pulsar’da sadece manuel şanzımana sahip olan 1.5 dCi, yine 110 HP güç ve 260 Nm tork üreten versiyonuyla karşımızda. 190 km/s maksimum hız, 11.5 sn 0-100 km/s hızlanma ve 3.6 lt/100 km’lik ortalama tüketim değeri, bu motorun hâlâ eskimediğini ispatlıyor. Kendi evinde yani Renault Megane Sedan üstünde de başarılı işler çıkaran K9K, Megane’da 90 ve 110 HP’lik iki seçeneğe sahip. 110 HP’lik modelde EDC çift kavramalı otomatik şanzıman da tercih edilebiliyor. 190 km/s maksimum hız, 12.5 sn 0-100 km/s hızlanma ve 3.8 lt/100 km ortalama tüketim ise Megane 1.5 dCi 110 EDC’nin değerleri…
Yazı : Mert Yılmaz
Fotoğraf : Alp Emre Göksel
Son yorumlar