Bazı projelerde, abartılı özgüvenin engelleri de beraberinde getirebileceği Apple için geçerli değilmiş gibi duruyor. Apple’daki bir yönetici, Carplay Projesi kapsamında işbirliği yaptıkları Mercedes’teki mevkidaşına “Biliyor musunuz, biz Apple’ız. Siz sadece Mercedes’siniz” gibi özgüvenin en uç sınırlarında dolaşan bir cümle kurmuş. Mercedes, buna rağmen Apple ile işbirliğinin devam etmesi konusunda bir sorun yaşamıyor. Çünkü Apple, dün olduğu gibi bugün de bilişim ürünlerinin açık ara premium üreticisi olmayı sürdürüyor. İşe satış adetleri dahil edildiğindeyse Samsung gibi markalar çok daha üst seviyede yer alıyor.
Ayrıca; Apple’ın sahip olduğu nakit rezervine muhtemelen ikinci bir şirket sahip değil. Sihirli elmanın kasasında bugün yaklaşık 200 Milyar Dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu para, Apple dünyasına, otomobil gibi markanın şimdiye kadar tanımadığı yeni bir eleman katmak için yeterince iyi ve güven veren bir neden gibi duruyor. Kendi işletim sistemini yabancı bir elektronik mimarisine adapte etmek gibi farklı otomobil üreticileriyle yapılan yarım-yamalak deneylerin sonu geliyor. Apple’da hedef tam entegrasyon.
Şimdiye kadar sadece vasat denemeler
İlginizi çekebilir
Mercedes ve Ferrari’de sunulan sistemler mevcut Apple ürünlerini kullananlar tarafından tam olarak kabul görmediler. Peki sorun nerede? Apple’ın yüksek egosu yine karşımıza çıkıyor: Amerikalılar sahip olduklarının tamamını işbirliği yaptıkları firmalarla paylaşmıyorlar ki, otomobil üreticisi tam bir entegrasyon sağlayamasın. Otomobil üreticileri de toplanan verilerin Apple tarafından bilinmesini istemiyor. Apple, emin adımlarla atağa geçmeye hazır.
Peki, kendini ispatlamış otomobil üreticileri için korkudan titreme zamanı geldi mi? Hayır, açık ve net bir biçimde hayır! Apple’ın baştan sona kendi gücüyle geliştirdiği bir otomobili 2020 gibi yakın bir gelecekte yollara çıkartmak gibi bir planı yok.
Amerikalı marka, bunun yerine sektörün uzmanlarını kadrosuna katıyor. Mercedes’in Kuzey Amerika Ar-Ge bölümünün başkanı ve CEO’su olan Johann Jungwirth de bu isimlerden biri. Amerika’da JJ olarak çağrılan Jungwirth, Mercedes’in yeni kumanda konseptleri, bilgi-eğlence sistemleri, telematik ve otonom sürüş gibi ileri teknolojilerinin tamamına hakim. Apple, JJ’e ilk hamlesini yaptığında, Mercedes kendisine hem terfi hem de Sindelfingen’deki tasarım stüdyosuna geçiş imkânı sundu. Jungwirth’in bu son teklifi kabul etmesine kesin gözüyle bakılırken, Apple son bir hamlede daha bulunup, bilişim uzmanını otomobil projesinde sistem mühendisliği bölümünün direktörlüğüne getirdi.
Apple alışverişte
Apple, bir otomobilin nasıl geliştirildiğini anlamak için bu günlerde Magna International ile sıkı temaslarda bulunuyor. Magna, otomotiv endüstrisinde tedarikçilerin yıldızı konumunda ve neredeyse tüm üreticilerle işbirliği yapıyor. Avusturya, Graz’da bulunan tesislerde farklı markalara üretim de yapılırken, Magna fikir aşamasından satış sonrasına kadar bir otomobilin yaşadığı neredeyse tüm süreçlere hakim. Apple’ın en başta bahsettiğimiz kendine aşırı güvenine rağmen bu aralar BMW ile sıkı görüşmelerin de sürdüğü söyleniyor. BMW, Apple için herşeyden öne “i” modelleriyle ilgi çekici bir iş ortağı olmaya aday. BMW’den üst düzey bir yönetici Apple’ın BMW’nin “i” hamlesini çok cesur bir adım olarak gördüğünü söylüyor. Alanlarında birer dev olan iki şirket de son dönemde işbirliğini daha ciddiye almış durumda. Henüz imzalanmış veya sözü alınmış bir durum olmasa da görüşmeler son hız devam ediyor. Bununla birlikte Apple’ın Mercedes ile başladığı görüşmeler birkaç ay önce sonuçsuz bir şekilde sona erdiğini belirtmemiz gerekiyor.
Peki, böyle bir senaryo nasıl görünürdü? Apple, kendi sisteminin otomobilin geliştirilme aşamasından itibaren entegre olmasını istiyor. Araç sahibi, Apple üretimi olan telefon, saat, tablet, dizüstü ve bilgisayarını birbiriyle eşleştirip iletişim kurmalarını zaten bugün de sağlayabiliyor. İşin devrimsel yönünü bu diziye artık otomobilin de eklenebilecek olması.
Elmanın çekim gücü
BMW, i modellerinin sağladığı imaj artısından faydalanıyor ve otomotivde bilgi-eğlence sektöründeki lider ve öncü pozisyonunu devam ettirmek istiyor. Revize edilmiş bir i3; markayı, şimdiye kadar bu tür otomobillerle ilgilenmemiş olan bir kitleye de taşıyabilir. Yani motor kaputunun üzerinde dönen pervane yerine elma logolu bir i3’ten mi bahsediyoruz? Yenilikçi elektrikli otomobil, Apple’ın felsefesiyle büyük bir uyum sağlıyor: Hepsinden farklı, eski usule karşı sorumluluğu olmayan aksine geleceğe yönelen, şehirli, değerli ve elbette pahalı! Satış ağını mevcut Apple Store’lar üstlenebilirken, satış sonrası hizmetler için bölgedeki BMW noktaları sorumlu olabilir. Nasıl, kulağa basit mi geliyor? Bu çözüm, Apple için daha çekici olabilir. Sonuçta çok ama çok şişkin bir kasası olsa da, sıfırdan bir satış ve satış sonrası hizmetler şebekesi kurmak hiç de kolay bir iş değil.
Kim kimin kartlarına bakacak?
BMW ve Apple arasında birkaç sorunun cevabının bulunması gerekiyor. Özellikle de birinin: Kim, kime ne kadar izin verecek. Apple’ın iOS işletim sisteminin tam olarak i3’e uygulanabilmesi için BMW, motor ve batarya yazılımını Apple’ın kullanımına açmak zorunda kalabilir. Tamamını olmasa da en azından önemli bir kısmını. Eğer satış sonrası hizmeti BMW verecekse, teknik personelin yoğun bir iOS eğitiminden geçmesi kaçınılmaz olacak.
İşin pazarlama kısmında da benzer zorluklarla karşılaşılabilir. BMW, Apple’ın imajından fayda sağlamak isteyecektir. Peki ya tam tersi olursa? İşte burada Kaliforniyalı Apple’ın en başta söylediğimiz aşırı özgüveni tekrar karşımıza çıkıyor: “Biliyorsunuz biz Apple’ız. Sizse sadece…”
Son yorumlar