Turbo besleme kompakt sınıfta en keyifli yanlarından birini 500 Nm’lik maksimum torkla gösteriyor. BMW M2 Coupe, Ford Focus RS ve Mercedes-AMG A 45’ın toplantısı kompakt sınıfın en hızlısını, en şakacısını, en driftçisini ya da kısaca en iyisini bulma mücadelesi anlamını da taşıyor.
Virajlarda daha yetenekli olmak ve Ken Block tarzı “Gymkhana” gösterileri yapmak itiraf edelim pek çoğumuzun içinden geçiyor. Peki, bu tür şovlar için ne yapmalıyız? Arkadan itişli spor otomobiller bir hayli pahalılar ve aynı zamanda da günlük kullanıma uygunluk konusunda en iyi seçenekler arasında yer almıyorlar. Drift moduna sahip Ford Focus RS, bu durumda baştan çıkarıcı bir teklif haline geliyor.
İlginizi çekebilir
Almanya’da 40 bin Euro’ya dört yetişkine yetecek genişlikte bir yaşam alanı ve gerçek bir bagaj. Evet! Ralli tarzını yaşamak ve yaşatmak için yeni otomobil yeterli güce sahip, hatta fazlasına: 350 HP güç ve 440 Nm maksimum tork, kompakt bir otomobilin kayması için yeterli olmalı. Hal böyle olunca, Ford’un kompakt sporcusu, kendisinden bir hayli pahalı olan 370 HP’lik BMW M2 (56.700 Euro) ve 381 HP’lik Mercedes-AMG A 45’ten (51.170 Euro) çok da uzakta durmuyor. M, RS veya AMG… Bu harfler spor otomobil ve aile otomobili çatışmasının simgesi olmaya aday. Bu arada gerçek bir karşılaştırma yaptığımız için bazı protokollere sadık kalmak zorundayız ve bunlar arasında en hızlıyı değil, en iyiyi belirlemek de var.
Çıtır çıtır turbo basıncı
Öncelik, güç aktarımı konusunda bir dezavantaja sahip olan BMW M2’de. Münihli kompakt coupe, şanzıman olarak
manuel veya otomatik alternatifleri sunsa da, arkadan itiş dışında bir güç aktarımıyla satın alınamıyor. Bu
tercih bazı zaafları beraberinde getirse de avantajları da yok değil. Mesela ön tekerleklerin görevi sadece ve sadece
otomobilin yönlendirilmesiyle sınırlı. Mercedes ise A 45’te sadece çift kavramalı bir otomatik şanzıman ve dört
tekerlekten çekiş sistemi sunuyor. A 45’in 4Matic sisteminde motorun ürettiği torkun en az yüzde 50’si ön aksta
kalırken, arka tekerleklere iletilmesine verilen en yüksek tork yüzde 50. Uzun lafın kısası, bu otomobilde güç aktarımı önden çekiş odaklı.
Ford, Focus RS’te sadece altı ileri manuel şanzımana yer verirken, maksimum torku yüzde 70’e varan oranda arka aksa yönlendirebiliyor. Drift modu tercih edildiğinde arkadaki torkun tamamı viraj dışındaki tekerleğe yönlendirilerek tork patlaması etkisi yaratılıyor. “Ken Block’çuluk” oynayabilmek için önce Ford’un dört tekerlekten çekiş sisteminin nasıl çalıştığını bilmek gerekiyor. Arkadan itişli otomobillerden alışık olduğunuz gibi arka taraf hareketlendikten sonra gaz verip direksiyonu ters yöne çevirdiğinizde hiç bir şey olmuyor.
Çekiş kontrol sistemi gücü ön tekerleklere iletip Focus’u virajdan düz bir biçimde çıkartıyor. Bu otomobilde drifti başlatmak için direksiyonu kırıp arka tarafın ağırlık transferiyle hareket etmesini sağlamak gerekiyor. Arka kısım kendi hareketini kendi başlattıktan sonra gaza basmak ve direksiyona müdahale etmek gerekiyor. Sürücünün eli birkaç denemeden sonra iyice ısınıyor ve Focus RS de yan yan gitmeye başlıyor.
Küçük ama önemli bir hatırlatma: Opsiyon listesindeki Michelin Pilot Sport Cup 2 lastiklerinden uzak durun. Bunlar arka aksta kaymaya izin vermiyorlar! Kayma yoksa drift de yok. BMW’de drift her zaman mümkün. Hem de artık nesli tükenmeye yüz tutmuş eski usulle. BMW M2’yi kompakt sınıfta bu kadar özel yapan detaylardan biri de bu. Ağırlık gaz ve kontra… İşte hepsi bu. İhtiyacınız olan tek şey yüksek tork. Ve M2’de de bu fazlasıyla var. M2 Coupe, drift gösterisinde sürücüsünü kollayan bir otomobil ani ve sert kopmalar yerine nazikçe genişleyen bir açıyla sürücüsünü olacaklar konusunda bilgilendiriyor. Direksiyon ise şaşırtıcı bir sentetik geri bildirim hissi veriyor. Arka aksın tam istenen açıda dönmesinde direksiyondan çok turbonun yakıcı basıncı etkili oluyor.
Elektronik kontrollü çok diskli bir kavramaya sahip olan M arka diferansiyel, profesyonellerin tur zamanı hırsı yerine tutkulu amatörlerin sürüş keyfine hizmet ediyor. Ön akstaki sıkı bilyeli mafsalın da katkısıyla hassas bir biçimde yönlendirilebilen M2 Coupe apeks noktasında yumuşak bir biçimde ön tekerlekleri üzerinde kayarken gaz vermeyi abartanlar için bu kayış arka tekerlekler üzerinde oluyor. Hayret verici tecrübe A 45 şaşırtıcı bir biçimde ideal çizgisinden önden kayarak uzaklaşmaya başlıyor ama geri bildirim konusunda çok başarılı ve istekli olan direksiyon bunu sürücüyle tam zamanında paylaşıyor. Otomobilin ön aksı sürüş dinamiğinin odak noktasını oluşturuyor. Bu yüzden söylediklerine kulak vermek gerekiyor.
Viraja girerken biraz yavaşlamak, gazı kullanırken dikkat etmek gerekiyor. Viraj çıkışında hızlanmadan önce gaz pedalına biraz erken basmak ve motorun ciğerlerini havayla doldurmasını sağlamak çarpıcı bir ivmelenmeye yol açıyor. Kahramanca viraj pozları? Dışarıdan bakanlar, ortaya çıkan görüntünün bir driftten çok bir sürüş hatası olduğunu düşünebilirler. Şaşkınlık bakımsız yollarda iyice artıyor. Adaptif amortisörlerde konfor modu seçiliyse yoldaki dalgalanmalar öylesine iştahla yutuluyor ki şasi yolda olan bitenden pratikte hiç etkilenmiyor. Opsiyon listesindeki diferansiyel kilidi, motorun ürettiği torkun kayıpsız bir biçimde ön akstan yola inmesini sağlıyor. Görünümü aksini düşündürse de A 45 çok hızlı. Turbo destekli güç paketi otomobili “Drama Kralı” haline getiriyor. A 45’in launch control desteğiyle yörüngesinde nasıl hızlandığı, tam yükte çalışırken nasıl kükrediği, vites değiştirirken nasıl egzoz patlattığı… İşte bunlar hep şov.
Direksiyonun arkasındaki kulakçıklardan gelen emirlerin artık nihayet şanzıman tarafından ciddiye alınıp tam karşılık bulması da otomobilin makyajıyla gelen yenilikler arasında yer alıyor. Aracın iç mekânı da kendi açısında başka bir keyif noktası: Entegre kafalıklı spor koltuklar ve kaliteli malzemeler…
Daha dar açı için daha fazla yük
M2 de şehir içinde ve şehirler arası yollarda olgun bir sürüş karakteri sunabiliyor. Koltuklar: Rahat. Süspansiyon: Lütufkâr. BMW, salt sürüş özelliklerine bakıldığında aileler dışındaki tüketiciler için birinci otomobil olmayı hak eden bir denge sunabiliyor. Otomobilin kısıtlı genişlikteki arka koltukları iki kapılı bir coupe ile muhatap olduğumuzu hatırlatıyor. Tipik bir BMW özelliği: Çekip götüren ve sesiyle mest eden altı silindirli motor. Ancak küçük bir eleştiri noktasını da gözden kaçırmayalım: Motor ve çift kavramalı şanzıman arasında kusursuz bir uyum yok. Şanzıman günlük hayat için biraz sarsıntılı çalışıyor.
Günlük hayat mı? Spor nerede kaldı. M harfi ve 2 sayısının birlikteliği bolca güç, kompakt boyutlar ve ayrıcalık hissi veren arkadan itiş anlamına geliyor. Arkadan itiş, pistte çok keyifli olabilir. Ancak gerçek dünyanın trafiğe açık yollarında bazı zaafları da beraberinde getiriyor. Sert süspansiyon sistemi yoldaki dalgalanmalara isteksiz yanıtlar veriyor ve karosere vuruntu iletilmesine neden oluyor. Tam istenen noktayı yakalamak zaaf görüyor. Hızlı sürüş için en yüksek derecede bir konsantrasyon ve çok iyi refleksler gerekiyor. Ancak trafiğe kapalı test pistinde işler değişiyor: Karoser salınımlarının yabancı olduğu M2, kukaların arasından en hızlı geçen otomobil oluyor.
Focus’ta ise durum tam tersi. Otomobilin yürüyen aksamı sanki virajlı taşra yolları için geliştirilmiş. Süspansiyon sistemi, bu tür rotalarda, otoyolda olduğundan daha yardımsever çalışıyor. Otomobilin dört tekerlekten çekiş sistemiyse daha tutkulu ve istekli çalışıyor. RS, virajda ateşlenen bir otomobil. Sürücü üzerine ne kadar giderse otomobil virajları daha dar bir açıyla geride bırakıyor. Bu esnada karşılıklı bir güven ilişkisinin de sağlanması gerekiyor. Çünkü otomobil yönlendirildikten sonra yürüyen aksamının pozisyonunu alması gerekiyor.
Bu sağlandıktan sonra viraj çıkışına kadar denge korunuyor. Sürücünün direksiyonu sıkıca tutması şart çünkü güçlü titr eşimler ortaya çıkıyor. Focus RS, içinde ciddi anlamda bir hareket ve hayat barındıran bir otomobil. Ve bu yüzden de aktif sürücülerin keyif, hem de rakipsiz denecek kadar çok keyif, bulabileceği bir yer.
Hangisini isterdiniz?
Bu karakter tahlili kendi yıldızınızı bulmanız için yeterli mi? Yoksa kimin “puan galibi” olduğunu mu öğrenmek istiyorsunuz? Tamam: Maliyetleri dikkate aldığımızda, şaşırtıcı olmayan bir biçimde, kazanan Ford Focus RS. Günlük kullanıma uygunluk konusunda başa oynamak içinse otomobil fazlasıyla mutlak bir “tavizsizlik” üzerine kurgulanmış. Eğer vahşi ve “Ken Block’çuluk” oynayabileceğiniz bir kompakt otomobil arıyorsanız
doğru adres kesinlikle Focus RS.
Her kim ki, her koşulda ve her açıyla “Ken Block’çuluk” oynamak isterse, elini cebinin derinliklerine daldırıp, iyi donanımlı bir örneğinin Almanya fiyatı 60 bin Euro dolaylarında
olan M2’ye başvurmalı. Unutmadan, buna arkadan itişli olmanın dayanılmaz ayrıcalığı ve altı
silindirli bir motor sahip olmanın verdiği gurme hissi de dahil. Günlük kullanıma uygunlukla ilgili değerlendirme, kahramanınızın ikinci sırada yer almasına neden oluyor.
Lafı uzatmayalım. Siz de kazananı tahmin etmiş olmalısınız. Günlük kullanımda en yüksek konforu (adaptif
amortisörlerle birlikte), en iyi 0-100 km/s şovunu, aynı zamanda modern güvenlik asistanlarını ve en kolay kullanım
özelliklerini sunan, ve aynı zamanda da en az yakıt tüketen, ve ayrıca… Bu otomobilin birinci olması kadar doğal bir şey olabilir mi?
SONUÇ:
1.Mercedes A45 AMG
A 45’i daha iyi hale getirdikleri için AMG’ye minnetarız. Adaptif süspansiyon sistemi, yoldaki pürüzlerle boğuşmak yerine onları yok ederek otomobili çok hızlandırıyor.
2.BMW M2
Sıralı altı silindirli motoru ve arkadan itişi yani geleneklerini koruduğu için BMW’ye minnetarız. Turboya rağmen gaz emirlerine çok canlı tepkiler veren otomobil gerçek bir karakter oyuncusu.
3.Ford Focus RS
Sıralı altı silindirli motoru ve arkadan itişi yani geleneklerini koruduğu için BMW’ye minnetarız. Turboya rağmen gaz emirlerine çok canlı tepkiler veren otomobil gerçek bir karakter oyuncusu.
Son yorumlar