Otomotiv sektörünün olmazsa olmazı, gelişim. Kendini yenileyemen, müşteri beklentilerini cevaplayamayan ve Ar-Ge’ye gerektiği önemi veremeyn markaların geride kalması kaçınılmaz. Peki bu yazıldığı kadar kolay mı? Tabii ki değil ve pek çok büyük markanın ekonomik anlamda güçlü yeni markalarla yola devam ediyor olması da bundan. İşte onlardan biri, Jaguar ile birlikteyiz. Tata Grubu’nun finans gücüyle, Ar-Ge’sini sağlamlaştıran ve gözünü Alman rakiplerine diken Jaguar, Land Rover’ın 500 milyon poundluk yatırımla donattığı motor üretim merkezindeki gelişimlerle yaratığı Ingenium motor serisini işte bu yeni bebeğinde kullanıyor. Yüzde 75’i alüminyumla donatılan XE, hafif ve rijit bir gövdeye sahip. Geri dönüşümlü alaşım malzemelerle birlikte üretim hattında da daha çevreci olan XE’nin üretiminde uzay endüstrisinden ilham alınırken, hafif ama sağlam materyaller sayesinde araç güvenliği de arttırılmış ve bu sayede en küçük hacimli, en hafif iç mekan elde edilmiş. Tasarım yönünden oldukça çekici gözüken XE’nin hatları belirgin. İç mekana geçildiğinde göze ilk çarpan, Range Rover Evoque’tan da hatırladığımız ve artık bir marka geleneği haline gelen yuvarlak otomatik şanzıman butonu ve pek çok tuş “tanıdık” hissini güçlendiriyor. 8 inçlik InControl dokunmatik ekran kokpitin en çok kullanılan unsuru. İspanya’daki yolculuğumuz boyunca araç içerisinde internet bağlantısının olması da 10 dakika internete giremeyince eli ayağı titreyen araç içi yolcuları için müjde niteliğinde. Kullanmış olduğmuz 163 HP’lik dizel versiyonda ZF üretimi 8 kademeli otomatik şanzıman yer alırken, 6 ileri manuel şanzımanlının Türkiye’de pek şansı yok. Cd 0.26 sürtünme katsayısıyla yakıt tüketiminde de verimlilik hedefleyen Jaguar tasarımcıları, değişken supap zamanlamalı turbo beslemeli, Euro 6 normlu yeni motorla 99 g/km’lik karbon emisyon verisine ulaşmayı başarmışlar. 4 silindirli turbo dizel motorun 380 Nm’lik torku İspanya’nın Bask Bölgesi’ndeki uzun yolculuğumuzda beklentilerimizi karşıladı. Ingenium motorların düşük devirlerde ürettikleri yüksek torku uzun süre devam ettirebiliyor olmaları düşük yakıt tüketimi ve verimlilik konusunda XE’nin elini güçlendirirken hem manuelde hem de otomatik şanzımanda fabrika verilerinde yakalanan 4.2 lt/100 km’lik tüketim verisi başarılı. Test sürüşümüz sırasında ortalama 5.5 lt’lik tüketim verileriyle karşılaşsak da gaza hassas davranarak tüketimi 5.0 litrenin altına çekmek mümkün.
İngilizlerin yaklaşık 3.3 milyon km test ettikleri XE’nin kokpitinde ufak tefek işçilik kusurları göze çarpsa da, genel hatlarıyla fazlasıyla premium ve karizmatik bir otomobille karşı karşıyayız. 2.835 mm’lik dingil mesafesi, arkada oturan yolcuların keyfini perçinliyor. Daha lüks otomobillerde kullanılan integral bağlantılı arka aks ile birlikte yola sıkı tutunan XE’nin bence en dikkat çekici yönü sessiz süspansiyon sistemi ve iyi yol tutuş. Başarılı yol tutuşta elektrik destekli direksiyon sisteminin de payı büyük. Aynı şekilde yine elektrik destekli fren sistemi, daha hafif ve daha iyi bir frenleme sunarken vektörel tork kontrollü fren sistemi F-TYPE Coupé’den tanıdık. Tıpkı premium Alman rakiplerinin genetiğinde olduğu gibi gücünü arka tekerlekleri sayesinde yere ileten XE’nin ruhuhnda Land Rover’dan da izler var. Daha zorlu yol koşullarında hareket imkanı sağlayan All Surface Progress Control (ASPC) sistemi, saniyeler içerisinde XE’nin karla kaplı yollarda ilerlemesini sağlayacak çekişi elektronik desteklerle hazır ediyor.
Yazı : Volkan Demirkuşak
Son yorumlar