İsveçli üretici yeni XC60 ile tekrar premium kompakt SUV liginde elini masaya vurmak istiyor. Yeni XC60, ağabeyi XC90’ın sunmuş olduğu her şeyi bir alt sınıfa taşımayı hedefliyor. Aynı ligde Jaguar F-Pace de taze bir oyuncu olarak sahaya çıkıyor. Bu gençlerin çok fazla cesarete kapılmaması için Mercedes GLC ve Porsche Macan karşılarında dimdik duruyor. Karşılaştırmada 235 HP ve üzeri dizeller kozunu paylaşıyor.
Dizel mi? Çevre düşmanı dizel SUV’lar mı? Hem de karşılaştırmalı test mi? Evet, sevgili okurlar. Aynen öyle ancak bu dizel SUV’ların çevre düşmanı olduğu doğru değil. Karşılaştırma için bir araya getirdiğimiz bu dörtlü, dizel emisyon gazı arıtması konusunda modern teknolojinin en yeni teknolojilerinden yararlanıyor ve Euro6 emisyon normunu yerine getiriyor. AdBlue enjeksiyonu ve oldukça büyük birer depo her birinde de standart olarak sunuluyor.
İlginizi çekebilir
Karşılaştırmak için premium sınıftan dört adet SUV modeli bir araya getirdik. Her biri de kendini özel konumlandıran üreticiye ait: Jaguar, Mercedes, Porsche ve Volvo. Söz konusu markaların ürünlerini kullananların toplum içerisinde bir statü endişesi kalmıyor. Doğal olarak bunlar uygun fiyatlı ürünler değil. Çok daha uygun fiyatlı ürünler söz konusu. Üstelik çok daha geniş bir yaşam alanı sunuyorlar. İşin esprisi de tam bu noktada devreye giriyor. Daha fazla para ödeyerek daha az otomobil alacak imkâna sahip olmak. Üstelik belki de hiç kullanılmayacak opsiyonlar için de ayrıca küçük bir servet ödeyebilmek. Ancak işin maddi boyutuna geçmeden bu gösterişli SUV’ları mercek altına alalım.
Volvo ve sürüş keyfi
Volvo ve bayilerinin yüzü bu aralar gülüyor. Bütün 90 Serisi modeller adeta yok satıyor. Şimdi ise XC60 ürün gamına dahil oluyor. Krallara layık ağabey XC90’ın biraz daha küçük versiyonu. Küçük derken, o kadar küçük ve dar değil. Özellikle öncüsü ile kıyaslandığında ciddi bir boyut ve yaşam alanı artışı söz konusu. Ön koltuklarda olduğu kadar arka koltuklarda da geniş ve ferah bir yaşam alanı sunuluyor. Ferahlık hissine açık renk döşemelerin de katkısı olduğu kesin. Öte yandan çok yöne ayarlanabilen konforlu koltuklar isteğe bağlı olarak sunuluyor. Yani konforlu koltuklar için kesenin ağzını tekrar açmak gerekiyor.
Kesenin ağzını açsanız da değiştiremeyeceğiniz şeyler var: Bagaj hacmi. XC60’da sunulan 505 litrelik bagajı bazı kompakt sınıf station wagonlar da sunuyor. Katlanan arka koltuklarla fonksiyonellik sağlanmış olsa da 1432 litreye ulaşan maksimum bagaj hacmi de cömert sayılmaz. En azından arka koltuklar manuel katlanmıyor. Küçük bir bedel ödeyerek bu koltukların elektrikli kumandayla katlanmasını sağlamak olası. Düğmeye basılmasıyla koltuklar öne doğru katlanıyor. Ancak yükleme alanı biraz daha geniş tutulabilirdi. Test aracında olduğu gibi opsiyonel olarak sunulan havalı süspansiyon tercih edildiğinde yüklemeyi kolaylaştırmak için XC60’ın arka kısmı birkaç santim alçaltılabiliyor. Gerçi bu, sadece Volvo’ya has bir özellik değil. Mercedes ve Porsche de bu ekipmanı müşterilerinin kullanımına sunuyor.
Volvo’daki havalı süspansiyon işini iyi yapıyor. Konfor seviyesini önemli oranda artıran havalı süspansiyon orta hızlarda ufak tefek çukur ve tümsekleri iç mekanda hissettirse de özellikle yüksek süratlerde yola o kadar iyi uyum sağlıyor ki, XC60’ın yolda adeta süzülmesini sağlıyor. Böylece sürücü ve beraberinde yolcu dingin, sakin ve oldukça konforlu bir yolculuk yapabiliyor. Hatta o kadar dingin ki sürücü her an mayışarak kendinden geçebilir.
Neyse ki elektronik yardımcılar olası sürücü dalgınlıklarını bertaraf ederek sürüş güvenliğini tesis etmek üzere devreye giriyor. Sürücü dikkat dağınıklığı uyarısından otonom acil durum frene ve acil frende emniyet kemerlerini germeye kadar birçok elektronik sürüş destek yardımcısı müdahale için hazırda bekliyor. Elektronik yardımcılar olası bir acil durumda müdahale etmek üzere hazırda beklerken, biraz hissiz direksiyon sistemi ve erken gelen önden kayma eğilimi sürüş keyfini gölgeliyor. Dolayısıyla sürücünün üstün bir viraj dinamizmi beklememesi gerekiyor. Sport modu da bu noktada pek bir işe yaramıyor. Geriye ise dingin ve keyifli bir sürüş kalıyor.
Motor mu? Motor cephesinde işler yolunda. Her ne kadar ölçüm değerleri mütevazı sonuçlar verse de, motor sürüş anında oldukça atak hissettiriyor. Tamam, eski beş silindirli dizel daha bir canlıydı ve sesi de daha güzeldi ancak bu dört silindirli motor da gayet istekli bir şekilde devir çeviriyor. Üstelik 8.5 lt/100 km’lik tüketim değeriyle de sahibin yüzünü güldürmesini biliyor. Yerden yüksek bir SUV için oldukça başarılı bir değer.
Mercedes’in de acelesi yok
Bu ağırlık ve boyut sınıfında üstün kıvraklık ve ataklık zaten aranan bir özellik değil. GLC 350 d’nin de acelesi yok. Adı 350 d olsa da motor kaputunun altında 3.0 litre hacimli bir V6 görev yapıyor. Altı silindirli büyük hacimli motoruna karşın Mercedes’in temsilcisi Volvo XC60’a oranla 100 km’de sadece 0.4 litre daha fazla yakıt tüketiyor. 140 Nm torkun tüketim avantajını beraberinde getiriyor olması büyük olasılık. Üstelik rakiplerine göre çok daha hafif de değil. Sakin kullanımlarda son derece akıcı ve konforlu bir sürüş sunan V6 turbo dizel motor, güç gereksinimi olduğunda son derece istekli bir şekilde devir çevirmesini de iyi biliyor. GLC 350 d’nin konforlu yapısı opsiyonel olarak sunulan Air Body Control havalı süspansiyonla bir kat daha artıyor. Konforlu koltukların da payı var tabii ama keşke arka koltuk sırtlıkları biraz daha dik olsaydı. Geniş ve sessiz yaşam alanıyla ve benzersiz bir yol konforuyla sürücü ve beraberindeki yolcuları şımartıyor Mercedes.
Üstelik otoyol sürüşlerinde yüksek hızlarda sessiz bir şekilde yol alma konusunda Mercedes, karşılaştırmaya dahil olan dört SUV içerisinde en iyi performansa imza atıyor. Sadece uzun yolda yüksek süratlerde keyifli ve konforlu bir sürüş sunmakla kalmayan Mercedes GLC 350 d aynı zamanda virajlı karayollarında da keyif vermesini biliyor.
Biraz hissiz ve endirekt olsa da direksiyon sistemi de virajlarda sürücüyü destekliyor. Mercedes’in zayıflık gösterdiği tek nokta: fren.
Mercedes’in temsilcisi 160 km/s’den yapılan fren testlerinde en uzun mesafede durarak fren disiplininde rakiplerinin gerisinde kalıyor. Ayrıca virajlarda ESP o kadar sert ve uzun süre devreye giriyor ki, sürücü otomobili yönlendirmekte zorlanıyor.
Öte yandan trafiğe açık günlük kullanımlarda işler gayet yolunda.
Sonuç olarak hiçbir sürücü bu tarz bir SUV’u böylesine limitlerde kullanmayacaktır.
Sergilemiş olduğu performansla Mercedes GLC 350 d gövde ve konfor disiplinini, rakiplerini geride bırakarak açık ara birinci tamamlıyor.
Porsche ve dinamizm
Porsche Macan ise konfor disiplininde liderliğin oldukça gerisinde kalıyor. Hiçbir Porsche kullanıcısı bunu önemsemeyecektir. Sonuç olarak SUV da olsa bir Porsche’den beklentiler farklı. Bir Porsche’nin her zaman dinamik ve kıvrak olması gerekiyor. Porsche de test aracı tercihini yaparken işi daha da eğlenceli kılmak için elinden geleni yapmış. Buna Audi raflarından alınan V6 silindirli motorun tek bir düğme dokunuşuyla daha tok bir ses sunmasını sağlayan spor egzoz sistemi de dahil.
Opsiyon listesi uzadıkça uzuyor; seramik frenler, havalı süspansiyon ile tork vectoring, Sport Chrono paketi, 21 inçlik jantlar ve spor direksiyon derken opsiyon listesi başlı başına 17 bin Euro (Almanya fiyatı) seviyelerine çıkıyor. Günlük kullanıma yönelik LED gündüz farları, deri döşeme veya sürüş destek sistemlerine ise sıra henüz gelmedi bile.
Aslında Porsche Macan herkesin almak isteyebileceği bir otomobil değil. Onu, özellikle de onu gerçekten istiyor olmak gerekiyor. Yani yaşam alanı genişliği bir kriter ise Porsche Macan en son seçenek olacaktır. Karşılaştırmanın en dar arka koltuk yaşam alanını sunan Porsche Macan’ın ön koltukları da pek geniş sayılmaz. Kendi içinde bir mantığa sahip olan bol düğmeli geniş orta konsol bile darlık hissine neden olmaya yetiyor. Konfordan çok sportiflik hissi vermek üzere tasarlanan Macan’ın isteğe bağlı olarak sunulan adaptif spor koltukları güçlü yan destekleriyle vücudu sarmalıyor ve böylece sürüş keyfini destekliyor.
Süspansiyon sistemi genel olarak güzel çalışsa da sportif karakterin vazgeçilmezi olan gergin süspansiyon geometrisi yol bozukluklarının net bir şekilde hissedilmesine neden oluyor. Sportif karakterli gergin süspansiyon sisteminin getirisi olarak Porsche Macan hiçbir önden kayma eğilimi olmadan virajlara adeta raylar üzerinde ilerliyormuşçasına sadık ve kararlı giriyor. Limitleri çok zorlandığında önden kaymak yerine arka kısmıyla hareketlenmeyi tercih eden Porsche Macan trafiğe açık günlük kullanım ortamında bu tarz bir tepkiyi neredeyse hiç vermeyecektir.
Sadece güçlü bir yol tutuş sunmakla kalmayan Macan, aynı zamanda isteğe bağlı olarak sunulan seramik frenlerin de katkısıyla son derece etkin bir fren performansı sergiliyor. Hem de karşılaştırmanın en kısa fren mesafesine imza atıyor. Audi raflarından alınan 3.0 litre hacimli V6 motor gaz emirlerine anında tepki veriyor, devir bandı ve hız fark etmeksizin gaz emirlerine hızlanarak cevap veriyor ve istekli bir şekilde devir çeviriyor. Sunmuş olduğu performansa karşın 9.0 lt/100 km ile makul bir tüketim değerine imza atması ise Macan sürücüsünü ekstradan mutlu ediyor. Etkileyici performans ve tüketim dengesinde yedi ileri çift kavramalı şanzımanın da payı büyük.
Yuvarlak göstergelerin pek okunaklı olmaması, navigasyon ekranının çok da büyük olmaması, orta konsola hakim olan düğme karmaşası ve küçük düğmeler kadar arka koltuklara geçiş zorluğu da aslında sinir bozucu nitelikler. Ancak sportif değil de kelimenin tam anlamıyla sporcu bir SUV arayanlar için bu can sıkıcı nitelikler o kadar da önemli değil ve Porsche Macan en ideal seçenek olarak öne çıkıyor.
Jaguar’ın ideal denge arayışı
Karşılaştırmanın en uzun ve en geniş modeli olan Jagaur F-Pace de aslında kıvrak ve atak bir sürüş karakteristiğine sahip ancak spor otomobil edasında olan Porsche Macan’ın yanında o da hantal hissettiriyor. Daha çok bir gran turismo edasında olan F-Pace, bir sporcu değil, sportif bir SUV.
Boyutlarının avantajını kullanan Jaguar F-Pace, karşılaştırmanın en geniş bagaj hacmini kullanıma sunuyor. Normal kullanımda 650 litre olan bagaj arka koltukların katlanmasıyla 1740 litreye kadar çıkıyor. Bol miktarda bagaj hacmi kullanıma sunsa da F-Pace’in yük taşıma kapasitesi karşılaştırmanın neredeyse en düşüğü. Üstelik sunmuş olduğu yaşam alanı da ortalamanın altında kaldı ki, gerek ön koltukların, gerekse de arka koltukların dolgu malzemesi biraz sert.
Yürüyen aksamın da türünün en konforlu örneklerinden biri olduğu söylenemez. İsteğe bağlı olarak sunulan Adaptive Dynamic Packs durumu biraz olsun yumuşatıyor. Adaptif amortisörler ve karmaşık bir elektronik sistemi yol şartlarından veya yük durumundan bağımsız mümkün olan en iyi konfor seviyesini sunmak için elinden geleni yapıyor. Sistem bunu yaparken sürüş dinamizmi ve sürüş güvenliğinden de taviz vermiyor. Yani ideal denge için çabalıyor. Her ne kadar sürüş güvenliği ve sürüş dinamizmi kalemleri büyük oranda çözülmüş olsa da konfor zayıflıkları ideal denge çabasını boşa çıkartıyor.
İster otoyol sürüşleri olsun, ister kara yolları ve isterse de şehir içindeki günlük sürüşler, yol bozukluklarına çok fazla tepki veren, çoğu zaman arka aksta zıplama eğilimi gösteren ve çok fazla gürültülü çalışan yürüyen aksamı kadar, lastiklerin yuvarlanma gürültüsü ve rüzgâr gürültüsünü de iç mekânda net bir şekilde hissettiren Jaguar F-Pace, rakiplerin konfor seviyesinin oldukça gerisinde kalıyor.
Motor gaz emirlerine isteksiz ve geç cevap verirken multimedya sistemi de türünün en hızlı örneklerinden biri sayılmaz. Üstelik menü karmaşasıyla günlük kullanımda sürücünü dikkatini dağıtmaya da müsait. Ayrıca dört silindirli motor alt devirlerde çok fazla gürültülü çalışıyor ve titreşime neden oluyor.
Aslında sekiz ileri otomatik şanzıman ile motor arasında da ideal uyum yakalanabilmiş değil. Bir kere vites geçişleri her zaman rakiplerdeki gibi akıcı gerçekleşmiyor. Bu arada ilginç ve anlaşılması zor bir yaklaşımla Volvo direksiyondan vites değiştirme imkânını sürücüsüne sunmuyor. Neyse konudan uzaklaşmadan F-Pace’e geri dönelim. Volvo gibi Jaguar da 8.5 lt/100 km tüketimle yetiniyor. Ancak tüketim avantajı rakiplerin V6’sına kafa tutmaya yetmez. Sonuç olarak biraz daha fazla yakıyor olsa da V6 motorlar yüksek çalışma karakteri, akıcı sürüş ve etkileyici performanslarıyla gönülleri fethediyor. Ancak sadece V6 motorun çekiciliği ve atak sürüş özellikleri liderlik için yeterli olmuyor. Maliyet kalemi dengeleri değiştiriyor. Bu nedenle karşılaştırmanın en sporcu SUV modeline sahip olan Porsche liderliği Mercedes’e bırakıp sonunculukla yetinmek zorunda kalıyor.
Yazı: Michael Harnischfeger
Fotoğraf: Achim Hartmann
Son yorumlar