Kimi hayranlıkla yaklaşabilir, kimi ise gereksiz görebilir. Öyle ya da böyle, dev lüks SUV’ların 500 HP ve üzerinde güce sahip V8 motorlarının her biri de nabzı hızlandıran bir performans sunuyor.
Malum, en önemli bilgiler minik puntolarla ifade edilir. Yeni G-Serisi’nin fiyat listesinde isteğe bağlı donanımları şöyle yakından incelediğimizde fark ettik ki; aracın gövdesini çöl kumuna bulamak için çölde bir keşif gezintisi yapmaya gerek yok. Bedelini ödersen fabrika bu işi çözüyor ve gövdeyi özel bir boya ile boyayarak bu görüntüyü veriyor. Bir arazi aracı klasiği olan G-Serisi’nin bugün gelinen noktada V8 silindirli motoruyla daha çok bir statü sembolü olduğunu göz önüne alacak olursak, teknik olarak mümkün olsa da bu araçla çölde keşif gezisine çıkacağınızı düşünmüyoruz.
Olmuşken de mutlaka AMG olsun, çünkü o heybetli gövdeyi sportif bir şekilde harekete geçirmek için bolca beygir gerekiyor. Dolu dolu 585 HP güç ve 850 Nm tork olası performans sorunlarını ortadan kaldırıyor. G 63 ile 2.6 tonluk heybetli gövde fizik kurallarının dışına çıkmaya müsait canavara dönüşüyor. Safkan bir arazi aracı bu denli yüksek performans seviyelerine ulaştırma fikrini ne Jeep, ne Land Rover ne de Asyalı 4×4 uzmanları bugüne kadar cesaret edemedi. Rakipleri Bentley Bentayga V8 ve Range Rover Sport SVR fiyat seviyesi kadar asfalt üzerindeki performans noktasında eşdeğer olabilirler, ama kesinlikle bulvarda turlamak veya otoyolda gazlamaktan ötesine gidemezler, yani zorlu arazi etaplarına çıkamazlar.
İlginizi çekebilir
Mercedes: İki farklı karakter
Düz çizgili köşeli tasarım, dik ve düz cam alanlarrla birlikte açıktaki kapı menteşeleri de dahil birçok detay olduça basit görünüyor. G-Serisi, dayanıklı ve fonksiyonel bir arazi aracı izlenimi verse de, yandan dışarıya çıkan egzoz uçları, devasa tekerlekler ve gövdenin dışına taşan çıkıntılı çamurluklar ona bir yarış kamyonu havası kazandırıyor. Sadece dış tasarımda değil, iç mekan mimarisinde de bir dizi tezat detaylar buluyor. Eskiden olduğu gibi yüksek oturma pozisyonu, kübik tasarımın sağladığı ferahlık hissi ve sürücüye yakın ön cam, ilk nesilden bu yana süregelen özellikler olarak devamlılığını sürdürüyor. Geniş ekranlı dijital gösterge paneli, LED aydınlatmalar veya bilgi ve eğlence sistemi çözümleri en güncel teknolojiyi ve üst düzey lüksü ifade ediyor.
Peki ama rüzgar sürtünme katsayısı? O da ne? Bu G-Serisi ile aynı cümlede kullanılabilecek bir kavram değil. G-Serisi daha çok heybetli gövdeyi olanca hızıyla harekete geçirmeyle ilgileniyor. G-Serisi’nin verimlilik hesabı gelişmiş ileri teknoloji motorundan öteye geçemiyor. Haliyle bunun bir bedeli var. G 63 test ortalamasında 100 km’de 16.7 litre yakıt tüketiyor. Gürül gürül homurdanan 4.0 litrelik V8-Biturbo motorun sağlamış olduğu heyecan verici hızlanma buna değiyor. Ancak aerodinamik olmayan karakteristik tasarım sadece yakıt tüketimine olumsuz etki etmekle kalmıyor, aynı zamanda performansı da etkiliyor. Yüksek hızlardaki otoyol sürüşlerinde özellikle dik ön cam bir tür paraşüt ve hız kesici etkisi yapıyor. Bu etki özellikle 160 km/s civarında kendini kabin içinde belirgin bir şekilde hissettiriyor ve rakipleri kadar yüksek hızlara ulaşmaya engel oluyor. Yine bu yapı ayağın gazdan çekilmesiyle belirgin bir yavaşlama etkisine neden oluyor, bu da hava kanallı disklerin yükünü hafifletiyor.
Yüksek ve heybetli gövde kadar konfor odaklı yapının da etkisiyle yürüyen aksam da rakiplere oranla farklı bir karakteristiğe sahip. Bu nedenle maksimum hız 220 km/s ile sınırlandırılmış durumda. İsteyen Drivers Package ile 240 km/s yapabiliyor. Her ne kadar direksiyon sistemi ve sürüş özellikleri belirgin bir şekilde iyileştirilmiş olsa da virajlar huzursuz bir gövdeye neden olabiliyor. Ancak bu, G-Serisi’nin sürüş güvenliğinden ödün vereceği anlamına da gelmiyor. Özellikle bu kadar heybetli bir gövde ile sunulan yüksek hızlardaki düz gidiş stabilitesi hayranlık uyandırıcı. Görünüşe göre G-Serisi masaj özelliğine sahip koltuklar gibi gelişmiş konfor özellikleri eşliğinde sahibini dünyanın sonuna kadar güvenle götürebilir.
Bentley: Oyuncu ve izleyiciler
Bentley söz konusu olduğunda bundan emin olamayız. Tamam, deri kılıflı el kitabında pusula, yükseklik göstergesi dışında dikey, yanal eğim göstergeleri ve salınım önleyici gibi donanımlarla isteğe bağlı olarak bir arazi paketi sunulduğunu ifade ediyor. Ancak yine aynı el kitabında ‘yarış veya arazi gibi üretim amacının dışında kullanılmaması’ gerektiği de yazıyor. Öte yandan Bentley, VW Grubu’nun tüm teknik imkanlarından sonuna kadar yararlanıyor ve bütün bu teknik yapıyı Benley’e özgü tasarım unsurlarına sahip heybetli bir SUV takım elbisesiyle giydiriyor.
Söz konusu heybetli boyutlara uygun genişlikte bir yaşam ve bagaj alanı sunmaması konseptin bir parçası. Tıpkı ileri seviyedeki işçilik kalitesiyle analog göstergeler, parlak koltuk kızakları ve havalandırma ızgaralarına kadar büyük bir titizlikle ele alınan detaylar gibi. Doğal olarak kapsamlı bilgi-eğlence sistemi, navigasyon-çevre görüş sistemi ve arka koltuk eğlence paketi gibi güncel teknolojilerle paket tamamlanıyor.
Sürücü koltuğu da çok şey vaat ediyor. Gaz pedalına dokunur dokunmaz Bentayga ileriye doğru atılıyor. O an oluşan heyecan fırtınası ile ne tüketim, ne de maliyet hesabı yapılıyor. Sadece ve sadece anı yaşıyorsunuz. Heybetli gövdenin bu denli canlı ve istekli bir şekilde öne doğru atılıyor olması ister istemez heyecana neden oluyor. Motorun gücü kadar havalı süspansiyon veya salınım önleyici gibi teknolojilerin de katkısıyla Bentley Bentayga, daha geniş yaşama alanına ve daha fonksiyonel bir kullanıma sahip. Aynı zamanda modern bir Gran Turismo örneği de sergiliyor. V8 silindirli motor daha güçlü olmayabilir, ama daha hafif olmasıyla W12 silindirli motora oranla daha farklı sürüş dinamikleri sunuyor.
Aslında bu tarz bir salon beyefendisinin böylesine hırçın davranıyor olabilmesi şaşırtıcı. Motor gücüyle heybetli gövdeyi harekete geçirirken, şanzıman son derece hızlı, ancak sarsıntıdan uzak bir yapıyla vitesleri büyütüyor ve motorun sesi sürücüyü gaz pedalına daha fazla basma eğilimine sokuyor. İşin ilginç yanı, söz konusu heyecan fırtınası sürücünün ayağını gaz pedalından çekmesiyle bir anda sona eriyor ve salon beyefendisi anında geri dönüyor; asil, sakin, dingin, konforlu ve lüks.
Range Rover: Dört tekerlekli kraliçe
Aslında aynı salon beyefendisi havası bir diğer İngiliz Range Rover için de geçerli. Tabi Land Rover markasının arazi genleri de standart olarak beraberinde geliyor. Heybetli gövdesine rağmen ‘Sport’ takısı ile yollara çıkıyor. Ama dahası SVR ile birlikte 575 HP gücünde kompresör beslemeli bir V8 devreye giriyor. Yarış tipi koltukların da katkısıyla rakiplerine göre 200 kg daha hafif bir gövdeyle yollara çıkıyor. Daha hafif olmakla birlikte motor kaputunun altında 5.0 litre hacimli heybetli bir motor görev yapıyor, ki bu da performans bir yana akustik açıdan önemli bir farklılık sağlıyor.
Range Rover Sport, gaz pedalına dokunur dokunmaz kükremeye başlıyor. Şanzıman motorla uyum içerisinde ve vitesleri tam da zamanında yükseltiyor. Tutunma sorunu yaşamadan hızlanan Range Rover Sport, yol bozukluklarını başarılı bir şekilde filtre ederken dengeli bir sürüş sunuyor. Ancak hızlı girilen keskin virajlarda ağırlığını hissettiriyor, çünkü gücün büyük kısmını önde hissettiriyor. Bu da otomobilin önden kayma eğilimi göstermesine neden oluyor. Ayrıca viraj içerisindeki yol dalgalarında beklenenden daha fazla zıplıyor.
İç mekan çift renkli uygulamasıyla oldukça havalı ve sportif hissettiriyor. V8 silindirli motorun sesi kadar muhteşem olan Meridian multimedya sisteminin de katkısıyla yolculuklar keyifli bir hale dönüşüyor. Sürüş istikametinde yolu tarayan ve görüntüyü orta konsoldaki ekrana aktaran Venture Cam gibi teknolojik oyuncaklarla sürüş keyfi de destekleniyor.
Pahalı oyuncaklar
Çok para veriyorsun, ama karşılığında hem görsel açıdan devasa bir otomobil, hem de oldukça fazla beygir alıyorsun. Haliyle tüm bunların yanı sıra bolca lüks ve prestij de beraberinde geliyor. İş bu noktaya varınca da ne yaktığının önemi kalmıyor.
Yazı: Bernd Stegemann
Fotoğraflar: Daniel Wagner
Son yorumlar