Kabul etmek gerekir ki, Audi Q8 veya Mercedes GLE Coupe gibi ağır topları dinamik bir şekilde harekete geçirmek için bolca tork gerekiyor. Bakalım lüks SUV’ların dizel motor seçenekleri gerekli sürüş dinamiklerini sunabiliyor mu?
Otomobil dünyasının parlayan yıldızı SUV’lar durmaksızın büyüyor. Bir yandan daha geniş kitlelere ulaşma hedefiyle küçük sınıfta yeni modeller satışa sunulurken, diğer yandan premium dünyadaki prestij ve güç gösterisi mücadelesine yönelik daha güçlü, daha lüks ve daha heybetli modeller yollara çıkıyor. Bu SUV modeller de kendi içinde ikiye ayrılıyor. Bir yanda daha geleneksel çizgide modeller ve diğer yanda ise o modellere alternatif daha sportif karakterli dinamik modeller sunuluyor. Mercedes GLE Coupe bunlardan biri. GLE’nin tasarım itibariyle daha dinamik ve sportif türevi olan GLE Coupe otomobili daha dinamik sevenlere hitap ediyor.
Audi de benzer stratejiye sahip bir ürünle bu pazara giriş yapanlardan. Yeni Q8 büyük ve heybetli olduğu kadar dinamik ve sportif karakteriyle dikkat çekiyor. Bakalım ayağının tozuyla Audi Q8 ve yıldızlı markanın temsilcisi GLE Coupe arasındaki kapışma nasıl son bulacak.
İlginizi çekebilir
Ürünler sportif ve dinamik karakterli olunca karşılaştırma da sürüş dinamikleri ve viraj performansı değerlendirmesi ile başlıyor haliyle. Her iki lüks SUV da üstün viraj dinamikleriyle dikkat çekiyor. Aslında buna da şaşmamak gerekiyor, çünkü her iki araç da üstün sürüş dinamikleri sunmak üzere kapsamlı bir donanıma sahipler. Audi’nin test aracı tatlı-sert bir geometriye sahip havalı süspansiyon, dört tekerlekten yönlendirme ve 22 inçlik devasa jantlardan oluşan spor paket ile donatılmış durumda. Mercedes GLE Coupe ise salınım stabilite yardımcısı, spor frenler, havalı süspansiyon ve 21 inçlik jantlara sahip teknoloji paketi ile karşılaştırmaya dahil oldu.
Sıra dışı mı? Kesinlikle öyle. Audi Q8 2271 kg ve Mercedes GLE Coupe ise 2362 kg ağırlığa sahipler. Sahip oldukları kütle göz önüne alındığında bu araçlar ile sürüş dinamikleri kelimelerini bir arada kullanmak pek mantıklı görünmüyor. Yani boyutları itibariyle değerlendirilecek olsalar bunlar kesinlikle tüm ailenin yükünü sırtlayan iyi birer aile otomobili olabilirdi. Zaten bünyelerinde barındırdıkları fonksiyonellik çözümleri de bu fikri doğruluyor.
Örneğin Audi Q8 arka koltuk konsepti ile van benzeri bir mimari kullanıma sunuyor. Ayrıca arka koltuk diz mesafesi standart S Serisi’nin diz mesafesinden de cömert. Dahası isteğe bağlı olarak kızakla ileri-geri kaydırılabilen ve sırtlık eğimine sahip olan arka koltuk sırası da devreye giriyor. GLE Coupe’de de arka koltuk sırtlıklarının eğim ayarı bulunuyor, ama ileri-geri hareket etme esprisini yapamıyor. Ancak GLE Coupe hoş bir pratiklik sunuyor: arka koltuk minderinin yukarıya kaldırılmasıyla minder ve sırtlık otomatik olarak öne yere doğru katlıyor.
Böylece Mercedes GLE Coupe’nin arka kısmında tamamen düz bir yükleme zemini oluşuyor. Aslında bu alan teorik olarak büyük nesneleri taşımaya imkan tanıyor tanımasına, ama sportif tasarım nedeniyle bagaj ağzı daraldığından, o iri nesneyi önce oradan geçirebilmek gerekiyor. Ayrıca ağır bir nesneyi de önce bagaj zemininden yüksek olan eşiğin üzerinden atlatabilmek gerekiyor. eşikten atlattıktan sonra ise bagaj zeminine indirmek için ayrıca efor sarf etmek gerekiyor. Bütün bunlar gösteriyor ki; Mercedes GLE Coupe’nin öyle fonksiyonel veya pratik olmak gibi bir iddiası yok. O sürüş dinamikleri ile övünmekle yetiniyor. Zaten bu tarz lüks, premium ve sportiflik odaklı bir otomobilin böylesine fonksiyonellik odaklı ekipman ve çözümlerle donatılması ne kadar doğru tartışmaya açık. Bunun için gayet başarılı yük eşeği station, MPV ve hatta standart SUV modeller var.
Q8 asfaltta etkiliyor
Zaten bu gibi ürünler SUV kavramını iyice amacının dışına çıkartıyor. Yol bozuklukları veya asfalt dışı yollarla mücadele etmek yerine bu tip SUV modeller asfalttaki virajlarla baş edecek bir geometri ile donatılıyor. Audi Q8 bunlardan biri. Söz konusu süspansiyon geometrisi işe yarıyor ve Audi’ye sürüş dinamikleri ve yol tutuş değerlendirmesinde çok kıymetli puanlar kazandırıyor. Audi Q8 gerçekten de yol tutuş ve sürüş dinamikleriyle ön plana çıkan bir araç. Sadece birkaç tur atmak bile sürücüyü etkilemeye yetiyor. Hızı arttırmak da Audi Q8’i huzursuz etmek için yeterli olmuyor, aksine sanki hız arttıkça ağır ve heybetli gövdesiyle virajlara daha bir özgüvenli giriyor. İşin ilginç yanı ise sürüş esnasında son derece kıvrak ve dinamik hissettiren Audi Q8 kukalarla oluşturulan çift şerit değiştirme parkurunda yapılan ölçümlerde bir avantaj kaydedemiyor ve Mercedes GLE Coupe ile aynı hıza ulaşabiliyor.
Dahası aynı hızdaki Mercedes GLE Coupe kukalar arasında daha bir dengeli ve kontrollü süzülüyor. Otomobil içerisindeki hissiyat ile otomobilin gerçek hızı birbiriyle gayet örtüşüyor. Tam da kütlesinden beklenen tepkiler veriyor ve olduğundan daha dinamikmiş gibi davranmaya çalışmıyor. Ayrıca ismindeki Coupe eklentisi de amacına hizmet etmiyor ve yanıltıyor. Bunun yerine Gran Tourismo denmesi daha iyi olurdu. Sonuç olarak coupenin arka koltuğunda uzun yolculuklar yapmak pek olası değildir. Bu bir Gran Tourismo karakteristiği ve GLE Coupe’nin arka koltuğunda oldukça uzun yolculuklar bile yormuyor.
Lüks sınıfın en önemli özelliklerinden biri sürüş konforu. Mercedes bu beklentiyi yol bozuklarını büyük bir özgüvenle sönümleyen süspansiyon sistemiyle karşılıyor. Ayrıca kabin içindeki rüzgar ve motor gürültüsü de çok daha düşük seviyede. Sürücü ve beraberindeki yolcular gayet dingin bir ortamda sürüşün keyfini çıkartabiliyorlar. Ancak test aracındaki standart koltukların sunmuş olduğu konfor seviyesi öyle çok da mutluluk vaat eden türden değil. Minderin uzunluğu bacağı desteklemek için yetersiz, ayrıca baldır destekleri de gerekli yan desteği sunacak yapıyı sunmuyor. Bu durumda opsiyonel olarak sunulan koltukları da sipariş etmek iyi bir yatırım olabilir.
Audi Q8’i konfor beklentisiyle tercih edenlerin spor paketten uzak durması yerinde bir karar olacaktır, çünkü sportif karakterli havalı süspansiyon yol bozukluklarını sönümleme noktasında yetersiz kalabiliyor. Bu süspansiyon geometrisi ile Audi Q8 virajlarda iyi hissettiriyor hissettirmesine, ama kısa yol dalgaları ve hatta otoyoldaki viyadük birleşimleri gibi yerlerde yürüyen aksamda oluşan darbenin çok küçük bir kısmı filtre edilirken, büyük bölümü kabin içine iletiliyor.
Tamam yol bozukluklarını yolcuları sarsacak kadar net bir şekilde kabin içine yansıtmıyor Audi Q8, ama yolcuların yol koşullarını her an hissetmesini de sağlıyor. Sonuç olarak Audi Q8 lüks sınıftan beklenen yol konforu olgunluğunu Mercedes GLE Coupe kadar sergileyemiyor. Yani Mercedes yol bozukluklarını çok daha olgun karşılıyor ve lüks sınıfın beklentilerine uygun daha konforlu bir atmosfer sunuyor.
Malum, son dönemlerde bir dijitalleşmedir gidiyor. Akla gelebilecek her şey dijitalleşiyor. Audi de bu eğilime uyum sağlayanlardan, hatta çoğu üreticiden önde olan bir üretici. Söz konusu dijitalleşme görsel bir şölen sunuyor sunmasına, ama kullanıcı için ciddi bir öğrenme sürecini de beraberinde getiriyor. Audi Q8 kullanıcısının sürükleme ve tıklama da dahil dijital dünyaya ait bir dizi kullanım hareketlerini öğrenmesi ve sürüş esnasında dikkati dağılmasın diye bunlara hakim olması gerekiyor. Bütün bu kullanım ve kumanda yöntemlerini basitleştirmek üzere ise oldukça başarılı bir sesli komut sistemi devreye giriyor.
Mercedes ise çağa uygun dijital kullanım ve kumanda yöntemleri dışında analog geleneksel kullanım ve kumanda yöntemlerini de kullanıcıya sunuyor. Yani kullanıcı o anki duruma bağlı olarak dokunmatik ekrana da el atabiliyor, merkezi kumanda sistemini de kullanabiliyor ve hatta isterse düğmelerle de istediği fonksiyona erişebiliyor. Mercedes’in iki adet ekranın birleşiminden oluşan geniş ekranlı kokpit tasarımı oldukça teknolojik ve havalı görünüyor.
Öte yandan biri kalkıp dese ki; Mercedes’in GLE Coupe’de kullanıma sunduğu multimedya çözümü çağın gerisinde ve Audi’nin Q8’de sunmuş olduğu multimedya uygulamaları çağa çok daha uygun… haksız da sayılmaz. Bu karşılaştırmada dün ve bugün karşı karşıya gelmiş durumda. Sunulan bilgi ve eğlence sistemleri çözümleri doğal olarak puanlamada avantaj kazandırıyor. Audi daha teknolojik çözümler sunuyor olabilir, ama Mercedes de kesinlikle kullanımı kolay ve fonksiyonel bir multimedya arayüzü sunuyor.
Mercedes GLE Coupe akıllı telefon entegrasyonu veya dijital çözümleriyle çığır açmıyor. Bu kesin. Mercedes GLE Coupe ayrıca güvenlik donanımları, sürüş destek sistemleri, aydınlatma teknolojileri ve de fren sistemiyle daha yaşlı bir ürün olduğunu gösteriyor. Ayrıca güvenlik disiplininde de 15 puan kaybederek rakibinin gerisinde kalıyor.
Bütün bunların toplamında Mercedes GLE Coupe liderliği rakibine bırakmak zorunda kalıyor. Belli ki donanımları, mimarisi ve özellikleriyle artık pek de güncel sayılmaz. Bunu Euro 6c normuna uyumlu motoru da teyit ediyor. Oysa yeni bir ürün olan Audi Q8 50 TDI en güncel norm olan Euro 6d-Temp’i karşılıyor.
Audi’nin motoru ilk hareket anından itibaren daha seri bir hızlanma sunuyor. Ancak devir çevirme konusunda o kadar da istekli değil ve sekiz kademeli otomatik şanzıman sık sık vites değiştirmek zorunda kalıyor. Bu ise kabin içindeki sürücü ve yolcunun pek de konforlu hissetmemesine neden oluyor.
Audi Q8 kadar seri olmayabilir, ama Mercedes’in GLE 350 d’de sunduğu motor şanzıman ikilisi birbiriyle çok daha uyumlu çalışıyor. 3,0 litre hacimli V6 motor ve oranları çok iyi ayarlanmış olan dokuz kademeli otomatik şanzıman homojen bir hızlanma sunarken vites değişimleri kabin içerisinde neredeyse hiç hissedilmiyor. Audi Q8’i daha seri kılan ise daha hafif gövdesi. Yine bu hafif yapı Audi Q8’e 100 km’de 1 litrenin üzerinde yakıt avantajı da sağlıyor.
Sonuç
1 – Audi Q8
Her ne kadar konfor noktasında bazı zayıflıklara sahip olsa da daha modern bir araç olan Q8; daha kısa fren mesafesi, daha düşük tüketim değeri, daha kapsamlı sürüş destek sistemleri ve üstün multimedya özellikleriyle karşılaştırmayı açık ara kazanıyor.
2- Mercedes GLE Coupe
Sık sık uzun yola çıkan sürücüler için daha yüksek yakıt tüketiyor olsa da çok daha konforlu bir yolculuk sunan GLE Coupe daha iyi bir tercih olacaktır. Öte yandan bagajı biraz daha küçük ve multimedya özellikleri rakibini gerisinde.
Yazı: Marcus Peters
Fotoğraf: Dino Eisele
Son yorumlar